Yaa millet, ^^ selamlar hepinize.. kaç haftadır yeni bölüm gelmiyor hiç bir fikrim yok >.< ama şimdi size up uzuun bir yb ile geldim. Kendileri 1946 kelime uzunluğunda ^^
YB yi hepinize ithaf ediyorum ^^ ve her yazar (!) gibi vote ve yorumlarınızı bekliyorum..
İyi okumalar ^^ ...
Şaşkınlığını dile getirdi Kerem kolaylıkla. "Zeynep, nereye böyle?" Dış kapının eşiğindeyken Zeynep, o tarafa doğru yürüyüp ona daha çok yaklaştı. "Ben de bir kaç eksiğim vardı, onları aldım sana geliyordum."
"Kerem, senle bir anlaşma yapalım; böyle şeylere hiç gerek yok, ben yalnız kalmaya korkmuyorum, emin ki sende benimle kalmak zorunda kaldığın için mutlu değilsindir, sen evinde kal, ben evimde. Ohh, mis gibi."Kerem, onaylamadığına dair kafasını salladıktan sonra konuşmaya başladı. "Hayır, olmaz. Havaalanı'nda bile ailen sıkıca tembih etti, Zeynebe iyi bak diye. Yani Zeynep, sen bana emanetsin." Kurnaz bir gülüş sergilerken mutluluktan dört köşeydi. Hem Zeynebi sıkıştırmak, hemde 5 gün onunla başbaşa kalmak onu göklere çıkartıyordu.
Gözlerini devirdi Zeynep. Kerem, Zeynep'in bu hallerine çaktırmadan gülerken, Zeynep gergin bir şekilde homurdanıyordu, çünkü biliyordu, Keremi iyi tanınmıştı artık, asla sözünden dönmezdi.
Kerem, Zeynep'i baştan aşağı süzerken kaşlarını çattı. "Nereye böyle?" Diye sordu merakla.
"Sana ne, Kerem?"
Sinsice sırıttı Kerem. "Baban, zorluk çıkardığın an onu arayabileceğime de söyledi. Yani hareketlerine dikkat et. Bakıcın olarak, nereye gidecegini öğrenmek istiyorum."
Zeynep'in yüzü renkten renge girerken, Kerem keyif alıp daha çok sırıtıyordu. Zeynebi delirtmeye bayılıyordu.
"İnanmıyorum yaa.." derken derince bir nefes aldı. "Sahil'e koşu yapmaya gidiyorum Kerem, oldu mu?"
"Oldu, Zeynep." Dediğinde Zeynep çoktan koşmaya başlamıştı.
Kerem Zeynepin arkasından bakarken aklına gelenle muzurca sırıttı. Hızlıca kendi evine koşarken, Ufuğa seslenmeyi unutmuyordu. "Ufuuk, valizimi Zeyneplerin evine getiir!"
&
Derin bir nefes çekti içine. Keskin hava içine doğru yol alırken solunum yolları buz kesiyordu. Yaz hala gelmemişti, daha doğrusu kış bile daha bitmemişti.
Bir saatlik koşunun ardından yavaşça pekte uzakta sayılmayan banka ilerledi. Kimsenin olmamasını fırsat bilerek uzun ve hızlı adımlar kullanıyordu.
Banka oturduğunda seyretmekten bıkmadığı denize dikti gözlerini.
Eşsiz maviyi izlerken kaybolup gitti.
Sisperdesi görüş alanını daraltasa da görülecek çok şey vardı.Deniz bile yeterdi aslında. Mavi renginin ayrı bir dinlendirici bir etkisi vardı. Her tonu güzeldi mavinin.
"Zeynep?"
"Hıı?"
Duyduğu sesle irkilirken hemen yana döndü. Sesi titremeye devam ederken konuşma gereği buldu. "K-kerem? Senin ne işin var burada?"
"Seni yalnız bırakmayayım diye düşündüm. İyi yapmışım, değil mi?" Diye sorduğunda sırıtıyordu. Kerem zaten hep sırıtıyordu (!) .
"Evet, evet çok iyi yaptın!" Diye kızgınlıkla ayağı kalktı Zeynep. "Senden kurtuluş yok mu?" Diye eklediğinde zaten hep sırıtan Kerem daha çok sırıtmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk mı bu?
Novela Juvenil" Bir düşmandın önce, bir engeldin. Sonra bir karın ağrısı oldun. Aklımdan hiç çıkmayan bir yüz oldun. Gözlerimi kapasamda oradaydın. Şimdi peşimi bırakmayan bir dert oldun. Aşk buymuş, kimsenin seni 'bulaşma' diye uyarmadığı bir lanetmiş meğer...