9. Bölüm

1.9K 149 81
                                    

İyi okumalar

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Asaf
Öğle yemeğine çıktığımızda, gözlerimi etrafta gezdirip, Ezrak'a bakındım. Ama göremiyordum. Yeni taktiğimi denemeye karar vermiştim. Umarım işe yarardı. Yani, en azından öyle olmasını umuyordum.

Tam asansöre ilerlerken omuzumda hissettiğim elle duraksadım.

"Hayırdır kanka? Bizi unuttun bakıyorum da." dedi Sefer. Başımı olumsuz anlamda salladım.

"Yok ya unutmadım. Birine bakıyordum." dedim ve etrafa bakınıp tekrar konuştum. "Diğerleri nerede?" diye sordum.

"Ali'nin bir işi varmış. Celil de lavaboya gitti gelir birazdan." dedi ve o sırada Celil göründü ileriden. "Hah geliyor işte." dedi ve asansöre bindik. Celil de bizden hemen sonra geldi.

"Ne yiyeceğiz?" diye sordu Sefer. Celil atıldı benden önce.

"Kebap yiyelim. Ne zamandır kebap yemedik." dedi. Asansör aşağı doğru iniyordu bu sırada da. Celil ve Sefer ne yiyeceklerini tartışırken, ben aklımdaki tilkileri sıraya diziyordum.

Tam o sırada asansör durmuştu. Kapı açılınca, Ezrak'la göz göze geldik.

"Ben yandakini bekleyeyim en iyisi." deyip arkasını döndüğü sırada, ensesinden tutup asansöre çektim ve düğmeye bastım. Asansörün kapısı yavaşça kapanırken, Ezrak'ı tutuyordum hâlâ, kaçmaması için. Gökte ararken yerde bulmuştum. Elbette ki bırakmaya niyetim yoktu.

"Lan manyak mısın niye tuttun çocuğu enik gibi?!" dedi Sefer şaşkınlıkla. Elimi Ezrak'ın ensesinden çektim asansör aşağı doğru inerken.

"Sorulur mu amına koyayım? Ruh hastası resmen!" dedi Ezrak da sinirle. Ben yine de kendimi tuttum ve büyük bir başarı örneği göstererek sinirlerime hakim oldum.

"Ya korkma. Bir şey yapmayacağım. Birlikte yemek yiyeceğiz sadece. Biz de ne yesek diyorduk? Sende gel. Dördümüz yiyelim. Teksin gördüğüm kadarıyla." deyince, bakışları değişti ve başını hızla sağa sola salladı.

"Y-yok! Tek değilim ben. Arkadaş... Arkadaşla yiyeceğim." dedi. Ben onun bu anlamsız telaşına kaşlarımı çatarken, bizim çocuklar şaşkın bir şekilde bakıyordu.

"Ne kekeliyorsun lan sen?" dedim. Yutkunup cevap verdi.

"Ne kekelemesi? Kim kekelemiş?" deyince, gözlerimi kısarak baktım. Tam bir şey diyecekken, bir telefon sesi yükseldi asansörde. Benim telefonum değildi. Bizimkilerin de olmadığına göre, Ezrak'ın telefonuydu. Açmak için bir harekette bulunmayınca kolumla dürttüm.

"Açsana lan şunu! Car car kafam şişti!" diye söylendim.

"Ha?" diye cevap verince, yüzümü sıvazladım sinirle. İki dakikada deli etmişti yine.

"Telefonun çalıyor. Sustur şunu. Ya aç ya kapat kafam şişti car car!" dedim. Öylece bana bakıyordu.

"Servis dışı kaldı çocuk." dedi Celil oradan. Ona bir şey demeden Ezrak'a doğru konuştum yine.

"Çuf çuf çuf tren gitti." dedim. Yaptığım imayı anlayınca kaşlarını çattı. Ağzının içinde bir şeyler geveleyerek, elini cebine atıp telefonunu susturdu. Asansör sessizliğe bürünürken, 'Kat sıfır.' diyen mekanik ses duyuldu ve asansör durdu.

Kolumu Ezrak'ın omuzuna attım ve çıkışa yürümeye başladık. Bizimkiler arkadan geliyordu. Ezrak, omuzunu oynatarak, kolumun altından çıkmaya çalışıyordu ama çabaları boş olunca, vazgeçti ve benimle yürümeye devam etti.

"Eğer gay olduğunu yaymamdan korkuyorsan gerek yok bunlara." dedi Ezrak. Sesi biraz yüksek çıkınca kafasına vurdum.

"İstersen megafonla bağır. Böyle zor olur." dedim gözlerimi devirerek. Yüzünde gülümsemeye benzer bir ifade oluştu ama kafasını çevirdi bir şey demeden. Ben de belli etmemeye çalışarak gülümsedim hafifçe.

Daha kaç gün önce kavga ettiğim adamla, can ciğer olmuş yemeğe gidiyorduk. Sanırım bu çocukla iyi anlaşabilirdik.

Sizce Ezrak neden telâşlandı?

Yorumlarınızı bekliyorum

Bu arada, Asaf ve Ezrak shiplemeyin bence xbxjdhdn

Öpücükler öpücükler 💋

AŞK OYUNU (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin