Bedenin yükünü ayaklar taşır. Ruhun yükünü yürekler.
Can Yücel
Uyanıp yüzümü yıkamak için aynaya baktığımda sırıttığımı gördüm.
Dünden sonra sırıtmamak elde değildi.
"Günaydın" diyerek yemek salonuna giriş yaptım Tan ile Ediz çoktan oturmuştu.
"Günaydın" dediler Ediz bunu söylerken göz kırpmıştı bende ona gülümsedim.
"Helen bugün seninle işimiz var." Edizin dediği ile ona döndüm.
"Ne işimiz var?"
"Sonra anlatırım." Kafamı sallayıp kahvaltımı etmeye başladım.
"Tan hırsızlardan bir haber var mı?"
"Maalesef yok."
"Yer yarıldıda içine girmediler ya?!"
"Adamlar her tarafı arıyor Ediz merak etme."
"Umarım Tan umarım."
"Ben doydum size afiyet olsun." Tan doyduğunu söyleyip masadan kalkmıştı yüzünden kırıldığı belli oluyordu.
"Kırdın çocuğu." Dedim Ediz'e.
İç çekti "Ben alırım onun gönlünü merak etme."
"Doyduysan gidelim." Dediğinde kafamı salladım.
"Üstümü değiştirip geliyorum." Koşarak odama gittim Ediz'i bekletmek istemiyordum.
Dolaptan bulduğum düz beyaz t-shirt ve krem rengi bol pantalonu giyindim.
Bunlar benim bedenimi nerden biliyordu yahu?
Bunu sonra düşünmek için kenara bırakıp odadan çıktım.
"Efendim kral sizi sarayın girişinde bekliyor." Bunu söyleyen bir askerdi.
"Teşekkürler." Sarayın çıkışına yürüdüm.
Cidden bu kadar büyük olmasına gerek var mıydı?
"Ee nereye gidiyoruz?" Ata binerken sormuştum bunu.
"Güçlerini keşfetmeye gidiyoruz." Ediz'in arkasında oturuyordum düşmemek için beline sarıldım.
At koşmaya başladığında küçük bir çığlık atıp Ediz'in sırtına alnımı yasladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRİFTTALYA KRALLIĞI
Fantasy"Büyükanne" bağırdım fakat bağrışlarım fayda etmedi çünkü evde kimse yoktu. Bir kayıp ve onu bulmaya çalışan Helen'in kendisini hiç bilmediği bir evrende bulmasının hikayesi. Gerçekler acıtabilirdi. Peki ya Helen bu kadar güçlü müydü?