"Ben iyiyim." Hastaymış muamelesi görmek sıkmıştı.
"Bak iyi değilsen dinlen bugün." Ediz sabahtan beri iyi olup olmadığımı kontrol ediyordu.
"Ediz önümüzde bir savaş var ve benim dinlenecek bir günüm bile yok." Sıkıntılı bir yüz ifadesi vardı.
"Bazen tüm yükü senin omuzlarına bırakmış gibi hissediyorum." Alayla güldüm. "Sanırım gücün yanında getirdiği bazı şeylere katlanmak gerekiyor." Olumsuz anlamda kafasını salladı. "Hayır katlanman gerekmiyordu kaçıp gidebilirdin ama sen Grifttalya için savaşmayı seçtin."
"Aral ile senin savaşından öteye geçti beni kullanmak istediğinde bu mesele benimde meselem oldu." Derin bir nefes verdim. "Ayrıca Aral'ın annesini sen öldürmedin ikinizinde bir suçu yok." "Evet ama güçlü kalmak istiyorsak sorumluluklarımıza da katlanmamız gerekiyor."
Ediz'i ikna ettiğimde ahşap kulübeden çıktık. "Günaydın Helen'im." "Günaydın büyükbaba." "Ada bugün seni çalıştırmayacak onun yerini ben devralıyorum." Teyzem nerdeydi ki?
"Teyzem nerde?" "Onun bugün başka işleri var." Ayrıntılarını sormadım istese bana anlatırdı zaten.
"Ee nereye gidiyoruz?" Küçük peri köyünün her yerini öğrenmiştim güçlerime çalışırken.
"Suyu en iyi kullanabileceğin yere." Kısaca göle gidiyoruz desen de olurdu büyükbaba.
Bir göldü benim hikayemi başlatan beni bugüne getiren, kaderin oyunu muydu bilmem ama iyi ki dediğim bir andı o köpeği bulup teşekkür mamalarıyla ödüllendirmek isterdim.
Gölün kenarına geldiğimizde yere çömelerek ellerimi suya soktum kendimi bildim bileli suyu ve onunla oynamayı çok severdim.
İnsan hissediyor demek ki.
"Suyun daha kolay olacağını hissediyorum nedense." Güneş tam tepede olduğu için büyükbabama bakarken gözlerimi kısmak zorunda kalmıştım.
"Su seni sevmiş gibi duruyor bir peri inancına göre her canlının olduğu gibi suyunda hissleri varmış su biriyle bağlandı mı ona kendini adar ve bağlanırmış onu bir dostu gibi selamlar onu koruyup kollarmış."
"Bunu sevdim."
"Su daima seninle olsun." Bu bir peri atasözü olmalı.
Umarım diye geçirdim içimden.
İki avucumu yan yana getirip birleştirerek suyun içine soktum avucumda bir miktar su kalmıştı.
Suyu hareket ettirmeyi düşündüm su havalandı daha sonra küre şeklini aldı onu bir kelebek olarak hayal ettiğimde küre kelebek şekline bürünmüştü.
"Su seni gerçekten sevmiş hava en kolay olduğu gibi suda çok zordur ama en zoru ateştir." Yutkundum.
"Bu yüzden mi ateşi sona bıraktık?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRİFTTALYA KRALLIĞI
Fantasy"Büyükanne" bağırdım fakat bağrışlarım fayda etmedi çünkü evde kimse yoktu. Bir kayıp ve onu bulmaya çalışan Helen'in kendisini hiç bilmediği bir evrende bulmasının hikayesi. Gerçekler acıtabilirdi. Peki ya Helen bu kadar güçlü müydü?