32. Bölüm | "Senin baban kızmıyor mu böyle şeylere?"

786 29 4
                                    

Buyurunuz yeni bölüm :). YB için sizi bir hayli beklettim. Ama bunu inşallah telafi edeceğim ^^.. geçen bölüme gelen voteler ve yorumlar için size şükranlarımı sunuyorum ^^ ve bu bölüme daha çoğunu bekliyoruuum :)

Keyifli okumalar..

Pürdikkat birbirlerinin en derinlerine bakıyorlardı. Olabildikçe en derine. Mümkün oldukça.

Kahvenin en koyu tonu, Kerem'e kozolağı anımsatıyordu. Gözlerini alamıyordu hâliyle. Hâlâ biraz önce sorduğu soruya merakla bir yanıt bekliyordu. Zeynep'in vereceği yanıtı hiç mi hiç tahmin edemiyordu.
Zeynep, Kerem'in gözlerinde ki en güzel yeşili bulmuştu ve onda kaybolmuştu. Aylardır tanıdığı bu adamda
fark edemediği bir özellikti bu. Gözleri ona en güzel yeşili sunuyordu. Zeynep'e eşsiz bir güven veriyordular.
Kerem'in ona sorduğu soruyla sekteye uğradı. Bu da ne demekti böyle? Ona sahiden değer veriyor muydu? Bu sorunun cevabını daha kendi de bilmiyorken böyle bir sorunun sorulmuş olması onu çok zor bir duruma düşürmüştü. Ne diyecekti şimdi? Ya da bu durumdan bir cevap vermeden nasıl kurtulacaktı?
Duyduğu fokurdamayla arkasında kalan ocağa baktı. Gördüğü ile derin bir nefes alarak konuştu, "ç-çorba taşıyor!" Dedikten hemen sonra ocağın yanına koştu ve ocağın altını kapattı.

Cevap vermemesi kurtulmuş olmasına işaret değildi. Kerem, bunun cevabı için zorlamasa bile kendisi bu konu hakkında ne düşündüğünü bilmiyordu. Kendisi de bu sorunun cevabını meram ediyordu. Hem de fazlasıyla.

Çok değil, bundan 2 ay önce birisi böyle bir soru sormuş olsaydı, ona kızarak cevap verir böyle bir şeyin asla mümkün olmadığını kesin bir dille söyleyebilirdi. Peki şimdi ne değişti de emin değildi kendinden?
"Banyo da, lavabonun altında ki dolabın çekmecesinde yarabandı bulunuyor. Istersen kullanabilirsin." Dedi gözlerini Kerem'inkilere dikmeye çalışarak. Pek başaramadığından çoğu kez kaçırmışti ama.
Kerem, hiçbir cevap vermeden banyoya gitmeyi tercih etti.

Zorlamayacaktı onu. Bunun için Zeynep'e kızamazdı. Netice de Kerem ne ektiyse onu biçiyordu.

• • •

"Biraz daha salata yemen gerekiyordu." Dedi Kerem bir anne modunda. Sanki çocuğunu uyarıyordu.

"Kerem ben inek miyim? İki tabak salata yedirdin be." Dedi usanmışcasına.

"Ama iki tabak makarna yerken keyfin yerindeydi." Dedi oturduğu koltuğa daha çok yerleşip yayılırken.

Yemeklerini yemiş mutfağı beraber yapmışlardı. Şimdi ise ayrı ayrı koltuklar oturmuş konuşuyorlardı.

"Senle hiç laf dalaşına giremiyeceğim."

"Nasıl istersen," demişti Kerem bunun üstüne. Konu kapanmış herkes sessizliğe bürünmüş herkesin dikkati dağılmışken çalan telefonla bütün dikkatler yine telefona toplanmıştı.

"Allah allah," dedi Kerem şaşkınlıkla. Bu telefonu beklemediği ifadesinden çokça belli oluyordu. "Annemler," diyerek açıklık getirdi ve tek parmağını üstünde kaydırarak kulağına tuttu telefonu.

Telefonu kapattığında yüzü düşmüştü. Zeynep daha da meraklanırken Kerem Zeynep'i fazla bekletmeden istediği cevabı verdi. "Annemlerin işleri beklediklerinden hızlı bitmiş. Yarın geleceklermiş," dediğinde gerçeğin farkındaydı. Bir daha ne zaman Zeynep'i uyurken izleyebilecekti? Bir daha ne zaman onla bu denli yakınlaşabilecek bu kadar konuşabilecekti?

Zeynep tepkisiz kalırken Kerem uzunca bir of çekerek atarmışcasına telefonu sehpaya geri koydu. Bu hiç de iyi olmamıştı. Buna daha hazır değildi. Zeyneple geçirecebileceği bir gün daha varken resmen elinden alınmıştı. Ailesi yine her şeyi mahvetmişti.

Aşk mı bu?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin