Bu bölüm Duzah'ın ikinci kitabının ilk bölümü olduğu için oldukça önemli bir bölüm. Artık evrenin içine tamamen girdik, dolayısıyla olaylara da çünkü ilk kitap her serinin ilk kitabında olduğu gibi bir ısınma kitabıydı. Bundan sonrası için çok heyecanlıyım. Bu bölümdeki tepkileriniz için de. O yüzden lütfen oylar ve yorumlar unutulmasın. Bu bölüm flashback sahnesi yok, normalde olacak sahneyi özel bölüm olarak attığımdan, yani tamamen günümüzü okuyoruz.Bölüm duyuları için Instagram hesabım: hazel.noya
İyi okumalar!
16. Bölüm: "Şah ve Mat"
Thirty Seconds To Mars, Hurricane
The Weeknd, Devil May Cry
Çocukken babamın beni cesaretlendirmek için yaptığı onca konuşmaya rağmen, her zaman korkak ve ürkek bir çocuk olmuştum. Bunu değiştirmek için babam da ben de çok uğraştık çünkü içten içe, bir gün yapayalnız kalacağımı ikimiz de biliyorduk. Belki de o benden daha iyi biliyordu. Ama her denemede başarısız olduk.
Sonunda sadece kendimle kaldığımda, denemeye tekrardan başladım. Çünkü hayatta en büyük korkunuz terk edilmek ve bir başınıza kalmakken, en sonunda bunu yaşadığınız an geldiğinde tüm duvarlar başınıza yıkılıyordu ve doğrularınızla yanlışlarınızı yeniden şekillendirmeniz gerekiyordu.
Ben de öyle yaptım.
İşe cesur olmayı öğrenmekle başladım.
Ama yine de... Hayatımın hiçbir döneminde bu kadar fazla korktuğumu hatırlamıyordum.
Aslında yanlış bir yola çıktığımı fark ettiğim an tam bu an oldu. Karşımdaki adama baktığım her gece her şeyden ne kadar da vazgeçmiş olduğunu düşünmüştüm. Savaşmaya hazır bir insan böyle olmalıydı. Her şeyden vazgeçmiş hâlde... Şu ana kadar kendimin de onunla aynı noktada olduğumu sanıyordum. Bu yüzden hareket etmediğimiz her an ona kızmıştım zaten, değil mi? Ama belli ki o haklı çıkmıştı.
Çünkü her şeyi feda etmeye hazır olan bir insan, gerçeklerin ortaya çıkmasından bu kadar korkmazdı.
Odkan Borisov, benim kim olduğumu biliyordu ve buradaydı, peşimizdeydi. Eğer o biliyorsa bu diğerlerinin de öğrenmesine sadece birkaç saat kalmış demekti. Her şeyi feda edip de bu dünyanın içine girmeye hazır olan bir insan, işlerin ciddileşmesinden bu kadar korkar mıydı? Ne yazık ki korkuyordum çünkü bunca zaman kendimi kandırmaktan başka bir şey yapmamıştım.
İçten içe, bu işten yakamı kurtarabileceğime olan bir inancım vardı ve o inanç, tam şu an paramparça oluyordu. Şimdi onun altında ezilmenin ağırlığı ile hareket etmem daha da zorlaşacaktı ama bu benim aptallığımdı. Eğer bir yola çıkıyorsam ve kendime güvendiğimi iddia ediyorsam, gerçekten de her şeyi kabullenmiş olmam gerekirdi. Bu işten yakayı kurtaracağıma olan inancımın bu arabaya ilk bindiğimde parçalanmış olması gerekirdi. Elime kan bulaşmayacağını düşünmemem gerekirdi. Bir gece uyuyacağımı ve sabah hep dönüşmekten korktuğum o insan olarak uyanabileceğimi bilmem gerekirdi.
Bu da benim aptallığımdı.
Odkan tek kelime daha etmeden telefonu kapattığında kısa bir sessizlik yaşandı. Beni bu durumdan kurtarmasına dair bir umut bekleyerek Perva'ya bakmak istemiyordum çünkü o bu konuda beni defalarca kez uyarmıştı. Evet, beni bu işten olabildiğince uzak tutabileceğinin garantisini de vermişti ama ateşle oynarken yanmak kaçınılmazdı. O bunu hayata ilk adımını attığında öğrenmişti büyük ihtimalle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUZAH
Novela Juvenil❝Hiçbir silah sana elinde patlamayacağının garantisini vermez.❞ ASLANLAR SERİSİ, KONRULUN KAFESİ ve DUZAH kitaplarından oluşan bir seridir. Hangi kitaptan başlarsanız başlayın illa ki spoi yiyeceksinizdir. İstediğiniz kitaptan başlayabilirsiniz.