Günlük

1.1K 35 0
                                    

Bora'nın ağzından:

Az önce ne yapmıştım.Neden yapmıştım? Birkaç dakika önce hastane lobisinde yaşananlar tamamıyla saçmalıktı.Bu ben değildim.Hayatım boyunca kendimi kimseyle kıyaslamamış tabiri caizse sidik yarışına  girmemiştim.

Peki az önce olanlar?Herkesin önünde Sıla'nın nasıl hissedeceğini düşünmeden onu öpmek.Onu seven ona aşık olan Ulaşın kalbini kırmak pahasına bunu yapmam.

Aferin Bora tam gaz devam.Çok doğru yoldasın.

'Pardon'

'Efendim' Evet dakikalardır hastane lobisinde mal gibi duruyordum ve en sonunda bir görevli 'bu mal niye burada duruyor'düşüncesiyle bana seslenmişti.Sılayı kantine bırakmıştım çünkü yüzüne bile bakamayacak kadar utanıyordum.

Bu utanç onu öpmemden ya da öpüş şeklimden dolayı değil.Bu utanç bu olayın  hastanenin lobisinde Ulaşın gözü önünde bir sahiplenme hareketi olarak bir araç olarak gerçekleşmesinden.

Asla benlik olmayan bir hareket.Sılanın asla onaylamayacağı.Belki de aramızda kavgaları çıkaracak bir hareket.

'Pardon Bora bey'

'Ah!Özür dilerim.Dinliyorum.'

'Dayınız sağdan ikinci odada sizi bekliyor.'

'Teşekkür ederim'

Kısa olan mesafe büyük adımlarımla birkaç saniye sürdü.O kısacık yolu uzatma ve arkama bile bakmadan kaçıp gitme isteği ise gittikçe beni ele geçiriyordu.

Tarif edemediğim bir his içimi dolduruyordu.Gerçek.Amcam olacak o adamın dediklerinin gerçek olma ihtimali.Anne ve babamı saçma salak bir sebep yüzünden kaybetmiş olmamdı.

Ve işte önümde duran bembryaz bir kapı.Kapının sol tarafında o isim 'Korhan Seyit Turhan' Papatya Turhanın küçük kardeşi.Ünlü Cerrah Hermes Hastanesi'nin başhekimi ve sahibi.Benimse şuan en korktuğum kişi.

Kapının kolunu sıkıca kavrayıp yavaş yavaş açıyorum.Odaya attığım küçük bir adımda onu görebiliyorum.Büyük bir masanın başında oturuyor.Gözleri bana kilitlenmiş.

Hiç bir şey söylemiyor sadece eliyle sandalyeyi gösteriyor.Yavaş yavaş adımlarla sandalyeye doğru gidip oturuyorum.Şu odaya idama giden bir mahkum gibi girişim bana bile komik geliyor.Hissettiğim korku bütün vücudumu ele geçirmemiş olsa  galiba aklımdan geçen bu düşünceye anırarak gülerdim.

'Bora'

'Dayı' Hiçbir şey söylemiyor.Onun bu suskunluğuna alışık olsam bile bu sessizlik şuan daha da gerilmeme sebep oluyor.

Yavaşça masasının çekmecesini açıyor.Çıkardığı şey...

'Oku' diyerek.Çekmeceden çıkan eski yeşil bir defteri bana uzatıyor.Gözlerinden hiçbir duygu geçmiyor gibi.Donuk bakıyor bana.

'Annenin günlüğü' Annemin günlüğü.Defteri uzatıp alıyorum.Parmaklarımı pürüzlü dokusunda dolaştırıyorum.

Bir zamanlar annem bu günlüğüm başındaydı.Duygularını bu günlüğe yazmıştı.İlk sayfasını açıyorum.İçimde biraz heyecan duygusu uyanıyor ve bolca özlem.

Papatya Turhan'ın günlüğüdür lütfen izinsiz dokunmayın!

Merhaba sevgili günlük.
Artık 20 yaşında da olsam bu günlüğe yazarken hala bu hitapla başlamak içimde bir çocuğun sevinci oluşmasını sağlıyor.
Tekrardan babamın bana ilk günlüğümü aldığı o güne dönüyorum.Tekrar o küçük kız çocuğu oluyorum.Aslında geçmişe dönmenin tek sebebi bu değil.Biliyorum  ama yeni yeni hissettiğim bu duyguları yanlış değerlendirmekten korkuyorum.

Evet hazırsan anlatmaya başlıyorum sevgili günlük.Bugün başıma sadece aşk romanlarında geçecek güzellikte bir olay yaşandı.Her zamanki gibi ders arasında kütüphanedeydim. Kütüphanede Süreyya hocanın çalışmalarını bulmaya çalışıyordum.Final sınavında bize kendi makalelerine konu olan bir araştırmadan soracağını söylemişti.Neyse ki Sevgili günlük o makaleyi ararken onunla tanıştım.

Tuna Yılmaz.Onu ilk gördüğümde dikkatimi çekmemişti hatta yüzüne bile bakmamıştım.Şimdi bile ona karşı ne hissettiğimi bilmiyorum.Sadece ben kütüphanede deli gibi Süreyya hocanın makalesini bulmaya çalışırken bir kahram gibi yanıma gelmişti.Evet sevgili günlük benim için bütün makaleleri o buldu.

Bana yaklaşırken oldukça tedirgin bir o kadarda nazikti.Bana daha önce bu kütüphanede çalıştığını makaleleri gördüğünü yardım edebileceğini söyledi ama dakikalarca makaleleri aradık.. Ben ise ilerleyen dakikalarda  oynadığı  oyunu anlamış bundanda oldukça utanmıştım.

Makalelerin derlendiği kitabın olduğu bölümden üç kere geçmiştik.Yani en başından beri yerine biliyordu ama kitabı ararken yaptığımız küçük sohbetler onunda hoşuna gitmişti.

  Onun hakkında bir sürü bilgi edindim mesela sevgili günlük

İsmi Tuna soyadı yılmaz
Başak burcuymuş ve burçlarla alakadar olmayı severmiş.(Ki bunu bende çok severim)

Elektrik elektronik mühendisliği bölümündenmiş.Bölümünü çok sevdiğini binlerce kere dile getirdi.

Annesi ve kardeşiyle yaşıyorumuş.Hatta kardeşi benim  üst devremdenmiş.O kadar çok konuştuk ki bazı şeyler aklıma bile gelmiyor ama gülüşü.

Bilemiyorum gerçekten bilemiyorum.Hayatımda daha önce kimse olmadığı için duygularımın karışmasından  çok korkuyorum.

Ya da ona umut verip o umudu kırmaktan ya da onun beni kırmasından.Bu konularda hiç bilgim yok bu durum beni çok korkutuyor.

Umarım her şey çok güzel olur
-------------&---------

Selam millet modellerde bir değişiklik yaptımBirkan Sokullu:Tuna yılmaz (Kendisi Bora'nın katil amcası)(Sağdaki kişi)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Selam millet modellerde bir değişiklik yaptım
Birkan Sokullu:Tuna yılmaz (Kendisi Bora'nın katil amcası)(Sağdaki kişi)

Kıvanç Tatlıtuğ:Buğra Yılmaz(Boranın babası)

Farah Zeynep Abdullah: Papatya Turhan(Yılmaz)




Perfect •TEXTINGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin