1. Bölüm: "Cehennemin En Derin Kuyusu"

51.2K 3.1K 8K
                                    







1. Bölüm: "Cehennemin En Derin Kuyusu"

Nothing But Thieves, Holding Out Of A Hero

SVRCINA, Who Are You

Lykke Li & The Magician, I Follow Rivers




Ekim, 2017.


İsmim Bengi Elem.

Anlamı sonsuz acı.

Hapsolmaktan korktuğun şeyim ben. Çünkü içime bir kere düşersen, eskiden olduğun kişi her kimse bir daha ona kavuşamayacaksın sen.

Babam için sonsuzluk, gücü teslim ettiğinden annem içinde varlığımı ilk hissettiği an konulmuş ismim bana, babam tarafından. Ben onun sonsuzluğuydum. Belki de gücü olan sonsuzluk, onun sonu olduğu an bile ismimi fısıldamasının nedeni buydu.

Babamın söylediği son kelime ismimdi, bu dünyada harcadığı son nefes benim içindi.

Gökyüzü kan ağlıyordu.

Kaza gecesi de böyleydi.

Sağanak yağmurun şiddetli bir şekilde arabanın camlarına vurduğunu hatırlıyordum, o geceye dair hatırladığım son şey buydu. Şehri terk ediyorduk ve ben nedenini bilmiyordum, doğduğum büyüdüğüm Ankara'nın sınırlarının dışına hayatım boyunca ilk defa çıkarken, bir şeylerin ters gittini anlamıştım. Arabanın içi sessizdi, babamın dudakları bir daha açılmayacakmış gibi birbirine bastırılmıştı. Annem arabanın içindeki havayı dağıtmak için radyodan bir şarkı açmıştı.

Hatırladığım en son şey buydu, babamın ismimi hatırlaması dışında.

Tek bir lahza, hayatın akışını değiştirebiliyordu.

Bir saniye var olan, diğer saniye yok edilebilirdi. Varlık ve yokluk iç içeydi, insanı saran iki zehirli sarmaşıktı.

Saçlarımı ıslatan yağmur, ayağımdaki botlardan bile içeriye sızmayı başarmıştı. Ellerim deri ceketimin ceplerindeydi, koyu kahverengi saçlarım yağmur yüzünden yüzüme yapışmış, neredeyse siyah renk olmuşlardı. Soğuk yüzünden yüzümün kızardığını hissediyordum. Yüzüm, özellikle de burnum soğukta hemen kızarıyordu. Zaten hiçbir zaman soğuğa fazla dayanıklı birisi olmamıştım.

Şimşek, fırtınanın varlığını hatırlatmak istercesine bir kere daha göğü inleterek çaktığında bakışlarımı gökyüzüne çevirdim ve bir an, şimşeğin bana acıyı hatırlattığını düşündüm.

Kendi kendime gülümsedim. Bu mutluluktan asırlarca uzakta, kendisiyle alay eden çirkin bir gülüştü. Çünkü hiçbir şeyin bana acıyı hatırlatmasına gerek yoktu. Ben zaten acının kendisiydim. Sonsuz acı, ismim bu anlama geliyordu benim, ne kadar görmezden gelmek istesem de.

Gözlerimi gökyüzünden alarak çarpık kaldırım taşlarına çevirdim. Attığım her bir adım, elimdeki telefonda açık olan adrese biraz daha yaklaştırıyordu beni. Birkaç saniye sonra, o pislik insanların yönettiği pislik yuvalarından birinin içinde olacaktım.

Çünkü onlardan nefret ediyordum.

Onlar... Keşke hayatımın bu kadar merkezinde olmasalardı, isimlerini bile ağzıma almak istemezken ben, onlar benden tüm ailemi çalmıştı.

DUZAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin