Sokakta uyuşturucu bağımlısı olan Choi San, önemsiz işe yaramaz biri olduğunu düşünüyordu. Ta ki ona her şeyden yakın olan insanı tanıyana kadar. Onun hikayesi, kendi hayatına girmesiyle başlıyordu, ve bunun geri dönüşü yoktu
{081021}
-Uyuşturucu...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Şşşş sakin ol buradayım San. Al" yine ve başka bir acı içinde kıvranma. Son bir haftada o kadar fazla olmuştu ki Mingi artık onu böyle görmemek için onun hap içmesine göz yumacaktı. Fakat bir yandan cidden işe yaradığını görüyordu. İki haftadır ağzına bir kez bile hap girmemişti.
Bunun tabii ki iyi ve kötü kötü yanları vardı. Mesela her ne kadar ilaçlar onu yatıştırsa da krize doğru gidiyordu. Mingi onun bitkin bedenini her zaman yaptığı gibi yatağa koydu.
Son zamanlarda herşey berbattı, işlerin yoluna girmesi için ilk önce daha da batması gerektiğini anlamıştı Mingi. Yüzünü lavaboda bir kez yıkayıp yattı. _______ Saat gece üç Mingi sıçrayarak uyandığında gördüğü saat buydu. Beyni yerine oturana kadar bekleyemeden çığlıklara doğru ilerledi. San uyuyordu, ilk kabus gördüğünü düşünmüştü Mingi fakat bu krizden başka bir şey değildi.
"Tamam artık yeter. Seni daha fazla böyle görmeye dayanamıyorum" Mingi odasına ilerleyip üstüne bir şeyler geçirdi. Hızla San'ın odasına ilerledi ve kucağına aldı.
"San, uyan. San" titreyen bedeni arka koltuğa yatırdığında uyandırmaya çalışıyordu ama nafile. Sürücü koltuğuna oturup hızla sürmeye başladı Mingi.
Bildiği yollardan geçti ve sonunda Adonis'in mekanının önünde durdu. Öyle hızlı hareket etiyordu ki arabayı kapatamamıştı bile. Arka koltuğa ilerleyip San'ı kucakladı ve beklemeden içeri daldı.
"ADONİS! ADONİS!" Bir yandan bağırken bir yandan odasına ilerleiyordu. Kucağındaki beden kasılmaktan ve titremekten sırılsıklam kalmıştı.
Karşıları ilk Seonghwa çıkarken Mingi onu es geçti ve koridordan ilerlemeye devam etti. Diğeri de peşlerinden geliyordu. Oldukça endişeli.
Adonis bağırışları duyduğunda hışımla kapıyı açtı. Üstünde salaş bir hırka vardı. Normalden farklı olarak ilk kez pijamayla görüyordu onu. Doğal olarak, geceleri uyuyordu ve üstünü değiştiriyordu fakat şimdiye kadar hep Mingi onu kusursuz hayal etmişti değişik geliyordu şimdi böyle görmek. Böyle düşündüğü için kendine güldü. Fakat hemen kafasını topladı.
Adonis, uykuda olan San'ı ve titreyen bilinci kapalı bedeni Mingi'nin kucağında gördüğü anda ona ilerledi.
"Ne oldu? Seonghwa, sedyenin üstünü boşalt" Hep birlikte Wooyoung'un odasının yanındaki odaya girdiler.
Odanın tam ortasında normal muayene yataklarından(böyle mi deniypr bilmiyorum) daha geniş bir sedye vardı. Etrafında bir sürü araç gereç vardı. Normal hastanelerde olanlardan farklı olarak sedyede kemerler vardı. Mingi bunların ne işe yaradığını sormak istememişti.
Adonis'in işareti ile San'ı yatağa bıraktı. "K-krizde. Krizde" Adonis kenardaki araçlarla uğraşıyordu. Kafasını salladı. "Biliyorum. Endişelenme"
Mingi kenardaki küçük tekli koltuklara oturdu. Oldukça endişeli gözüküyordu. Hatta neredeyse gözleri bile dolmuştu.
O sırada Adonis onun krizini hafifletecek bir serum yapıyordu. Seonghwa ise ayılmasına ve sakinleşmesine yarayacak bir serum takıyordu koluna. Arkadan tuhaf kokulu bir duman yayılıyordu. Mingi bunun ne olduğunu anlamamıştı.
San acı dolu bir nida bıraktığında Mingi koltuktan fırladı "YUNH- öhm" kapalı olan ceketinin fermuarını gevşetip kapıya ilerledi "biraz hava alacağım" Adonis kapıdan çıkan gence üzgün gözlerle baktı ve işine devam etti.
__________
Seonghwa, San sakinleşince işi Wooyoung'a bırakıp dışarı çıktı. Mingi'ye bakmak istemişti. Binanın dışındaki merdivenlerde oturuyordu. Eline bakıyordu. Zor zamanlardan geçiyordu.
Yanına gidip oturdu ve kendisi için aldığı içeceği uzattı. Mingi yanına oturan adama baktı. Sigara ve ya bira çok daha iyi gelebilirdi fakat elinde ikisine de uzaktan yakından benzemeyen bir şey vardı.
Seonghwa yabancılayan adama güldü. "Al, al. Sakinleşirsin, kafanı toparlar" Mingi elini uzattı mecbur ve bardaktaki içeceği kafasına dikti.
İkiside bir süre konuşmadı. Seonghwa anlatmasının iyi gelebileceğini düşündü "Anlatmak ister misin?" Mingi bakışlarını ormanın derinliklerinden çekmeden kafasını iki yana salladı.
"Yorulduğumu hissediyorum sadece. Herşey üst üste geliyor. Hani her haftaya daha iyi olacak umuduyla başlıyorum fakat nasıl oluyorsa bir önceki haftayı gözlerim arıyor. Her seferinde daha nasıl batabilir? Diyorum. Daha da batıyor" (asla yazar kendi hislerini yazmadı) Mingi sinir bozukluğu ile güldüğünde Seonghwa gülmemişti.
Bu genç adamın üzerindeki baskıyı anlayabiliyordu. "Unutma, şafak sökmeden önce gece en karanlık halini alır. Her zaman bir umut vardır Mingi" Cümleyi bitirdiğinde sonunda Mingi, Seonghwa'ya bakmıştı, dudaklarını birbirine bastırdı.
"Çok geç kalma. Bu ben yatağını hazırlıyorum. Adonis San'ın bir süre istirahat etmesi gerektiğini söyledi burada" Uzun olanın elinden bardağı alıp merdivenlerden kalktı ve içeri girdi...
___________
Sa
Ne eylersiniz güzel insanlar
Bakın zaten surada okuyan 1-2 kişisiniz yorum beklemiuorum artık ama hani oy mu verseniz
Sizi seviyorum ama hayal okuyucu olmayın pls 😭😫
Kiriliyorum
En en en sevdiğim hikayem bu
Neysem
Ne var ne yok? Ben, hala aynı. Bok götürüyor :D zort Okullar açıldı falan ben baya mutsuzum ya. Tamam açıldı, hevesimizi aldık, kapansın artık
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.