Gecikme için üzgünüm. Birden sağlık sorunlarım ve önemli bir ödevim çıktı. Açıklama yapacak vaktim bile yoktu. Gelebildiğim ilk an geldim.İyi okumalar. <3
10. Bölüm: "Kader ve Onun Çirkin Oyunları"
Billie Eilish, NDA
Koda, no turning back
NF, All I Have
"Quidquid futurum est summum, ab imo nascitur." Kendi isteğimle yazdırdığım ilk dövmede yazan söz buydu. Fazla kısa ve net bir anlamı vardı ama inanmak istediğim her şeyi temsil etmeyi bir şekilde başarıyordu. "Zirveye çıkacak her şey dipten başlar."
Buna o zamanlar bile inandığımı sanmıyorum ama doğrusunu söylemek gerekirse, o zamanlar buna inanmak zorundaydım. Çünkü dibi gördüğümü biliyordum. Aslında, dibin içinde doğduğumu... Dünyaya gözlerimi açtığımdan beri orada olduğumu biliyordum. Şanssız sayılabilirdim ama tüm ailemin de benimle beraber orada olduğunu hatırlatırsam kendime, en azından yalnız olmadığımı söyleyebiliyordum.
Şimdi hem şanssız hem de yalnızdım.
Ve en dibe dalmama rağmen zirveye çıkabileceğim falan da yoktu.
Babam güvene takıntılıydı ve bu ona çok şey kaybettirmişti. Çünkü ondan başka kimse birilerine güvenmeyi önemsemiyordu. Bu adamlar böyleydi. Güven onlar için öncelik değildi. Güvenmedikleri adamlarla da iş birliği yapabilirlerdi. Öne koydukları tek şey çıkarlarıydı. Çıkarlar ortak olduğu sürece en büyük düşmanı bile müttefik yapabilirlerdi. Ve çıkarlar çatıştığında, en büyük dost da düşman olurdu.
Şahit olmuştum buna.
Onun babası bunu benim babama yapmıştı.
O zamanlar küçük olduğum için bir şey anlıyor sayılmazdım ama evin içindeki atmosferin değiştiğini farkındaydım. Ve o saatten sonra babam bizim ailemizin yanına başkasını da yaklaştırmamıştı. Amcamın ona defalarca kez "Aptal." dediğini hatırlıyordum.
"Aptal. En başından beri sadece ikimizdik. Dünyada kime gerçekten güvenebileceğini sen değil kan bağın belirler."
Buna da inandığım yoktu. Ailemin içinde buna şahit olmasam da kan bağının bile bir insanı güvenebilir yapmayacağını farkındaydım. Tam olarak neye inandığımı biliyor değildim ama emin olduğum tek şey bu saatten sonra kimseye güvenmeyeceğimdi. Babam tanıdığım en zeki adamdı ve her şeyi ustaca oynamıştı. Bir hata yapmış olsa da bunu telafi etmesini bilmişti ve sadece kendini değil hepimizi senelerce korumayı bilmişti. Ama yine de kesilen freni fark edememişti .
Yani oyunu düzgün oynadığı seneleri çöpe atan tek bir hatası vardı.
Ve nefes almasına yetmemişti.
Ona güvenmem için bunu yapıyordu çünkü ona güvenmezsem hareket edemeyeceğimi ona söylemiştim ama silahı uzatıp bana vermesine rağmen onun samimiyetine inanmıyordum. Tek bir hareketle inanabileceğim bir şey değildi zaten çünkü ne kadar dikkatli olmam gerektiğini biliyordum. Babam gibi bir adamı bile tek bir hata öldürttüyse eğer benim çok daha dikkatli olmam gerekiyordu çünkü hata yapmayı bırak, o hataya yaklaştığım anda bile bana doğrultulan bir silahla karşı karşıya gelebilirdim.
Ayrıca bu silahı elinden alsam, bu benim de ona ihanet edemeyeceğim anlamına gelirdi. Çünkü hiçbir anlaşma karşılıksız yapılmazdı. Ama bunu yapmak istemiyordum. Plan onun olduğu için o tabii ki bana güvenme konusunda rahatsızlık hissetmezdi çünkü ona göre benim onun planına etki edebileceğim yoktu. Her şey zaten ona göre ayarlanmıştı. Ama hoşuma gitmeyen bir şey olduğunda bile onun planına mı sadık kalacaktım? Beni ne olursa olsun Leo'ya vermeyeceğini söylemesine de güvenmiyordum. Onun işine yaramadığım sürece nerede olduğumun önemi yoktu sonuçta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUZAH
Teen Fiction❝Hiçbir silah sana elinde patlamayacağının garantisini vermez.❞ ASLANLAR SERİSİ, KONRULUN KAFESİ ve DUZAH kitaplarından oluşan bir seridir. Hangi kitaptan başlarsanız başlayın illa ki spoi yiyeceksinizdir. İstediğiniz kitaptan başlayabilirsiniz.