40. Bölüm | "Ne zaman döneceksin?"

420 14 2
                                    

Selaaaam... Aylar sonra bir bölüm... Aylaaar 😥😥 Hala bekleyen varsa hakkını helal etsin.. Cidden bundan sonra aktif olacağım - söz  de veremiyom tırsıyom tutamayacağım diye😂😂 Ama gerçekten daha aktif olmaya çalışacağım. Hadi okuyun bakalım  beğenecek misiniz? Yorum yaparsanız mutlu olurum. Düşüncelerinizi merak ediyom 😂 keyifli okumalar 🖐

"Kerem!," dedi Zeynep yine. Bu sefer ki ses tonu daha sessizdi çünkü Kerem'i görmesiyle birlikte epey rahatlamıştı. Bir o kadar da hüzün odakalıydı.

Kerem, yavaşça arakasına dönüyordu. Dönmesiyle birlikte Zeynep'i görüyor olması pek de önemli olmamıştı. Sesini duymasıyla birlikte yeterince heyecanlamıştı zaten.

Zeynep'in ona doğru olan adımlarını gördüğünde o da ona doğru yürümeye başladı.
Artık orta da buluşmuşlardı.

"Gidiyorsun," dedi Zeynep kısılmış sesiyle. O sıra Kerem'in ne yüzüne ne de gözlerine bakacak cesareti vardı.

"Gidiyorum," dedi bu sefer Kerem. O da zaten Zeynep'in suratına bakmamayı tercih ediyordu. Kızarık gözleriyle Zeynep'in omuzundan yukarısını izliyordu.

Uzun süren ama kısa bir sessizlik anı oluştu aralarında. İkisi de ne söyleyeceklerini bilemiyorlardı.

"Üzgünüm," dedi ardından Kerem.  Bunu demesiyle gözlerini Zeynep'in yere dikili olan gözlerine odakladı. Sonrasında zaten ikisinin de gözlerinin birleşmesi pek zaman almadı. "Sanırım senden büyük bir helallık almam gerekiyor!", dedi Kerem şakayla karışık ama bir o kadar da hüzünü barındıran bir ses tonuyla.

"Seni incittiğim için ve sana bugüne kadar yaptığım acımasızca şeylerden dolayı." Zeynep, tam konuşmaya yeltenmişken Kerem tarafından usulca susturulmuştu. "İlk defa biri tarafından alt edilmek Kerem Sayer'in gücüne gittiği için bunları yaptım."

"Asıl ben özür dilerim. Gitmek zorunda olmanda benim de büyük bir payım var. Bir söz vardır, biri sana taş attığında sen ona gül ver. Bense tam tersini yaptım. Ben de seni vurmaya çalıştım, sonrasında neden bilemiyorum, bu benim de hoşuma gitti. Ve ben sana her seferinde pas atmasaydım; dediğin gibi mağlubiyetimi kabullenseydim, sen bugün Amerika'ya gitmek zorunda kalmayacaktın."

Hafif bir tebessüm oluştu Kerem'in kurumuş dudaklarında. "O zaman," diyerek başladı, "o zaman benim sevdiğim, aşık olduğum Zeynep olmazdın," dedi gözü dolarken.

Aşk'ın insanlarda oluşturduğu bir takım işaretler vardır. Mesela ansızın aklına gelir veya aklından çıktığı bir an bile yoktur. Aşık olan insan mutludur, birden bire hayat dolu olur. Gözleri parlar.

Kerem'in de gözleri ışıl ışıl parlıyordu, aşktan. Gözlerinde biriktirdiği yaşları bunu daha da ön plana taşıyordu.

"Senin karakterin buna aykırı, aynı benimkinin olduğu gibi. Yapamazdın, aynı benim yapamadığım gibi. Görmezden gelemezdin. Beni dert etmene gerek yok." Kerem son cümlesini bitirdiğinde Zeynep'e gülümsedi, oysa Zeynep'in de çoktan yaşları gözlerini doldurmuştu.

"Peki," diyerek söze başladı Zeynep "ne zaman döneceksin?", dediğinde tek dileği umduğu cevabı alabilmekti. Ruhen bir çöküşteydi, nedenini bilmediği ve ölesiye merak ettiği. Kerem'in gidişi onu neden bu kadar üzüyor ve hırpalıyordu ki? O kadar mı alışmıştı ona? Sevmiş miydi onu bunca yaşadıklarından sonra? Demek ki evet!

O an farketti ki, çoktan gözlerine odaklanmış yosun renginde ki gözler birden yok olmuşlardı.

Dolan gözleri yaşlara daha fazla mukayet olamayarak onları özgürlüklerine bıraktı. Titreyen sesiyle konuşmaya çalıştı Zeynep. "N-nasıl yani? Dön-dönmeyecek misin?"

Aşk mı bu?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin