Merhaba! Bir sürpriz yapmak istedim. Aylardır ortada yokum, çünkü sınavıma 10 gün kaldı. Lütfen bana iyi şanslar dileyin.DUZAH'ın ilk olaylı bölümü. Artık olaylara giriş yapıyoruz. Heyecanlıyım cidden. İyi geceler ve iyi okumalar.
6. Bölüm: "Krallar, Kraliçeler ve Serseriler"
Digital Daggers, In Flames
Halsey, I am not a woman, I am a god
Akrep ve yelkovan hareket ediyordu, gözlerim sadece duvara asılmış, evin geri kalanı gibi ahşap olan saatteydi. Ahşap... Neden ahşap? Aslında bir yangında en hızlı ahşap yanmaz mı?
Ölmenin tek yolu yanmak değil ki ama. Binlerce yolu var, bazıları nefes almaya devam ederken seni yakalar, bazıları toprağın altına olan ziyaretine seni davet ettikten sonra.
Bazen yaşamayı çok istersin ama tutunacak bir neden bulamazsın. Bazen ise çoktan ölmüşsündür ama tabutunun üzerine bir gökyüzü çizer ve onu izleyerek hâlâ hayatta olduğunla ilgili hayaller kurarsın.
Çocukluğumda babamın bana öğrettiği ilk şey buydu: Her zaman doğruyu söylemek. Kendisi tanıdığım en büyük yalancı olabiliyordu ama bazen, işte göz göre göre ölüme ilerlerken bile dudaklarını aralayıp da tek kelime etmemişti bana.
Babasından öğrendiği ilk şey her zaman doğruyu söylemek olan bir kızın, babasından işittiği son kelimelerin sadece bir yalandan ibaret olması dünyanın iki yüzlüğüne bir kanıt mıydı? Yoksa dünya olduğu yerde duruyordu, insanoğlu mu etrafında kıvranıyordu?
Babamın sözleri benim için birer emir değildi, abim gibi olmamıştım hiçbir zaman ama onun sözünden çıkmayı da sevmezdim. Bu yüzden hayatım boyunca her zaman doğruyu söylemek için çabalamıştım. "Bir yalancının gözlerinin içine baktığını nasıl anlarsın, biliyor musun?" diye sormuştu babam bana bir gece.
Mutfakta oturuyorduk. O yanıma gelmeden önce ben sıkıcı bir geometri sorusu ile uğraşıyordum ancak kafamın içinde çoktan başka yerlerde yolculuk etmeye başladım. Büyük ihtimalle o akşam yemeğinde abimle ettiğimiz kavgayı düşünüyordum. Şöyle bir baktığımda düşünecek başka bir şeyim de yoktu doğrusu, ya babamı ya abimi ya da annemi düşünürdüm. Bir de ekibe sonradan Çakır katılmıştı. Kuzenim...
Benim düşünebileceğim insanlar bunlarla sınırlıydı, çünkü fazlasını bana çok görmüşlerdi. Hayatıma başka insanın mı girdiği vardı?
Doğrusu, yan evde oturan, komşumuzun çocuğu Kuzey vardı bir tek... Onlar da taşındığında, yani ilk ve tek arkadaşım gittiğinde düşünebileceğim insanlar yine sadece ailemle sınırlı kalmıştı.
Sahi, en son ne zaman görmüştüm Kuzey'i? Sanırım o liseye gidiyordu, son sınıfa. Ben ise evde tıkılıydım hâlâ, 17 yaşımda olmam hiçbir şey fark ettirmiyordu. 7 yaşındaymışım gibi tutsak hissediyordum.
Ben onu görmüştüm ama o beni görmemişti, belki de tanımamıştı. Sonuçta o benim gibi değildi, bir sürü okula gitmişti, hayatına bir sürü arkadaş girmiş olmalıydı. Beş yaşında tanıdığı ve sonra bir daha görmediği bir kızı hatırlaması mümkün bile değildi.
Kafamın içinde binlerce tilki vardı, her biri kuyruğunu yakalamamama bile fırsat vermeden kayboluyorlardı. Özellikle de kafam böylesine dolu olduğunda... O zaman geceler sabahlara dönüşene kadar düşünüyordum, bu düşüncelerin sonu en sevmediğim dipsiz kuyuya kadar uzanıyordu. O dipsiz kuyuda ise en sonunda, bu dünyadaki amacımı sorguluyordum ve düşünceler asıl bundan sonra acı verici olmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUZAH
Teen Fiction❝Hiçbir silah sana elinde patlamayacağının garantisini vermez.❞ ASLANLAR SERİSİ, KONRULUN KAFESİ ve DUZAH kitaplarından oluşan bir seridir. Hangi kitaptan başlarsanız başlayın illa ki spoi yiyeceksinizdir. İstediğiniz kitaptan başlayabilirsiniz.