Sokakta uyuşturucu bağımlısı olan Choi San, önemsiz işe yaramaz biri olduğunu düşünüyordu. Ta ki ona her şeyden yakın olan insanı tanıyana kadar. Onun hikayesi, kendi hayatına girmesiyle başlıyordu, ve bunun geri dönüşü yoktu
{081021}
-Uyuşturucu...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oturduğu yerden dalgalara baktı. Hiçte durgun sayılamayacak bu deniz çoğu kişi için ne kadar da korkunç gelebilirdi. Kumları ve üstünde bulunan ne varsa alıp götürüşüne baktı. Bunu öfke olarak, yakıp yıkmak olarak tanımlayanlara acıdı.
Ya deniz sadece temizlemek istiyorsa. İçinde bulunan kiri, kötülüğü temizlemek, yeni bir sayfa açmak için debelenip duruyorsa.
San oldu olası denizlerde hep bir anlam bulmuştu. Belki çok gördüğünden belki de yıllar boyu sığınacak bir yer aradığında sahilde yattığından. Ama artık eskisi kadar anlamlı gelmiyordu sanki..
San için hiçbir şeyin bir anlamı yoktu ki denizin olacaktı. San kimdi ki? Ailesi, arkadaşları bildikleri, amaçları, geçmişi koskoca bir yalandı. Bütün hayatı yalanlar üzerine kurulmuştu. Onu korumak isteyen insanlar kendi hayatını kendinden gizlemişlerdi.
Eline bir parça kum aldı. Rüzgarın avucundan kumu denize uçuruşunu izledi. Belki de ne kadar uzak olsalarda her bir kum taneciğinin yeri denizdi ve ne olursa olsun deniz olacaktı.
Aynı San'ı hayatından, kimliğinden uzaklaştırmaya çalışanlar gibi. San kim olduğunu bilmiyordu belki ama, kim olduğunu bilmese bile kaderinde yazılı olan şeyler vardı. Bunun için kimsenin iznine de bilgisine de ihtiyacı yoktu ki.
Evet. Bu. San aniden ayağa kalktı. Neden insanlara kim olduğunu söylemeleri için muhtaç davranıyordu ki. San zaten San'dı. Kim olduğunu kendisi bulabilirdi.
Gülümseyerek ellerine baktı. Rüzgar sanki daha narin okşuyordu saçlarını. Nereden başlayacağını bilmiyordu belki ama adım atmaya kararlıydı.
Diğerleri onu duymazdan gelip arabaya binince derin bir nefes verip arka koltuğa geçti. Adonis derin bir nefes verip arabayı çalıştıran Seonghwa'ya döndü "Şehirden başlayalım. Merkezden. Yeosang onu yıllarca takip etmis. Kafası atınca nerelere gider biliyordur" onay almak için arkasına dönüp bakınca Yeosang onu onayladı.
"Yanii bilirim tabii de bakalım o çocuk bu adam mı hala" Seonghwa merkeze doğru sürmeye başlayınca Adonis kafa salladı "Kafası karışık sonuçta gidecek bir evi, arkadaşı, akrabası da olmadığına göre. Güvenli alan olacak bir yere gitmiştir"
__________
San elinde tuttuğu bardakları mutfağa götürdü. Masayı sildikten sonra bezi önlüğüne koydu. Elini cebinden çıkarırken cebinden düşen kağıtla yere eğildi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yüzünde hafif bir gülümseme yer edinirken fotoğrafı çektiği zaman aklına geldi. Mingi çekmişti, yeni yeni iyileşmeye başladığı zamanlar Adonis kulübede sıkılmasın diye götürmüştü onu.
Belki gerçekten öfkeliydi onlara ama onlardan başka kimi vardı ki? Kim olduğunu merak ediyordu belki geçmişi yoktu ama şu ana sahipti. Ailesi ölmüştü belki ama onlar ev kadar sıcak hissettirmemiş miydi?
Peki Adonis? Ona olan hisleri ne zaman yalan olmuştu? Ona olan hislerini yaşayan San değil miydi? Belki zaten San kendini bulmuştu.
Gülümseyerek fotoğrafa baktı. Adonis... şu an yanında olmasını ne kadar çok isterdi. Ona bağırsa çağırsa bile, sadece yanında olsun isterdi. Ona dokunmak, bakmak, sarılmak belki o kadar çok yapmamıştı. Yapamamıştı, korkmuştu. San daha önce böyle duygular beslememişti ki üstüne gitmesi gerektiğini bilsin.
Parmağını fotoğrafının üstünde gezdirdi. Gözleri dolduğunda bulunduğu yere oturdu. Omuzlarına biri dokununca sıçrayarak arkasına döndü "Iyi misin San?" San çalışanlardan birini görünce kafa salladı "Hmhm iyiyim"
"Yalnız fırtına başlayacak gibi içeri gel istersen" San kafasını çevirip bulunduğu yere baktı. Tekrar arkadaşına dönüp kafa salladı "Sen geç ben geliyorum" Arkadaşı içeri geçerken iç çekip fotoğrafa döndü. Kim bilir nerede napıyorlar diye düşündü.
Benim için üzülmüşler midir? Adonis ağlamış mıdır? Yeosang kesin ağlamıştır. Aramışlar mıdır?
San kafasını iki yana sallayarak düşüncelerinden kurtulmak istedi. Fırtınanın etkisiyle coşan denize baktı.
Eğer dedi.. "eğer cidden herkesin bir yeri varsa, kumların denize ulaştığı gibi. Tek isteğim Wooyoung'un yanımda olması deniz. Bana onu getirebilir misin?"
Bir süre denizi izledi ama yaptığı şey saçma gelince bozulan morali, kalbindeki acıyla içeri geçmek zorunda kaldı.
_________
"Neredesin San? Niye gittin? Niye bıraktın beni? Kırdım, korkuttum seni. Sen bile bu kadar korkusuzca duygularını ifade ederken korktum. Kendimden korktum. Seni uzaklaştırmak istedim yapamadım. Daha çok zarar verdim. Şimdi yoksun. Ya seni tamamen kaybettiysem? Ne yaparım o zaman? Ya sana hiçbir zaman söyleyemezsem içimdekileri. Deli gibi aşık olduğumu sana. Ya bunları yüzüne bağıramazsam?" Düşünürken gözlerini gri gökyüzüne çevirdi.
"Lütfen, sana ihtiyacım var San"
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
___________
Oldugu kadar olmadigi kader demisler 2 gunde 2 bolum attim gozlerim yasardi
Ama icime sindi bu bolum San'ı da Wooyoung'u da anlayarak yazabildiğim içindir sanirim
Nys insallah begenmissinizdir Adonis slk biraz ama duzelcek