46. Bölüm | "Bir plana ihtiyacımız var."

303 15 0
                                    

Hi Guys! Aşk bu? Tarihindeki en kısa bölüme hoş geldiniiiz! 💫💥 Ama dert etmeyin, bundan sonrakiler bu kadar kısa olmayacaklar.💁‍♂️ Zaten yazdığım bölümler çoğu wattpad kitaplarının bölümlerine oranla fazlasıyla uzun. 💁‍♂️
Bu arada hatırlatmamı yapayım: SON 2!! Bu arada final tarihi ile değişikliğe gidiyoruz. Şimdilik final tarihi 20 Nisan 2019.
Bölüm niye gecikti diye soracak olursanız: Geçen hafta bölümü düzeltmek için watpadda girdiğimde, wattpad hata verdi ve hiçbir bölümü gösternrdi. Ben tabi strese girerek oturumumu kapattım her şey düzelir umuduyla 😂😂 kapattıktan sonra bir daha da giremedim oturumuma. 😂😂😂 wattpadi en az 5 kere silip indirmişimdir😂😂😂💁‍♂️. Neyseaa bu yakınlarda yeni kitabım ile ilgili bir duyuru gireceğim. Merak ile bekleyin lütfen. Yorum ve Vote beklenir ve iyi okumalar dilenir 💫

"Şşş sakin ol. Zeynep, sakin ol. Sakin ol! Sakin.. Ne olduğunu anlat."

"Kerem...," hızla alıp verdiği nefesler yüzünden zar zor çıkmıştı ağızından. "Annemler.."

Elleri arasına aldı Kerem Zeynep'in yüzünü. "Şşş güzelim. Sakinleş bir," dedi Zeynep'in yüzüne kendine yaslarken. Sonrasında kollarını doladı minyon bedene ve kokusunu duydu.

Geri çekildiğinde konuşan ilk o oldu: "Anlat şimdi. Sakinleştin değil mi?" diye sordu tekrar yüzünü elleri arasına aldığında. Buz kesmiş yüzüne dokunduğunda Zeynep gelmeden önce oturduğu yere geri döndü. Orada oturuken sarıldığı ipeksi battaniye eline aldı ve sevdiğinin omuzlarına yerleştirdi. Uçlarını birleştirdikten sonra elleri eski yerlerini aldı. Ya yaz gecesinin ayazı üşütmüştü Zeynep'i, ya da olanlarla bir alakası vardı. "Hadi anlat."

"Ögrendiler! Bizi öğrendiler! Geçen gün bizi görmüşler. Senle beni görmüşler. Sonra seninkileri arayıp haber vermişler." Zeynep hızla anlatırken birden sesi kesik kesik çıkmaya başladı ve gözleri doldu. "Kerem.. Ayrılmamızı istiyorlar.." Ve hıçkırdı.

"Şşş, tamam önce sakin ol," diyerek Zeynep'in başını göğsüne yasladı. Kollarıyla Zeynep'i sarmalarken bu sefer konuşan o oldu. "Sence ben buna izin verir miyim? Seni benden almalarına göz yumar mıyım sanıyorsun? Bana yaşamayı değer kılan tek insanı kaybeder miyim? Buna izin verir miyim?" Kollarını sıkılaştırdı, Kerem ve burnunu Zeynep'in boyun girintisiyle saçlarının arasına daldırdı. "Ben seni hiç bırakır mıyım?"

"İki taraf da istiyor. İlerde ayrılırsak işlerine zarara uğratırız diye." Zeynep, başını kaldırdı ve Kerem'in gözlerinin içine baktı. "İnanabiliyor musun buna? İşlerine zarar veririz diye! İşlerine zarar veririz diye bizi ayırmak istiyorlar. Evden kaçtım. Gidiyoruz dediler. Valizleri topluyorlar. İlişkimizi bitirmezsek beni göndermeyle tehdit ettiler. Senin annen de çok kızmış. Hala amerikada olduğunu düşünüyorlarmış." Kerem'in yüzüne yerleştirmiş olduğu ellerini tuttu. "Kerem.. Bizi ayırmak istiyorlar. Ben senden ayrılmak istemiyorum," ağlayarak konuşuyordu artık.

"Güzelim," dedi Kerem Zeynep'in yaşlarını silerken. "Ayrılmayacağız. Ama sen önce ağlamayı bırak. Ben seni bırakmayacağım."

"Çoktan anlamışlardır evde olmadığımı. Ne yapacağız Kerem? Eve dönmek istemiyorum. Senden ayrılmak istemiyorum!" dediğinde bunu kızgınlıkla yapmıştı.

Sinirlenerek söylediği şey üzerine Kerem'in yüzünde gülümseme oluştu. "Ben dünden razıyım, güzelim. Sen yeter ki bırakmak isteme beni; ben seni hiç bırakmam."

Ellerini omuzlarına indirdi ve okşamaya başladı. "Güçlü olacağız, Zeynep. Birbirimize güveneceğiz. Ve her şeyi beraber göğüsleyeceğiz. Ben senin için her şeyi yapmaya hazırım; yeter ki sen iste."

"Kerem o eve geri dönemem. Dönersem ayırırlar. Seninle görüşmemi yasakladılar. Hatta annenler gelecekmiş. Söylememeliymişim kaçma diye." Ve o an telefonu çalmaya başladı. "Siktir! Evden arıyorlar. Yokluğumu fark ettiler." Düşünemeye pek vakit ayırmadan telefonun kapama simgesine dokundu.

Güldü Kerem yine, "Sen de ne pahasına olursa olsun kaçtın değil mi? Asi sevgilim benim." Sırıttı, Kerem.

"Dalga geçme Kerem! Bir plana ihtiyacımız var."

"Ne planı?"

"Bilmiyorum. Ama bir tane şart. İzin vermemeliyiz bizi ayırmalarına. Ama önce buradan gitmeliyiz."

"Niye?" Kısa sorusunun ortasında Zeynep'in telefonu yine çalmaya başladı. "Kapatıyorum. Ulaşamazlar bize," dediğinde çoktan güç simgesine uzunca basarak telefonunu uykuya yatırmıştı. "Nerede olduğumuzu öğrenebilirler," dediğinde çoktan merdivenlerden inmişti.

"Sen ciddisin.." dediğinde bu sefer çalan kendi telefonuydu. Geçen 3 aylık süre zarfında 1 dakikalık görüşme için tuşlanmayan telefon numarası bu gece aranmıştı. Arayan annesini meşgule düşürdükten hemen sonra Zeynep'i örnek alarak akıllı telefonunu kökten çözüm olarak kapattı.

"Kerem Sayer, senden ayrılmayı kabul etmiyorum. Ne olursa olsun; ne yapmam gerekiyorsa gereksin, her şeyi yapmaya hazırım. Yeter ki beraber olalım, yeter ki birbirimizi sevelim," dediğinde Kerem'in ellerini tutuyordu.

Kerem büyülenmiş gibiydi. "Yeter ki sen iste güzelim. Her şeyi yapmaya hazırım."

Kerem Zeynep'in solunda dururken sol kolunu Zeynep'in omuzuna koydu ve sağ elini avuçları içine aldı. Sağ elini öne uzatarak Zeynep'in elini tuttu. Zeynep ise kafasını Kerem'in göğsüne yasladı. Kerem göğsündeki başa gülümsedi ve kendi basını onunkine yasladı. Saf aşklarını böyle taçlandırdılar. Fikirleri ve vücutlarıyla bir olmuşlardı sanki.

Gün geceye çalarken, gökyüzünde sadece yıldızlar parlarken, evlerde ışıklar sönerken onlar yürüyorlardı. Aşk ile. Güvenmişlik ile. Beraber o kadar güzeldiler ki.

Bölüm Sonu...

Aşk mı bu?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin