Çığlık

80 10 1
                                    




2 hafta sonra

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
















2 hafta sonra

     Ortam sakinlemiş, San ve Yeosang oldukça iyileşmişti. Yeosang yürüyebiliyor, San ise neredeyse bütün sargılarını çıkarmıştı. Adonis ve Seonghwa ikiliyle ilgilenmekten doğru düzgün yemek bile yiyemiyordu.

     Mingi ise sakinleştiricilerle ayakta kalıyordu. Seonghwa 3 kez intihar girişimindeyken yakalayınca Adonis onu daha sıkı bir denetime sokmuştu. San'da elinden geldiğince Mingi'nin yanında oluyordu.

______

"Mingi"

San, Mingi'nin oturduğu sandalyeye ilerledi. Saatlerdir balkonda oturuyordu. Sakinleştirici almaya başladığından beri yüzünde hiç kaybolmayan o donuk ifadeyle baktı San'a. Tek bir duygu yoktu. Mingi yoktu. Uyuşmuştu.

San bunun onun için iyi olan olduğunu bildiği halde çok üzülüyordu. Hak etmediği halde hepsinden çok acı çeken kişi Mingi'ydi. Herkese yardım eden ama yardım bulamayan.

Ona yardım etmek istiyordu. Nasıl yapılacağını bilse, tek bir saniye durmazdı. Yanında olması Mingi için anlam ifade etmiyordu.

Konuşmaya gelmişti, gelmişti gelmesine, ne söyleyecekti. Mingi'nin içinde yaşadığı acının, ağrının çeyreğini anlayamazdı. Konuşmak için ağzını açtığı anda Mingi ona döndü.

Uzun zaman sonra gözlerinde duygu vardı. Acı, çok büyük acı vardı. Gözyaşları akmıyordu, aksa da bir şey değişir miydi?

Mingi elini uzattı. San hemen Mingi'nin ona uzattığı, yardım isteyen elini tuttu.

"Yardım et San. Canım ağrıyor.. dayanamıyorum. Kurtar beni" yalvaran gözlerle San'a bakıp söylemişti. Normal bir yardım isteği değildi, bu bir yardım çığlığıydı. Bunu gözlerine bakan herkes görebilirdi. San başından aşağı kaynar su döküldüğünü hissetti.

Şimdi ne yapsa, ne etse yardımı olurdu bu adama? Gözleri yaşardı, tuttu. Ağlayamazdı, bu adama olan büyük bir borcu vardı. Belki Mingi olmasa, şimdi kemikleri bile kalmamıştı.

Elleri titreyerek gözyaşlarını sildi "Kendine gel. Bu musun sen lan? Ben ölüm döşeğindeyken konuşan adam mı bu? Hadi lan ordan. Ne sulu gözmüşsün. Gökyüzüne bak, bak orda sevgilin var. Seni izliyor Mingi. Hani senin üzüldüğünü görse çok kızardı sana, üzülürdü. Haline bak, çocuk kahrolmuştur" Mingi gökyüzüne baktı.

"Yunho'mun yüzüne bakamam ben artık. İhanet ettim ona. O affetse ben affetmem kendimi. Ölmeyi bile hak etmeyen bir zavallıyım artık... Sende yorma boşuna kendini. Mutlu olun" San gözlerini devirdi.

"Sen olmadan da mutlu olurum, evet Mingi, ama istemiyorum. Hayatımı kurtardın lan sen benim. Bu halde, bu kadar sağlıklıysam, senin sayende" Mingi'nin gözleri parladı bir saniyeliğine.

"Yemeğe iniyorum sende Yunho'nla, biraz objektif konuş da gel. Yunho'yu tanımıyormuş gibi yapma. Hadi bekliyorum" San oturduğu yerden kalkıp, çıkmadan önce Mingi'nin omzuna iki kez vurdu.

Mingi bir şey demeden gökyüzüne çevirdi bakışlarını. "Yunho..."

____________

      Çok uzun zaman oldu özür dilerimArayı uzatmamaya çalışacağım diğer bölüm içinKurguyu toparlamaya çalışıyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


      Çok uzun zaman oldu özür dilerim
Arayı uzatmamaya çalışacağım diğer bölüm için
Kurguyu toparlamaya çalışıyorum

Siz nasılsınız?

Yungi ile kalın...

Woosan/AdonisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin