38. Bölüm | "İçim içimi yiyor."

498 18 0
                                    

Merhaba.. Buyrun size Yeni Bölüm. Umarım beğenirsiniz🌼😥 yorum yapmayı ve votelemeyi unutmayın🌼👋 hadi size keyifli okumalar!👋 en yakın zamanda da YB yüklemeye çalışacağım. .🌼😥😊

Duyduğu çekirge sesleriyle aralamak istedi gözlerini Zeynep. Sanki gözleri birbirine yapışmış ve açamıyor gibiydi. Bu uykusuzluktan olsa gerekti.

Açtığında beklediğinden çok farklı bir pozisyondaydılar. Birbirlerine sarılarak uyumuşlardı. Bütün gece soluduğu koku Kerem'in kokusuydu yani. Yüzünde hınzır bir gülüş belirirken kendisi bunun farkında değildi.

Düşünmeden Kerem'e daha çok sokularak ona sarıldı. Artık onun sıcağını daha çok hissediyordu. Belindeki ellerini sıkılaştırdığında Zeynep, mümkünmüşcesine daha da sokuldu Kerem'e. Uykulu gözlerini tekrardan kapattığında fazla sürmeden hiç çıkmak istemeyeceği uykusuna daldırdı.

_

Saatler sonra bir kez daha uyandığında çoktan beri alışmış olduğu sıcaklığı hissedemedi. Gözlerine açtığında bu sefer Kerem'i bulamamış olmasıyla yerinden fırladı. "Kerem," diye seslendi ve etrafını dolaşmaya başladı Kerem'i bulma ümidiyle. Kerem bırakmış olabilir miydi onu? diye düşünürken adını duymasıyla sesin geldiği tarafa doğru yöneldi.

"Zeynep."

Rahatlamışcasına konuştu, "neredeydin?" Dedi derin bir nefes aldıktan hemen sonra.

Kerem dün geceden kalan hüzün ve sakinlikle konuşmaya başladı, "acıkmışsındır diye bir şeyler arıyordum. Açsın değil mi?", diye sorduğunda Zeynep'in yanına geldikten sonra eline tutarak elini açtırdı. Zeynep, Kerem'e bakmayı sürdürürken, Kerem avucuna birkaç böğürtlen koydu.

"Bunlar ne?"

"Açlıktan ölmemeni sağlayacak birkaç şey."

"Sen yemeyecek misin?"

"Sen ye. Beni düşünme," dedikten sonra konuşmasını sürdürdü. "Daha fazla burada kalamayız. Etrafı gezip ana yolu bulmalıyız ya da geçen birini. Yoksa kurda kuşa yem olacağız."

Zeynep, olumlu anlamda başını sallayarak Kerem'i takip etmeye başladı.

_

Uzun bir yol katettikten sonra anca bulabilmişlerdi ana yolu. Kerem yolun kenarına otururdu ve etrafı izlemeye koyuldu. "Ana yolu bulduk. Pek işlek bir yol olmasa da, illa ki bir araba geçecektir."

Zeynep de ses etmeden Kerem'in yanına kuruldu.

Uzun sayılmayacak bir süre geçtiğinde gergin sessizliği sonlandırmak adına Kerem konuştu. Daha doğrusu düşüncelerini dile getirmek amaçlı "Neden konuşmuyorsun?"

Zeynep'den alabildiği tek cevap gözlerinin içine bakmasıydı.

Acı bir gülümseme belirdi Kerem'in dudaklarında. Bir 'hah' nidası döküldükten hemen sonra konuşmaya başladı, "belki de böylesi daha iyi olacaktır. Yani Amerika'ya gitmek. Ben-" deyince duraksadı ve ardından titreyerek devam etti, "ben seni gerçekten çok sevdim ama artık buna katlanacak gücüm tükendi, bitti. Yanlış anlama; seni sevmekten yorulmadım. Sadece seni bu kadar fazla severken senin bana kin ve n-nefret duyman anlatılamayacak derecede canımı yakıyor." Gözleri yine parmaklarına kayarken konuşmasını sürdürdü, "her gün bana nefretle bakan o gözlerini görmeyeceğim. Belki de onları çok özleyeceğim ama yine de seni bana nefretle bakarken görmek zorunda kalmayacağım." Sesi zavallıca çıkıyordu onun tabirene göre. Ve ardından sustu.

Zeynep ağzını aralamış tam konuşacakken gelen araba sesiyle Kerem ayağa fırlamıştı. "Araba, araba!" diyerek koşarken umduğunu bulmuş ve araba yavaşlayıp durmuştu.

Aşk mı bu?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin