Guysss ben geldiiim😌. Buyrunuz yeni bölüm hehehehe.
Inanamayacaksınız ama FINAL'DEN ÖNCEKİ SON BÖLÜM! Ağlayacağım galiba😂😭😭😭. Iki haftaya final ühühühühü. Final tarihimiz 20 Nisan 2019. Yani 20 nisanda burada son kez buluşuyoruz 😣😭💥💘.
Bu arada "Berceste." kitabımın 1. Bölümü paylaşmış bulunuyorum. Ona da göz atarsanız mutlu olurum.
Bol yorum ve Vote beklenir 💁♂️💘.Güzel okumalar.
"Yoruldun mu?"
"Atletim ben."
"Sorumu yanıtlamadın?"
"Sen yoruldun mu?
"Sporcuyum ben."
"Sporcu musun sen? Allah allah. Ben niye hiç görmedim spor yaptığını?"
"Spor yapmadan bu kaslar nasıl oluşacak, Zeynep."
Güldü, "bilmem. Şişirmişsindir diye düşünmüştüm. İlaçla iğneyle falan."
"Orijinal kas bunlar. Teessüf ederim. Şişmeye benzer halleri mi var?" diye sordu Kerem. Zeynep'in söylediğini ciddiye almışa benziyordu.
Zeynep ellerine yukarı kaldırarak teslim oluyormuşcasına bir ifade takındı. Dudaklarını büzdü ve gülümsedi. "Ben sadece seni spor yaparken görmediğimi belirttim."
Gözlerini devirdi, Kerem, "Ah, süper. Spor yapıyorum ama dışardan nasıl gözüktüğüne bak!"
Sırıttı, Zeynep. "Çok yakışıklı."
Afalladı, Kerem. "Ne - Nasıl yani?"
"Çok yakışıklı görünüyorsun." Kerem'in sırıttığını gördüğünde kaşlarını çattı. "Demek istediğim; yakışıklısın. Tabi sadece kasların var diye değil. Onlar da bir faktör olabilir ama ondan önce güzelim turuncu renkte saçların var. Hele gözlerin. İnsanın kaybolmak isteyeceği güzellikte yemyeşil gözlerin var. Sonra bunlardan çok daha önemli güzel ve yumuşacık bir kalbin var," dediğinde Zeynep Kerem'in kalbine dokundu. "Sadece içindeki güzellikleri insanlara göstermeyi öğrenemedin. Ve tabii ki bunu savunma mekanizması olarak da kullandın. İnsanların senden korkmasını sağladın. Sırf sana yaklaşmasınlar diye. Yaklaşmasınlar ki bu kusursuz güzelliğin altındaki yaralı ve dışından çok daha güzel olan kalbi görmesinler, ona dokunmasınlar diye. Herkesi püskürttün."
Kerem, Zeynep'e büyülenmişcesine bakıyordu. Konuşmaya başlamadan önce bir kaç zaman geçmesi gerekti. Gözlerini zorla kırpıştırdıktan sonra ancak dile gelebildi: "Bana daha önce kimse böyle güzel şeyler söylememişti." Ve durdu, biraz düşündü ve tekrar konuşmaya başladı. "Yani yakışıklı bulduklarını birçok kişiden duymuştum - " derken susmak zorunda kaldı.
"Pislik!", derken Kerem'in kalbinin üzerindeki elini çekti ve bir darbe geçirdi Zeynep Kerem'in göğsüne. "Pislik!"
Kerem kahkaha atarken Zeynep'in ellerini avuçları içine almaya çalıştı. "Şşş sakin ol, güzelim," derken kahkahasını durduramıyordu.
"Dinle beni.. Tamam duydum - "
"Kahrolası! Hala devam ediyor!"
"Ama kimsenin düşüncesi seninki kadar önemli olmamıştı. Senin görüşün kadar hiçbiri beni mutlu etmemişti. Onlar söylerken sadece gurur duyuyordum. Ben yakışıklıyım diye gurur duyuyordum. Ama sen söyleyince, sana bunları hissetirebildiğim için gurur duyuyorum. Ve diğer söylediklerini ise şimdiye kadar asla birinden duymamıştım. Bunlar beni çok daha mutlu etti. Bana bunları hissettirdiğin için çok teşekkür ederim, Zeynep."
Ellerindeki Zeynep'in elleriyle Zeynep'i kendine sardırdı. "Teşekkür ederim, güzelim. Şansım. Meleğim. Hayatım. Her şeyim."
Zeynep neye uğradığını şaşırmıştı. Ve o an önemsemedi. Kerem'i mutlu edebilmişti ya. O yeterdi. Ve Kerem'i sıkıca sardı.
"Teşekkür etmene asla gerek yok."
***
Kilometrelerce yürümüş ve sonunda bir banka oturmuşlardı. Elleri bir daha ayrılmamak üzere kenetlenmiş gibiydi. Elele tutuşuyorlardı. Her iki elleri de ortada buluşmuştu. Zeynep başını Kerem'e yaslarken, Kerem de başını Zeynep'e yaslıyordu.
"Yoruldun değil mi?" Sessizliği Kerem bozdu. Parkta esen rüzgar eşliğinde bomboş sokakları izliyorlardı. Kerem sorusunu içi gidiyormuş gibi sormuştu. Sanki Zeynep'in yorulmuş olma ihtimali bile nefesini kesiyordu.
"Yanımda senin olman her şeye değer," dediğinde Kerem'in ellerini daha sıkı tuttu ve göğsüne daha çok gömüldü. Gözlerini kapattı ve Kerem'in kokusunu içine çekmeye başladı. Bu tarif edilmez hissi o kadar sevmişti ki.
Kerem'in yüzünde bir tebessüm oluştu. O da Zeynep'in ellerini sıkıca tuttu.
"Sokaktayım," dedi Kerem. "Hem ilk defa bu kadar güzel, hem de ilk defa bu kadar ürkütücü. Güzel; çünkü seninleyim. Ama korkutucu; çünkü seni kaybetmekten korkuyorum."
"Asla buna izin vermem."
"Ailen - "
"Ailem umurumda değil. Ne ne istedikleri umurumda, ne de ne söyledikleri," dedi Zeynep. Ardından Kerem'in göğsünden başını kaldırdı ve Kerem'in yüzüne baktı. Yüzleri o kadar yakındı ki, gördüğü tek şey gözleri olmuştu. "Gidelim."
"Efendim?", diyebildi Kerem sadece. Gidelim de ne demekti?
"Gidelim buradan. Herkesten uzaklaşalım. En çok da ailelerimizden. Sadece biz olalım. Sen ol, ben olayım, beraber olalım. Başka bir şey istemiyorum. "
Zeynep bunu dediğinde Kerem ayağa kalktı. Elini uzattı, elimi tut ve gidelim buradan diyordu sanki. "Sen yeter ki iste Zeynep. Ağaç eve ayak bastığından beri bunu düşünüyorum. Seni kaybetmemek bunu gerektiriyorsa bunu da yaparım. Ama aklını bulandırmak istemedim." Kerem, konuşmasına ara vererek nefes aldı ve tek bir seferde konuşmasını sürdürdü, "Benimle buradan gitmeye var mısın?" Ve yüzüne bit gülümseme kondurdu.
Zeynep Kerem'e bakarak oturduğu banktan kalktı. Gözlerini Kerem'den ayırmadan yavaş adımlara ona yöneldi. "Seninle her şeye varım," derken elini Kerem'in eliyle kenetledi.
Bölüm Sonu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk mı bu?
Dla nastolatków" Bir düşmandın önce, bir engeldin. Sonra bir karın ağrısı oldun. Aklımdan hiç çıkmayan bir yüz oldun. Gözlerimi kapasamda oradaydın. Şimdi peşimi bırakmayan bir dert oldun. Aşk buymuş, kimsenin seni 'bulaşma' diye uyarmadığı bir lanetmiş meğer...