24. Bölüm | "Zeynep'e bir şey olmayacak!"

1.1K 42 18
                                    

Selamün Aleyküm, öncelikle herkesin Regaib kandilini, sonrada 23 Nisan, ulusal egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlarım.

Uzun süredir bölüm gelmedi, üzgünüm, son 2 haftadır wattpad'e bile giremedim.. Ama bugün; yanii 23. nisan doğumgünüm olduğundan size sürpriz yapmak istedim.

İyi okumalar ^^ !Voteler ve Yorumlar!

Bağırış çagırış'a rağmen kimsenin olayı görmemesi ile büyük bir şans yakalamışlardı. Etrafta kimsenin bulunmaması iyiye işaretti.

"Kerem! Nereye, dedim!" Diye gürledi Barış, Kereme yine ve yeniden seslenirken. Sesinde ki büyük kızgınlık Gökhan'a aitti. Nasıl böyle bir şeye cesaret edebilirdi, anlamıyordu.

Sesinden anlaşıldığı üzere, büyük bir şok dalgası ile sarılmıştı. Hemde az çok kendini suçlu hissediyordu. Neticede Gökhan ona zarar vermek için gelmişti, Zeynepe değil. "Can! Çabuk ol!"

"Tamam, abi." Diyerek Kerem'in arabasının yanına koştu Can. Telaşkı hareketleri gözden kaçmıyordu.

Bu sefer Melis konuşmaya başlamıştı. "Kerem, bir şey söylesene! Durumu nasıl?" Aciz bir şekilde çıkıyordu sesi, arabanın önünde durduğunda gözlerinden akan yaşları elinin tersi ile sildi.

"Kapıyı açın!" Diye gürledi Kerem. "Çabuk olsanıza!" Diye eklediğinde, Can daha da tempolu hareketlerle açtı arabanın kapısını.

Yavaşça arabanın içine eğildi Kerem, "Yağmur, çabuk arabaya bin!" derken Zeynep'i koltuğa yavaşça yatırdı. Yağmur da arabaya bindiğinde, yine yavaş ve temkinli haraketlerle Zeynep'in kafasını Yağmur'un kucağına yatırdı.

"Bunu yapabilirsin, değil mi?" Diye sorduğunda, Yağmur hızla Kerem'in elinde ki, çoktan kana bulanmış olan kravatı aldı ve Zeynep'in yarasına bastırdı.

"Evet.." Dedi sesi titrerken, tedirgindi. Zeynep'in inlemesiyle elini gevşetti. "İ-iyi misin?" Diye sorarken burnunu çekti.

"Yağmur!" Diye seslice bağırdığında sesini düzene sokmak için biraz bekledi. "Çok bastırma!"

Zeynep'in her acı dolu inleyişinde içinde bir titreme hissediyordu. Titreme kalbini ele geçirirken, düşünme yeteneği kaybediyor olmasına rağmen, daha da çok düşünmeye çalışıyordu.

Çözmeye çalışıyordu, neden böyle olduğunu, neden böyle hissettiğini. İçinde adlandıramadıgı şeyler vardı.

Belli belirsiz kafasını sallarken, göz yaşlarını sildi Yağmur.

Kerem arabadan çıkarken duyduğu ses ile istemsizce yerine çivilendi. "Kerem.."

Tekrar arabaya binerken, Zeynep'e yaklaştı. "E-efendim, güzelim." Derken sol eliyle koltuktan destek alırken, sağ elini Zeynep'in yanağına koydu.

Çıkan sesi Kerem'in kalbine çığ gibi işlerken, etraf bulanıklaşıyor, görme yeteneğini yavaşça kaybediyordu. "T-teşekkür ederim.. Hastane'ye gitmediğimiz için."

Kerem belli belirsiz gülümsemeye çalışırken, yanağını okşayarak geri çekildi. Kapıyı kapatırken yavaşça gerçekleştirdiği hareketleri, arabayı sarsmamalıydı.

"Kerem, bir şey anlatmayı düşünmüyor musun?" Diye sorduğunda Barış Kerem'e bir adım kadar yaklaştı.

Kerem sızlayan gözlerini kaçırmayı çalışarak cevap verdi. "Hastane.." Bölük bölük gerçekleşiyordu konuşması. "Hastane olmaz."

Aşk mı bu?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin