Merhaba. Normalde bu bölüm daha uzun bir bölüm olacaktı ama bölümün olaylı kısmını tamamen ikinci parta saklamak istediğim için bölümü ikiye böldüm.24. Bölüm yarın gelecek.
İyi okumalar.
23. Bölüm: "Yalnızlık ve Getirdiği İttifaklar"
The Weeknd, Same Old Song
İnsanları izlemeyi severim. Bir sınır koymayı, uzakta durmayı ve onlar yaşarken bir sonraki hamlelerini kafamda canlandırmayı... Dünyayı bir oyundan ibaret görmeyi seviyorum. Böylece sabah olmayacağını sandığım gecelerde bile yola devam edebilme motivasyonunu kendime yükleyebilirim: Çünkü hangi noktadan sonra oyunda şansın bana döneceğini tahmin edemem. Hangi noktada çift altı geleceğini ya da hangi saniyede piyonun önemli bir taş hâline gelebileceğini oyuna devam etmeden hiçbir zaman öğrenemem.
Böylesi ihtimallerin en güzel giden şeyi kötüye çevirebilecek kadar zehirli bir yanı olduğu gibi, en soğuk cesede bile nefes üfleyebilecek çarpıcı bir yanı da var.
Ama oyunun güzel yanı bu. Tamamen zıtlıklarla dolu insanları aynı masaya oturtabilmesi ve tamamen zıtlıklarla dolu bir problemi, o insanların hepsinin yaşam amacı hâline getirmesi...
Oturuyorsun ve düşünüyorsun. İşler iyiye gidiyor, bu da sana bir sinyal yolluyor. Oradan kalkmalısın. Çünkü işler iyiye gidiyorsa, bir süre sonra muhakkak kötüye gitmeye başlayacaktır. Bunu biliyorsun. Sonunu biliyorsun. Ama o masadan kalkmıyorsun. Devam ediyorsun. Bu bir senaryo, değil mi? Başka bir senaryo daha var. Oturuyorsun ve düşünüyorsun. İşler kötüye gidiyor, bu da sana bir sinyal yolluyor. Oradan kalkmalısın. Çünkü işler kötüye gidiyorsa, bir süre sonra muhakkak daha da kötüye gitmeye başlayacaktır.
Murphy Kanunları'nın elli yıldan fazladır sana söylüyor: "Bir şeyin ters gitme olasılığı varsa, o şey ters gidecektir."
Basit bir mantık aslında. Özdeyiş olarak adlandırmana bile gerek yok.
Ama dinlemiyorsun.
Neden dinlemiyorsun?
Çünkü oyun senin umurunda bile değil.
Ortaya hayatını koyuyorsun.
Ama aslında oyunu umursamıyorsun.
Onlar bilmiyorlar.
Ama ben biliyorum.
Bu da seni yaşayan en ikiyüzlü varlık hâline getiriyor. Ama bu konuda bir endişen yok. Zaten olmamalı da. Bu iyi haber. Yaşayan en ikiyüzlü ırkın bir üyesi olarak bununla gurur duymalısın. Sen de bunu yapıyorsun. Oyunun hazzına varıyor ve kendinle gurur duyuyorsun.
Uyum sağlıyorsun ve o masadan hiç kalkmıyorsun. Herkes oyunu ne kadar umursadığını düşünüyor. Bazılarına göre bu hırs, seni bitirecek, gereksiz bir hırs. Bana göre değil. Bazılarına göreyse hırsın çekici ve hayran duyulası çünkü bir şeyleri istiyor ve almak için her şeyi yapıyorsun. Bir mücadele ortaya koyuyorsun. Bir savaşın var. Sen şanslısın. Şanslı olansın. Bunu biliyorum, sen de biliyorsun. Çünkü çoğu insan savaşacak cesareti kendinde bulamıyor.
Bu yüzden seni izlemeye başlıyorlar. Tabii ki seni izleyecekler. Attığın adımları, söylediğin sözleri, yüzündeki her bir mimiği bile... İzleyecekler. İnceleyecekler. Tabii ki inceleyecekler. Ne sanıyorsun? Herkes senin gibi mi bu hayatta? Sen bu hayatta herkes, bir hayata sahip mi sanıyorsun? Değiller. O yüzden zamanla onların küçük dünyalarının merkezi hâline geliyorsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUZAH
Genç Kurgu❝Hiçbir silah sana elinde patlamayacağının garantisini vermez.❞ ASLANLAR SERİSİ, KONRULUN KAFESİ ve DUZAH kitaplarından oluşan bir seridir. Hangi kitaptan başlarsanız başlayın illa ki spoi yiyeceksinizdir. İstediğiniz kitaptan başlayabilirsiniz.