41.Bölüm

837 72 12
                                    

İyi okumalar

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Alkın
Asaf'la, güzel bir gün geçirmiştik ve akşam olmuştu artık. Odamıza çıkmıştık uyumak için ama henüz uyumamıştık. Sırtımızı yatak başlığına dayamış, oturuyorduk. Başımı onun omuzuna koymuştum. Odada çalan hafif müzik eşliğinde, sessizce oturuyorduk. Dışarıda yağmur başlamıştı ve yağmurun damlaları, cama çarpıyordu.

Asaf'ın eli saçlarımda gezerken, mırıldanır gibi çıkan sesi ulaştı kulaklarıma.

"Sen bana bir şeyler anlatacaktın hani?" dedi sorgular gibi. Gülümsedim ve cevapladım.

"Unutmamışsın." dedim ve başım hâlâ omuzunda dururken anlatmaya başladım. Bir yandan da, Asaf'ın diğer eliyle oynuyordum. "Annem öldüğünde, ben daha çok küçükmüşüm. Annemi hatırlamıyorum bile. Kansere yakalanmış. Zaten bir süre sonra da..." dedim ama devamını getiremedim. Ne zaman annemi hatırlasam, boğazımda kocaman bir yumru oluyordu sanki. Yutkunuyordum ama geçmiyordu. Asaf, kolumu okşuyordu hafif hafif.

"Babam, bir veya iki yıl sonra Ezrak'ın annesiyle evlendi. Ben o zamanlar daha üç yaşındaydım. Yani ben hatırlamıyorum tabii. Lale abla söylemişti. Lale abla, Ezrak'ın annesi oluyor bu arada. İyi bir kadın. Beni hiç Ezrak'dan ayırmadı. Öz annem gibiydi." diye anlatırken, Asaf girdi söze.

"O kadar çabuk mu?" diye sordu. Başımla onayladım.

"Evet. Çünkü ben daha çok küçüktüm ve annesiz kalmıştım. Hayatımız alt üst olmuştu annem gidince. Ben de iyice içime kapanık bir çocuk olmuşum. Babam, belki bir annem olursa, bana iyi geleceğini düşünmüş. Zaten Lale ablayla da görüşüyormuş bir süredir. Evlenmeden önce benimle iletişime geçmek için çok uğraşmış Lale abla. Çabaları sonuç vermiş. Ben de ona yeşil ışık yakınca, baya sevinmişler. Sonra da evlenmişler." dedim ve derin bir nefes alıp devam ettim.

"Evlendikten bir yıl kadar sonra Ezrak doğdu. Ben o zaman dört yaşındaydım. Onun eve gelişini hatırlıyorum. Çok tatlı bir bebekti." dedim. İstemsizce bir gülümseme belirdi yüzümde. O sırada, Asaf konuştu yine.

"Ezrak mı tatlı bir bebekti? Hayatta inanmam." dedi gülerek. Ben de güldüm dediğine. Ezrak'la kavgalarını biliyordum. "Pekii, Ezrak'la kardeş olduğunuzu neden sakladınız?" diye sordu.

"Ezrak öyle olmasını istedi. Torpilli diye anılmak istemiyordu. Hem o yüzden benden alt pozisyonda çalışmak istedi. Başlarda babama çok kızmıştı, babam şirketteki yetkileri bana verdi diye. Ama sonradan, bunun mantıklı ve doğru bir hareket olduğunu anladı. O yüzden alt pozisyon istedi. Çalışarak bir yerlere gelmek istedi. Ben de üniversiteye giderken, bir yandan şirket işleriyle de ilgilendim. Stajımı bile bizim şirkette tamamladım." diye anlattım uzun uzun.

"Ezrak istedi ve sen de ona saygı duydun. Öyle mi?" diye sordu. Başımla onayladım.

"Hı hım. Aynen öyle." dedim. Hâlâ elleriyle uğraşıyordum.

"Uykun mu geldi senin bebeğim?" diye sordu. Muhtemelen, mayışmış sesimden anlamıştı.

"Nereden anladın?" diye sordum yine de. Güldü önce. Çok güzel gülüyordu. Haberi var mıydı?

"Sesinden belli." dedi ve uzandı yatağa. Ben de uzanıp, sarıldım bedenine. Onun da kolları benim bedenimi sardı.

"İyi geceler sevgilim." deyip, boynundan öptüm. O da şakağımdan öpüp, cevap verdi.

"İyi geceler güzelim." dedi ve birbirimizin kollarında, huzurlu bir uykuya merhaba dedik...

Yorumlarınızı bekliyorum 🌼

AŞK OYUNU (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin