Ev

264 30 8
                                    

   "Shh-" dişlerinin arasından tısladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

   "Shh-" dişlerinin arasından tısladı. Başı öyle ağrıyordu ki duvarlara sürtüp parçalamak istedi.

     "Kalktın mı sonunda?" Gözlerini daha yeni yeni açabildiğinde önünde bekleten adamı gördü.

      Daha önce görmediğine emindi yoksa hatırlardı. Yattığı yerde değildi. Bu adam onu çıkmaz dar bir sokağa getirmiş olmalıydı.

      Adam yere çöküp San'ın kolundan tuttu ve kaldırdı. Tek eli bile San'ı kaldırmaya yetmişti. Çok güçlüydü.

      "Yürü" Tanımadığı adam önden yürürken San'a onu takip etmeye başladı. Verdiği her nefes buhar olduğu için görüşünü bulanıklaştırıyordu.

       Modeli eski olab bir arabanın sürücü koltuğuna bindiğinde San bir süre bekledi adam sürmediğinde ön koltuğa oturdu. Dümdüz yola bakan adama baktı.

      "Mingi. Adım" San başını salladığında sürmeye başladı. Şu an nereye gidiyorlar, neden onunla gidiyor, bu adam San'ı nereden tanıyor hiçbirisini sorgulamıyordu.

     Zaten bir şeyleri sorgulasaydı bunlar olmazdı. Sorgulamayı çok önceden bırakmıştı.

    Dik tutmakta zorlandığı kafasını cama yasladı. Yorulmuş hissediyordu bu yüzden uyumak istedi fakat araba öyle çok sallanıyordu ki biraz daha başını cama koyarsa camı kırabilirdi.

     Başını kaldırdığında Mingi'nin ona sigara uzattığını gördü. Genelde öyle çok aradığı bir şey değildi fakat o an eli onu almaya gitti.

     Duman çıksın diye camı açtığında aniden içeri giren soğukla ürperdi. "Torpidoda çakmak var" Dediği gibi çakmağı alıp sigarayı yaktı ve soğuktan kızarmış dudaklarının arasına koydu.

     Yolculuk boyunca hiçbir şey konuşmadılar. Hoş, 20 dakika ya var ya yoktu. Sıradan bir mahalledeki sıralı binaların önünde bir yere park etmişlerdi.

    Mingi indiğinde San'da indi ve ağzındaki sigarayı yere atıp ayağıyla ezdi. Uzun boylu olan apartmanın merdivenlerinden çıkıp binaya girdiğinde San kaşlarını çattı.

     Fakat onunla gitti.

      Mingi zemin kata iniyordu. Şu bodrumunda daireler olan binalardandı girdikleri. Basık, karanlık ve rutubetli bir daireye girmişti şimdi. San'da onun ardından gitti.

     Mingi'nin yüzüne bakıyordu sürekli. Halen neden buraya geldiklerini merak ediyordu. Uzun olan, bacaklarına kadar gelen kalın kabanını salonun girişindeki askılığa astı ve koltuklardan birisine geçip oturdu.

     "Otursana" San ona söyleneni yapıp tam çaprazındaki koltuğa geçti. Sessizlik. Asla bitmeyen bir sessizlik.

    Kelimeler iki taraf içinde tıkalıydı. Birbirlerine bakmaktan ve evi incelemekten başka olan yoktu.

    San oldu olası konuşmayı sevmezdi zaten. Dinlemek ve izlemek çok daha tercih edilir olmuştu. Kelimelerin doğruluğunu bilemezdiniz ama hareketler asla yalan söylemezdi.

   Mingi siyah keten pantolonunun cebinden küçük poşet içinde hap çıkarttı. İki tane vardı. İçini açıp ikisinide avucuna aldı.

    Birini kendi ağzına atıp diğerini San'a uzattı. Buna asla hayır diyemezdi San. Üstüne atlayarak muhtaçlıkla aldı ve ağzına attı.

   Hap kanına karışırken zevkle başını geriye attı. Mingi'nin kalkıp gittiğini bile fark etmedi.

Daha önce aldıklarından düşük bir etkisi vardı kabul ediyordu. Fakat bu bile onun krizini geciktirmeye yeterdi.

Fakat bunlar kolay bulunup kolay satın alınan şeyler değildi. Mingi'den alamazdı hepsini.

Uzun boylu adam elinde yorgan ve yastıkla içeri girdiğinde San kaşlarını çattı. Burada mı kalacaktı?

"Bu ne?" Mingi elindekileri bıraktıktan sonra ayağa kalkan adama döndü. "Adonis'i bulana kadar burada kal" San sinir bozukluğu ile gülümsedi.

"Ne sikim saçmalıyorsun. Seni tanımıyorum bile" Mingi büyük bir kahkaha patlattı. Kapıya yürüyen adamın önüne geçti.

"Cidden mi? Bunu sen mi söylüyorsun? Sana kalacak yer ve yiyecek yemek vereceğim bence yine sorgulamamalısın"

"Sana bunu yapmanı söyleyen kimse yok" Tekrar hareket ettiğinde Mingi onu göğsünden tuttu.

"Dostum işimi zorlaştırma. Tekrar öyle krize girip birde içeri tıkılmak istiyormuş gibi konuşuyorsun" San sustu. Krize girerse neler olacağını biliyordu.

İçeri girerken Mingi'ye bakmadan konuştu "Işığı kapat" Mingi yamuk bir sırıtma ile ışığı kapatıp kendi odasına ilerledi.

__________

Uzun zaman sonra bölüm

Özlemişim. Dream'e de bölüm atmak istiyorum ama cidden aklıma bir şey gelmiyor.

Buna da yeni bölüm yazamıyorum başlamak için vakit bulamadım. Okul öyle meşgul etti ki. Sınavlar başlamadan önce böyleyse-

Neyse

Woosan ile kalın...

Woosan ile kalın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Woosan/AdonisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin