24.Bölüm

1.3K 108 27
                                    

İyi okumalar

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Şirkete geldiğinde, büyük ve yüksek binayla bakıştı Akay. Buraya gelmeyeli uzun zaman olmuştu. Abisinin hangi katta olduğunu dahi unutmuştu. Şirkete dışarıdan bakmaktan vazgeçip içeri girecekken, kapıda güvenlik engeline takıldı.

"Buyrun kime baktınız?" diye sordu iri yarı, Akay'ın neredeyse iki katı olan adam. Akay, kafasını kaldırıp adama baktı. Yutkunup cevap verdi.

"Abime bakmıştım. Asaf... Asaf Karahan." dedi. Güvenlik, Asaf'ı tanıyordu ve Akay'a onay verdi.

"Şu güvenlik kapısından geçin." dedi. Akay, güvenlik kapısından sorunsuz bir şekilde geçtikten sonra asansöre yöneldi. Ama kaçıncı kat olduğunu hatırlamıyordu. Tam elini cebine atmış, telefonunu çıkaracakken, tanıdık bir ses duydu.

"Akay?" diyen sese baktı. Ezrak'tı bu. "Senin ne işin var burada?" diye sordu sevgilisine doğru yaklaşarak ve asansör çağırmak için düğmeye bastı.

"Abimle yemek yeriz diye düşünmüştüm." dedi ve sesinin tonunu alçaltıp, devam etti. "Hem sabah şu konuştuğumuz mevzu için de gözlem yapmaya geldim." dedi. Ezrak cevap vereceği sırada asansör geldi ve kapı yavaşça açıldı.

Ezrak, Akay'a öncelik verdi ve Akay bindi asansöre önce. Ardından Ezrak bindi ve 6. katın düğmesine bastı. Asansör yukarı doğru ilerlerken, ikili konuşmuyordu.

Bir süre sonra asansör durdu. Bu kez önden Ezrak indi, ardından da Akay.

"Asaf'ın odası tam karşısı." dedi Ezrak. Tam gideceği sırada, Akay bileğinden tutup gitmesini engelledi. Ezrak, sevgilisine baktı anlamadığını belli eden bir şekilde.

"Bütün gün buralarda olacağım. Senin odan nerede?" diye sordu. Ezrak, aklına gelen şeyle, gülümsemesine engel olamadı.

"Bir üst katta. Asaf'ın hemen üstündeki odadayım. Her zaman beklerim." dedi sırıtarak. Akay, Ezrak'ın yüzündeki gülüşü görünce utançla kızardı.

"Sırıtmayı kes ve git!" dedi kaşlarını çatarak. Ezrak, ufak bir kahkaha atıp, sevgilisine yaklaştı.

"Emir verince çok seksi oldun. Hep emir versene bana." deyince, Akay dudaklarını ısırdı. Onun da hoşuna gidiyordu bu yakınlık ama yeri değildi.

"Abim görecek. Git artık!" dedi ve arkasını dönüp kendisi uzaklaştı yanından. Ezrak da gülümseyerek baktı birkaç saniye ve daha sonra asansöre ilerledi.

***

"Sürpriiiiiiizz!" diye gülümseyerek kapıyı açtı Akay. Asaf, şaşkın bir şekilde baktı kardeşine ve masasından kalkıp yanına ilerledi. Çünkü her zaman gelmezdi.

"Akay? Senin ne işin var burada?" diye sordu. Akay'ın gülümsemesi solarken cevap verdi abisine.

"Yemek yeriz diye düşündüm." dedi ve masanın önündeki koltuklardan birine oturdu abisini geride bırakarak. Asaf, Akay'a döndü ve masasına ilerlerken cevap verdi.

"Niye arayıp haber vermedin?" diye sordu. Akay, önündeki sehpanın üstündeki şeker kasesinden şeker alıp açmaya çalışırken cevap verdi.

"E sürpriz yapmak istedim." dedi ve kırmızı şekeri ağzına attı. "Aaa amma kurcaladın be abi. Kardeş kardeş yemek yiyelim dedim. Akşam da birlikte yemek yer eve öyle geçeriz diye düşündüm. Hem evde patladım sıkıntıdan. Değişiklik olur bana da." dedi. Asaf, daha fazla üstüne gitmek istemediği için başıyla onayladı.

"Tamam tamam dediğin olsun. Ama biraz işim var. Öğle saatine kadar biter işim. Sıkılmazsan bekle." dedi. Akay, başıyla onayladı abisini.

"Sıkılmam sıkılmam." dedi ve kalkıp cam kenarındaki koltuğa geçti ve telefonuyla ilgilenmeye başladı.

***

Asaf işleri bitirmişti ve öğle arasına çıkma saati de gelmişti. Kardeşiyle odadan çıkıp asansöre ilerlediler sessiz bir şekilde. Asansörü beklerken, Ezrak geldi yanlarına. Gülümseyerek selam verdi.

"Selam." dedi gülümseyerek. Asaf, yüzündeki düz ifadeyi bozmadan aynı şekilde karşılık verdi. Ezrak, Akay'a baktı ve Asaf'a doğru konuştu. "Arkadaş kim?" dedi ve Asaf'ın cevap vermesini beklemeden Akay'a çevirdi bakışlarını. "Ben Ezrak. Asaf'ın en yakın arkadaşıyım." dedi ve elini uzattı sırıtarak. Asaf ise duyduğu şeylere sadece göz devirmekle yetindi.

Akay da sevgilisinin oyununa dahil oldu ve uzattığı elini sıktı.

"Ben de Akay. Asaf benim abim olur." dedi. Ezrak, şaşırmış gibi kaşlarını kaldırdı. Cidden çok iyi bir oyuncuydu.

"Memnun oldum Akay." dedi. Akay da aynı şekilde cevap verdi ve nihayet geldi asansör. Üç genç asansöre bindi ve zemin kat düğmesine bastı Asaf.

"Yemeğe mi?" diye sordu Ezrak Asaf'a. Asaf başıyla onayladı.

"Hı hım. Sen de yemeğe mi?" diye sordu. Ezrak, gülümseyip başıyla onayladı. O sırada Akay konuştu.

"İsterseniz bize katılın Ezrak bey. Tabii başka bir plânınız yoksa?" dedi. Asaf, anında kardeşine baktı. Normalde başkalarıyla çok muhatap olmazdı Akay. Bu teklif karşısında şaşırmıştı ve bakışlarını Ezrak'a çevirdi. Akay'a olan bakışlarını görünce kaşlarını çattı. Normal olmadığını biliyordu bu bakışların. Tam bir şey diyeceği sırada, Ezrak konuştu.

"Çok sevinirim. Zaten geçenlerde Asaf'ın yemek teklifini geri çevirmek zorunda kalmıştım. Telafi etmiş olurum." dedi gülümseyerek. Akay da karşılık olarak gülümsedi ve Asaf daha bir şey diyemeden asansörde, 'Kat sıfır.' diyen mekanik ses yankılandı. Asansörün kapısı açıldı ve üç genç indiler asansörden.

Şirketin çıkışına doğru giderlerken, Asaf'ın gözleri bir yere takıldı. Alkın, yanında genç ve güzel bir kadınla, oldukça samimi bir şekilde gülerek şirketten çıkıyordu. Midesine yumruk yemiş gibi hissetti. Kalbi sancır gibi oldu. İhanete uğramış gibi hissediyordu. Gözlerinin yandığını hissetmeye başladı ve güçlükle konuştu.

"Lavaboya gitmem gerekiyor." dedi ve zemin kattaki lavaboya girdi hızla. Gelen gözyaşlarını geri göndermek için, yüzünü yıkadı birkaç kez. Pek işe yaramıyordu. Lavabonun kenarlarını sıktı. Aslında kendini kasıyordu ağlamamak için. Toparlanmalıydı. Toparlanıp yemeğe gitmeliydi. Tekrar yüzünü yıkayıp, kendini toparlamak için birkaç dakika daha beklemesi gerekiyordu.

Yorumlarınızı bekliyorum

Sizleri seviyorum 💜

AŞK OYUNU (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin