Yalan Yoktu

3.1K 83 34
                                    

Not: Medyadaki şarkı bana Borayı hatırlattı ;)

'Peki sevgilim, sana tüm gerçeği anlatmamış olsam bile sen beni sever misin?'

--------------------------------

'Sıla ' İsmimi söylerken gözlerinde korku vardı. Sorduğum soruyla birlikte benden uzaklaşmıştı. Bu hareket bile bir çok şeyi açıklıyordu aslında, beni bırakırdı.

'Sıla yalan yoktu.' Ona yaklaşmaya çalışsam da aramızdaki mesafeyi kapatamıyordum. Şu an kalbide benden oldukça uzaklaşmıştı. Gözlerinde korku vardı. Gerçekten beni kaybetmekten mi korkuyordu yoksa ona ihanet etmemden mi?

'Bora' Parmaklarındaki yüzüklere bakarak konuşmaya başladı.

'Bana ihanet ettin mi? Benimle konuşurken aklında ve kalbinde başkası mı vardı?' Bilmiyordum onu sadece şu 2 ayda tanıyıp sevmediğimi. Onun beni 2 ayda hayatına alması bile mucize gibi gelirken bana ona ihanetle suçluyordu beni.

'Seni seviyorum. Evet hoşlantı değil sevgi sana her şeyi anlatacağım ama şimdi değil.' Duraksadım çünkü mal gibi bugünü bulmuştum, ailesinin ölü yıl dönümünü. Kafasını kaldırıp gözlerimin içine baktığında bakışlarımı kaçıramadım. Mavinin en güzel tonuydu onun gözleri, mavi onun o güzel gözleri yüzünden en sevdiğim renkti.

'Bugün işlerin var. Önemli işler, onlarla ilgilen kapat telefonunu unut bugün konuştuklarımızı olur mu?' Başka bir gün olsa beni konuşturana kadar uğraşırdı ama bugün yapmadı yapamadı. Sadece sessizce oturduğumuz yerden kalktı, üzerini düzeltti ve elini bana uzattı. Sanki az önce onu öpmemiştim dudaklarımız buluşmamış gibi elini tutmak gibi basit bir şey bile beni dünyanın en mutlu insanı yapıyordu. Bugünü tarihe kazıyacaktım bugün hayatımın en güzel günüydü.

Elini tutup kalktığımda bir anda beni kendine çekip sarıldı. Her şey nasılda tam konuştuğumuz gibi olmuştu. Kulağımın altında çarpan kalp atışlarını dinlemek, sevdiğim adamın benim için hızlanan kalp atışlarını dinlemek. Çektiğim onca acıyı ağladığım onca gecenin mükafatıydı. Saçlarımın arasına küçük bir buse kondururken kalbim artık buna dayanamayacaktı.

'Sana güveniyorum miniğim. Güvenimi boşa çıkarma olur mu?' Ona bakmak için kafamı kaldırdığımda çoktan beni saran kollarını geri çekmişti. Şimdiyse onun gidişini izliyordum.

Ah güzel çocuk ah kalbimi çalan ve geri vermeyen adam. Gidişlerin bile bu kadar güzelken nasıl aşık olmayayım sana.

---------------------------------------------------------------

Bora'nın ağzından

Onun yanından uzaklaşırken bugün yaşananlar düşünüyordu. Bugün buraya gelirken ona aşk itirafı yapmayı planlamamıştı. Öyle gelişmişti, ağzımdan çıkmıştı bütün o cümleler. Peki asıl soru ona derken ben yalana söylemiş miydim? Beynimi kemiren şeyde buydu ona yalandan umut vermek öyle bir pezevenklik yapamazdım. Yapmamıştım da dimi. Çünkü benim için değerliydi ona aşık mıyım bilmesem de hayatımdan gitmesine izin vermezdim. Bana söyleyeceği şeyin ağrılığı beni korkutsa da ailemden sonra beni ilk kez ben olarak görüp sarmalayan bu kızı kenara atmazdım.

Yıllardır sık sık geldiğim mezarlığın yollarında hızlı adımlarla ilerlerken dolan gözlerimi sildim.12 yıldır her hafta gelmiştim buraya ama bugün çok daha farklıydı. Tam on 12 yıl önce bugün çıkmışlardı hayatımdan 14 Nisanda. Annemin mezarının kenarına oturdum , ellerim papatyalarla dolu toprağına gitti. Çok severdi papatyaları öldüğü gün de babam bir saksıda papatya vermişti ona 20 yıllık evli olmalarına rağmen deli gibi aşıklardı birbirlerine. Büyüyünce bende onlar gibi aşık olmak isterdim babamın anneme aldığı gibi çiçekler almak, sevgililer gününde en sevdiği aktiviteleri yapmak onu sürprizlere boğup yüzündeki gülümseme olmak. Rol modelimdi onlar evimizde kahkaha eksik olmazdı, her gün mutluyduk. Peri masalı gibiydi ta ki o araba kazasına kadar. Asla unutmayacaktım ne o gün anne ve babamın gözlerimin önünde ölüşünü ne de bunu yapan o Allahın belası şerefsiz köpekleri.

Perfect •TEXTINGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin