Artık anlamsız sözler yok! Yok 'bundan sonra daha fazla bölüm yükleyeceğim de, yok şu da, yok bu da'. 😑😂 Evet ne yaptımsa olmuyor brolar. Yapamıyorum düzenli bölüm yükleyemiyorum. Ve sanırım bu yüzüden okurlarımın bir çoğunu kaybetmiş de olabilirim 😂😞 ama sorun değil, kimse okumasa bile bunca yıllık emeğimi silip atamam, BU KITABI FİNALSİZ BIRAKMAAAAAM! ☄💃Hele bir de okuyan var iken. Yani sakın düşünmeyin ki; yazmayı bıraktı filan. 🦉 He bu arada bunca yıllık demişken, 2018'e girmiş bulunmaktayız. Evet şimdilik biz ona girdik, o bize değil. Ve o yüzden let's dance 💃ve kendinize her zamankinden daha fazla değer verin. Çünkü eğer kendinize daha fazla değer verirseniz, daha az üzülürsünüz ve egolu veee bencil yaratıkları üzersiniz 🔪🗡🗡🗡. Şey bu arada özledim ben sizii 😂 yorum atın falan ya da özelden yazın, konuşak. Hepiniz yazabilirsiniz🎎
Iyi okumalar!
Zeynep bacaklarına gelen ani güçle koşmaya başladı. Kerem buraya kadar gelmişti, hem de onun için. Zeynep bunu yapabilirdi. İçine ani dolan istekle boynuna atlayabilirdi. Koştu Zeynep. Kalabalığı yararak koştu. Kah birine çarpıyordu kah kendisine carpılıyordu. Ama onun hedefi belliydi; Kereme ulaşacaktı. Koştu ve koştu ve aniden durdu. Şimdi Kerem'in önündeydi aralarında ise sadece 6-7 metre vardı, o da taş çatlasa. Zeynep durmak zorunda kalmıştı. Bacaklarına giren kramp nedeniyle. Heyecandan mı kaynaklıydı yoksa saatlerce koşmasının cezası mıydı? Kerem ona doğru yürüyordu ama görünen o ki onu hala fark etmemişti. Taktığı gözlüklerle etrafı izleyerek ona doğru yürüyordu.
Tuhaftır ki aralarında bir metre bile kalmazken hala fark edememişti Kerem onu. Bu ne tuhaflıktı?
Zeynep kaşlarını çoktan çatmıştı.
"Bayan yolumdan çekilir misiniz?" dedi kalın bir ses. Bu ses Kerem'den mi çıkmıştı? Onu tanımamazlıktan mı gelecekti yani. Bu anlamsızdı. Amerikadan Bursaya onun için gelmemiş miydi?
Şoklar içerisinde "Kerem?" zar zor diyebilmişti.
"Ne Kerem'i?" dedi aniden. "Biriyle karıştırıyorsunuz herhalde!" demesiyle birden bir şey oldu. Sanki birden bir perde kalktı Zeynep'in gözlerinden. Ve neye uğradına şaşırdı. Bu adam Kerem değildi. Yüzü birden değişmişti. Kerem'in yüz hatları gitmiş yerine sakallı bıyıklı bir adam gelmişti. Simsiyah saçlı simsiyah gözlü.
Kerem gelmemişti.. Gördüğü sadece bir hayalden ibaretti..Ve Zeynep su almaktan vazgeçerek bir minibüse atlayarak eve gitmeye karar verdi.
*
Olay üzerinden günler geçmesine rağmen Zeynep'in üstündeki etkisini sürdürüyordu. Salak gibi Kerem geldi sanmıştı. Buna inanmıştı.
Neden öyle sanmıştı ki? Neden o adam da Kerem'in yüzünü görmüştü? Oturmuş ağaç evinde günlerdir kendine sorduğu sorulara cevap bulma derdindeydi. Onu gördüğünü sandığı o kısa anda 'kurtuldum' sanmıştı. Onu bu hayattan kurtarabilecek tek kişi Kerem gibi gelmişti. Ama bu öyle ya da böyle yanlıştı! İçinde bir kin kabardı ki; onu gördü sanmıştı! Bunun sebebi de Keremdi. Nasıl böyle bir şey düşünebilirdi? Kerem onun için gelir miydi? Mantıklı mıydı? Hem Zeynep böyle bir şey istemiyordu ki! Asla istemiyordu Kerem'in onun için gelmesini!Birden bir tıkırtı geldi ve merdivenlerden uzanan bir kafa belirdi. "Merhaba!"
"Defol!"
"Merhaba dedim kıvırcık!" dedi kafanın sahibi ve merdivenlerden tamamen çıkıp Zeynep'in yanına yerleşti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk mı bu?
Novela Juvenil" Bir düşmandın önce, bir engeldin. Sonra bir karın ağrısı oldun. Aklımdan hiç çıkmayan bir yüz oldun. Gözlerimi kapasamda oradaydın. Şimdi peşimi bırakmayan bir dert oldun. Aşk buymuş, kimsenin seni 'bulaşma' diye uyarmadığı bir lanetmiş meğer...