Sokakta uyuşturucu bağımlısı olan Choi San, önemsiz işe yaramaz biri olduğunu düşünüyordu. Ta ki ona her şeyden yakın olan insanı tanıyana kadar. Onun hikayesi, kendi hayatına girmesiyle başlıyordu, ve bunun geri dönüşü yoktu
{081021}
-Uyuşturucu...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Selam" Yeosang iki günün ardından ayak basmıştı klübeye. Mingi ve San lobide oturmuş bir şeyler hakkında konuşurkarken, müşterilerin olduğunu fark etti Yeo oldukça uzun zaman sonra.
İkilinin yanına ilerledi. "Selam" San ile hala tuhaf bir diyalogları olsa da aşmaya çalışıyorlardı. San, kabul etmesi zor olsa da Yeosang'ın yanında güvende hissediyordu. Mingi ikisinin bu haline gülmüştü. "Nerelerdesiniz Yeosang Bey ya gözümüz yollarda kaldı" Mingi dalga geçmek için konuştuğunda Yeosang kıkırdadı.
İşler yoluna girince, beklettiği bir kaç işi halletmek için eve dönmüştü Yeosang.
"Seonghwa nerede?"
"Ne o merak mı ettin?" Yeosang konuşan adama vurmuştu. "Aman seninle de eğlenilmiyor be" Yeosang yüzünü ekşitmişti.
"Yıllık izinde, ailesinin yanına döndü. Birilerimizin hala ailesinin olduğunu bilmek iyi hissettiriyor en azından" San oturduğu yerden kalktı resepsiyona gelen müşteriyle ilgilenmek için.
"Adonis bir şeylerle meşgul olsun diye Seonghwa'nın basit işlerini ona verdi" San'ın son dediğinden sonra oluşan sessiz gerginliği bozmak için konuştu Mingi.
"İyi görünüyor"
"Kesinlikle öyle. Hala arada kusuyor ve kabuslar görüyor ama aşacağına eminim" Yeosang gülümsedi müşterilerle konuşan gence bakarak.
Kilosunu kazanmıştı, mutlu ve daha canlı gözüküyordu. "Sen nasılsın?"
"Bilmem, normal sanırım. Yani San ile ilgileniyorum. Adonis'e yardım ediyorum-"
"Kendinle ilgilenmelisin arada" Mingi kafasını iki yana salladı "Kafamı başkarıyla dağıtmam gerek, yoksa..."
"Yapma şunu kendine Mingi. Yaşamalısın"
"Ama hak etmiyorum. O hak ediyordu, ben değil" Mingi koşar adımlarla dışarı çıktığında Yeosang da peşinden ilerlemiş, şaşıran San'a sorun yok bakışı atıp çıkmıştı kulübeden.
Taşlı yolda Mingi önde, Yeosang arkada koşturuyordu. Mingi arabasına binmiş alelacele arabayı çalıştırmıştı.
"Mingi ne zaman kaçmayı bırakacaksın?" Yeosang yan koltuğa oturduğunda yüksek sesle söylemişti. Mingi daha fazla dayanamamış ağlamaya başlamıştı. Bir yandan arabayı sürerken bir yandan ağlıyordu.
___________
Yunho ile her zaman geldikleri tepeye geldiklerinde arabayı durdurmuş ve kendini dışarı atmıştı.
Uçurumun kenarında diz üstü çökmüştü. İşte o zaman 1 yıl sonra Mingi ilk kez hıçkırıklarını serbest bırakmıştı. Avazı çıktığı kadar bağırmıştı.
"Aklımı kaybedeceğim Yeosang. Hık- 1 yıl oldu. Ve ben onun sesini, kahkahasını, gülüşünü, bakışlarını unutuyorum. Ne yapacağımı bilemiyorum. Unutmak istemiyorum. Yüzünü unutamam, çünkü her gece kabu- rüyalarıma giriyor" kabus demek istememişti, her ne kadar korkunç olsalarda, Yunho'yu görebildiği tek yer orasıydı ve o rüyalarda giderse elinde ona ait hiçbir şey kalmayacaktı.
"Ya unutursam. Ne yapacağım?" Yeosang'da arkadaşıyla beraber ağlıyordu. "Bunca zaman içimde tuttum ve görmezden geldim ama artık dayanamıyorum. Dayanamıyorum..." Yeosang olduğu yerden arkadaşının yanına ilerlemişti.
"Görmezden gelme. Bunlar gerçek hisler Mingi. Kaçarak kurtulamazsın. Yunho'yu çok seviyordun, biliyorum, ona karşı suçlu hissediyorsun, biliyorum, ne kadar çok özlediğini de biliyorum. Ama bir düşünsene Mingi. Şimdi bize baksa, seni böyle görse, ne hissederdi?"
"Üzülürdü" Yeosang kafasını salladı "Ağla, bağır, içini dök. Şu an sana en iyi gelecek şey bu. Daha iyi hissedene kadar kal burada. Ve unutma Mingi, her zaman onunda seninle olduğunu" Mingi gözlerinden yaşlar akmaya devam ederken kafa salladı.
"Uzun zaman sonra ilk defa onu hissedebiliyorum" Yeosang gülümsedi "Çünkü artık ondan kaçmıyorsun"
__________ "Bu da sonuncuydu" San kendi kendine konuştuğunda arkasına yaslanmıştı. Yeosang ise önündeki masada oturmuş birasından içiyordu.
"Nasıl gidiyor?"
"Kesinlikle, yoğun. Herkes tekrar açılmasını bekliyormuş. Daha tam kapamadım işi. Seonghwa Hyung olabildiğince çabuk gelir umarım" Yeosang kafasını sallamıştı.
O sırada odasından oldukça uzun süre sonra Adonis çıkmıştı. San o gelince ayaklanmıştı.
"Oh merhaba Yeosang. Geleceğini bilmiyordum" Yeosang'da oturduğu yerden kalkmış Cadı'ya doğru ilerlemişti. "Evet işim erken bitti bende daha fazla oyalanmak istemedim"
Adonis elini tekrar oturan San'ın sırtına koymuş okşamıştı. San gülümseyerek başını kaldırdığında Adonis ile yüzleri oldukça yakındı. "Alışabildin mi?" San bir süre sadece Adonis'e bakmış daha sonra yavaşça kafasını sallamıştı.
Yeosang belli belirsiz olan çekimden rahatsız olmuş -kıskanmış- ve boğazını temizlemişti. Bu davranış, ikisinin ayrılmasına neden olmuştu. Adonis bıyık altından gülümserken San gözlerini kaçırıyordu.
"Mingi nerede?" Genç cadı genellikle etrafta olan koca adamı göremeyince sormuştu.
"O biraz... bugün yıldönümü" Adonis anlayarak kafa sallamıştı.
"San, baksana. Saçını boyamaya ne dersin? Hem yeni bir imaj sana iyi gelebilir" Adonis aklına gelen şeyi yöneltmişti.
San omuzlarını silkti "Bilmem olabilir" San Yeosang'a çevirdi başını, gülümseyerek bakıyordu.
"Hadi gel" San adama doğru ilerlerken heyecanlıydı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.