6. Bölüm | "Asıl bela tam karşında duruyor."

1.9K 60 9
                                    

Bayaa uzun zamandır gelmedi bölüm ama bununla telafi edebilirim sanırım baya uzun oldu galiba :))

Ha birde şu var: benim için kapak yapmak isteyen biri var mı? :))

Iyi okumalar

Aradan dakikalar geçiyordu, Kerem ise her seferinde kaçamak bakışlar atıyordu Zeynebe, ama yinede Zeynebin fobisinin bu denli yüksek olduğunu düşünmüyordu.

Ofladı Kerem. "Zeynep! Kes şunu! Oyun oynamana gerek yok!" Dedi ve bakışlarını Zeynepten alıp ayak uçlarını sabitledi.

Ayaklarına bakarken birden istemsizce kaşlarını çattı. Ya gerçekten fenalaştıysa? "Zeynep?" Dedi ayağı kalkarken tekrardan konuşmaya başladı. "Zeyneep?"

Az da olsa sıkıntıya girmeye başladı Kerem, sonuçta bu kıza burada bir şey olsa kim verecekti hesabını? Tabii kide kendisi.

Zeynebe iyice yaklaşmıştı. "Z-Zeynepp?" Sesinde az dozda bile olsa korku vardı.

Kerem şaşkınlıkla Zeynebe bakıyordu, demek ki Zeynep doğruyu söylemişti.

Zeynep yerde baygın yatarken, dehşetle Zeynebi süzüyordu. Şu anda ne yapması gerektiğinden bir haber, düşünmeye çalışıyordu. Çok geçmeden bir şey yapması gerektiğini anlarken, neden bu kadar stres yaptığını düşündü. Neticede o Kerem 'Sayer'di ve hiç bir şeyden korkmazdı, strese asla girmezdi.

İçindeki anlamsız korkuyu silerken, aklına gelen şeyi devreye sokmaya başladı. Bir eliyle Zeynebi omuzundan tutarak hafif dokunuşlarla sarsmaya başladı. Hareketleri hızlanırken Zeynepten hiç bir tepki alamıyordu.

Hızla demir kapıya koşarken, bir yandanda siyah pantolonunun cebinden anahtarı çıkartmaya çalışıyordu. Başarıyla kapıyı açtıktan sonra, vakit kaybetmeden Zeynebim yanına koştu. Koşarken ne kadar kendini yese bile, bu kız için kendini yemesini gerekmediğine kanaat getirdi. Zaten en fazla fenalaşmıştı, yani sıkıntı gerektirecek bir şey yoktu. Hatta böylelikle Kerem Sayerin gücünün farkına varırdı, dozu ne kadar aşa bileceğini görürdü.

Kerem bunları düşünürken çoktan Zeynebin yanına varmışken, bir kolunu Zeynep'in dizlerinin altına yerleştirdi, diğer kolunu ise boynunun altına. Yavaşça ayağıya kalkerken belinin tutulmaması için dua ederken buldu kendini.

Yavaş adımlarla yürüyordu revire, yüzünde ise zafer gülümsemesi.

***

Revire ulaştığında açık kapıyı görünce adımlarını hızlandırdı. Bu küçük şey zamanla ağırlaşıyordu kollarında. Kapıdan içeri girmesiyle görevlinin yanına gelmesi bir oldu. "Şuraya yatır." Dedi Görevli duvara yaslı olan kahverengi yatağı gösterirken "Neyi var?" Diyede ekledi elindeki lambayla Zeynebin göz kapaklarını yukarı çekip lambayı gözlerine tutarken.

"Bayıldı." Dedi Kerem endişeli gözükmeye çalışırken. Kimseye çaktırmaması gereken şeyler vardı.

"Dışarıda bekleyebilirsin." Demesiyle Kerem dışarıya çıkıp sandelyelerden birine oturup beklemeye koyuldu. Çok geçmeden eli cebindeki beyaz kaplı telefonuna gitti.

Cebinden çıkarttığında ilk önce ekranını pantolonuna sildi, ardından hafifçe kaydırdı parmağını üzerinden. Bir kaç tıklamadan sonra telefonu kulağına getirdi ve konuşmaya başladı. "Can, revirde bekliyorum seni. Carbuk gel!" Emrinden hemen sonra Canı dinlemeden telefonu kapattı ve cebine geri koydu.

Çok geçmeden ayak sesleri duyduğunda, önündeki beyaz duvarı izliyordu. Oturduğu sandalyede kendini düzeltti Canı gördüğünde.

Can Keremi gördüğünde şaşkınlıkla sorusunu yöneltti. "N'oldu?" Canın endişesi sesine yansırken, yüz ifadeside endişesini onaylıyordu.

Aşk mı bu?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin