iyileşmek

41 7 2
                                    

"San.." işaret ve orta parmağıyla kapıyı tıklattı, hafif aralık kapıdan masasında oturan genci görebiliyordu. "Konuşabilir miyiz?"

Adonis'in onu gördüğünü görmeden kapıya bakıp göz devirdi. "Gel." Kesin ve tok çıkan ses tonu hala süren öfkesinin kanıtıydı.

Cadı yavaşca kapıyı aralayıp içeri adımladı. San'ın oturduğu masanın hemen yanında ki yatağın kıyısına oturdu. Gözlerine bakacak yüzü yoktu belki ama konuşmazsa onu kaybedecekti. Ve Adonis bunun için yeterince güçlü değildi.

   "San.. özür dilerim. Özür dilemem Mingi'yi getirmeyecek belki biliyorum. Ama özür dilerim. Daha çok çabalamalıydım-"

    San hiddetle sözünü kesti cadının "Neden Adonis? Neden yapmadın?" Adonis gözleri dolu karşısındaki adama baktı.

    "Yapamadım San. Ben herkesi kurtaramıyorum. Çabaladım, ama yapamadım. Kabul etmeliyim ki-"

    Adamın sözünü kesen kapının alacaklı gibi çalınmasıydı. Adonis şaşırarak kapıya dönüp girmesini söyledi.

   İçeri oldukça şaşkın ve gözleri dolu bir şekilde Seonghwa'nın girmesi ikiliyi tedirgin etmişti. Ikisi de aynı anda ayağa fırlamıştı.

    "Ne oldu Hwa?"

     Adam gözlerini kapatıp Adonis'in kollarını tuttu "Changbin hayatını kaybetti"

________

     İyileşmek, zor bir süreç. Acı dolu. Öylesine acı dolu ki, zarar gördüğünüz o başlangıç noktasına gitmenize neden olacak kadar zehirli. Sizi düşüncelerinizle zehirleyip, bulunduğunuz yoldan dönmeye teşvik eder. Öyle ki kontrol altına alınmazsa boynunuza o ipi dolamanıza neden olur. Tıpkı 2 hafta önce Mingi'nin yaptığı gibi.

    Mingi iyileşiyordu. Yunho'nun, canından çok sevdiği sevgilisinin ölümünün ardından geçirdiği 5 yıllık yası atlatıp, insan olduğunu ve bir şeyleri hak ettiğini hatırlamaya başlıyordu. Ama iyileşmenin bedeli, o zehir, zihnine yayılmıştı.

    Herkes iyileşemezdi. Aynı bu odada bulunanlar gibi. Bazıları hayata tutunur, bazıları iyileşme sürecine girmeye cüret dahi edemeden yaşardı. Bazıları ise ölürdü.

    San odanın girişinden ağlayan adama baktı. Zihninde çok fazla soru vardı fakat hepsini yutuyordu. Adonis'i ve Seonghwa'yı ilk kez böyle görüyordu.  Seonghwa gözyaşları içinde titreyen Adonis'i tutuyordu.

  Suçluluk duygusu çok ağır bir duyguydu. Adonis o an anlamıştı Mingi'yi. Neden Yunho'ya karşı bu kadar suçlu hissettiğini. Çünkü şu an Acelin çıkıp gelse direnmeyecek kadar istiyordu ölümü.

   San Adonis'e doğru adımladı. Seonghwa anlayınca ikisini yalnız bırakmak için Adonis'i bırakıp odadan ayrıldı.

    San Adonis'in sıkıca masayı kavrayan elinin üstüne koydu elini. Yavaşça elini eline aldı. Öptü, elini defalarca öptü. Avcunu, dışını, parmaklarını.

    "Hastaneye gitmelisin Adonis. Yanında gelirim. Elini hiç bırakmam. Ama gitmelisin" Adonis yaşlı gözlerle adama baktı, yavaşça kafa salladı.

     Cadı yavaşca San'ın tuttuğu elinden ve masadan destek alarak kalktı. İlerlemeden önce San'a baktı. Adonis'in durduğunu görünce San'da durup ona baktı. Adonis yaklaşıp San'la dudaklarını birleştirdi.

    Bu Adonis'in iyileşmenin zehrine karşı aldığı panzehirdi. Aklını koruma altına almak için attığı adımdı.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.















_________

Pişman olacağınız sözler vermeyin,
Vazgeçeceğiniz insanları sevmeyin,
İyileşmenin zehrine kanıp başa dönmeyin.
Hayatınızı bir ipin ucuna bağlı bulabilirsiniz.

Iyi geceler
-lali

   

Woosan/AdonisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin