11. Bölüm: "İninden Kaçan Aslan"

28.7K 2.4K 4.5K
                                    




Selamlar. Bu aralar bu kitaba çok uğruyorum fark ettiyseniz. Bunun devam etmesi için oy ve yorum bırakmayı unutmayalım.

Bu bölümden önceki bölümler evrene bir girişti. Bu bölümle beraber tamamen kurguya giriyoruz. Aslında o yüzden biraz seri atmaya başlamıştım bölümleri. Çünkü kafamda her zaman bir şeylerin başlayacağı bölüm buydu.

Bölümden sonra düşüncelerinizi benimle paylaşmayı unutmayın. Instagram ve Twitter hesaplarımı biliyorsunuz artık.

:) İyi okumalar. (:




Kovacs, The Devil You Know

Kovacs, Diggin'

Kovacs, My Love





11. Bölüm: "İninden Kaçan Aslan"



Hayatım boyunca kaçtığım her şeyin ortasına düşmek, şimdiye kadar nefes aldığım her saniyeyi boş kılıyordu gözümde.

Buraya, tam olarak buraya gelememek için her şeyimi feda etmiştim ve hiçbir şey elde edemeyeceğim, her günün diğeri ile aynı olduğu bir hayat sürmeyi kabul etmiştim. Ve tüm bunlara rağmen şimdi tam buradaydım.

Ne kadar boş hissettirilebilirse yaşanan anılar, benimkilerin hepsi o kadar boş hissettiriyordu işte şimdi.

Annemin sözünü dinlemeyip dışarı çıkmayı diliyordum. Ya da bir kez olsun babamı mutlu etmeye değil de kendimi mutlu etmeye odaklanmış olmayı diliyordum. Abim neye sahip olmak istemediyse tam olarak ona sahip olarak ikimizi de istemediğimiz hayatlar yaşamaktan kurtarmayı diliyordum. İkimize biçilen roller ile istediklerimiz ne kadar da tezattı. Bunu daha yeni anlıyordum.

Keşke yeterince cesur olabilseydim geçmişte.

Ama ne yazık ki değildim.

Şimdi gerçekleşme ihtimali olmadığını bilerek dilediğim her şeyi o zamanlar gerçek yapmak elimdeydi. Attığım tek bir adıma ya da ağzımdan çıkan tek bir kelimeyse bakardı neredeyse hepsi. Ama o küçük adımı hiç atmamış ya da dudaklarımı hiç aralamamıştım. Öylece durmuş ve bir hiçi yaşamayı kabul etmiştim.

Bu bizi şimdi nereye getirdi, görüyoruz.

Hiç gelmek istemediğimiz bir yere.

Sara fazla dikkat çekmemek için mekanın yanından biraz yavaşlayarak geçti. Bu sırada Odkan yediği kafanın etkisini sindirmişti. Hatta ayağa bile kalkmıştı. Kavşaktan sola döndüğümüz kısa zaman diliminde Gabriel denilen adamın üstüne çıkıp yumruklarını yüzüne savurmaya başlamıştı bile. Yumrukları o kadar sertti ki... Kimsenin direnebileceğini düşünmüyordum.

"Yakalanabilirdik," dedi Sara ilerideki sokağa saptığı sırada. "Buraya Vlad'ı kollamaya geldik ama az kalsın o bizi kollamak zorunda kalacaktı."

Bunun olacağını tahmin etmiştim. Buraya gelmenin gereği olmadığını ona zaten söylediğim için bu konuda ağzımı tekrar açmayı saçma bularak sustum. Arabanın camından dışarıyı izlemeye devam ediyordum. Sara ıssız bir ara sokağa sapana kadar.

DUZAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin