Onunla çiçeklerin yeni yeni açmaya başladığı bir bahar mevsiminde tanışmıştım. Kafasında eski ve rengi atmış siyah bir güneş şapkası ve aynı renk tişörtü vardı. Pantolonunda da yer yer yırtıklar vardı.
Ah o pantolon ne de güzel sarardı bacaklarını...
Moda olduğu için değildi, zira o dönemde Roma'da böyle bir moda da yoktu.
Babam kirli işlerle uğraşırdı ve ben evin tek oğluydum. Nereye gitse beni de götürürdü.
O hafta İtalya'da kalmıştık, bana sahte pasaport lazım olunca Roma'da kalmak zorunda kalmıştık.
Bir sürü dar sokağı geçmiş ve en sonunda izbe bir köşede harabe bir depo mu bodrum mu yoksa ev mi olduğunu ayırt edemediğim bir yapının önünde durmuştuk.
Kesinlikle onu görmeyi beklemiyordum, çirkin ve kötü bir kişilik bekliyordum fakat içeri girer girmez o kalabalıkta sadece o dikkatimi çekmişti.
Ah, bir de yanındaki portakal.
Ona böyle dememden çok hoşlanırdı, zira kendisi de o zaman sarı saçlarım olduğu için bana limon diyordu.
Kalabalık demiştim öyle değil mi?
10 kişi kadar insan vardı aslında, babam direk portakal çocuk ve arkası dönük olan onun yanına adımladı.
Onu önceden tanıyıp tanımadığını bilmiyordum, fakat direk ona yönelmesi tesadüf olmazdı öyle değil mi?
"Taeyong, bu oğlum durumu biliyorsun."
Koltuğunu yavaşça bize doğru çevirip gözlerini üzerime dikti. Bu rahatsız edici değildi ama eminim ki öyle olması gerekirdi.
Biçimli kaşlarının teki havaya kalkmıştı, ve bakışları gözlerimde kilitlenmişti.
"Çinlisin sen öyle değil mi?"
Onun zekasını ölçmek imkansızdı fakat, babası Japon olan birinin çocuğunun Çinli olduğunu ilk bakışta kim anlayabilir ki?
"Taeyong, her şey konuştuğumuz gibi olacak demiştin, bu gereksiz soru da neyin nesi?"
O sırada Taeyong, bakışlarını üzerimden çekmeden arkasındaki birini çağırdı.
"Yuta, Bay Watanabe'ye oğluyla çok ilgilendiğimi söyler misin?"
Yuta bir Japon ismiydi, bunu bilecek kadardır Japonya'da yaşamıştım.
Ve Yuta denen çocuk kesinlikle hayatımda gördüğüm en yakışıklı Japondu.
Babama kısa bir çeviri yapıp alaycı bir gülümseme yerleştirdi dudaklarına.
Fakat Japonca bilen üçüncü kişi olarak çevirideki ufak değişikliği fark etmiştim.
"Watanabe-san, oğlunuz fazlasıyla ilgimizi çekti."
İşte bu tuhaftı, hepsi birbirinden iyi görünüyordu fakat kişilikleri pislikmiş gibi davranıyorlardı.
"Taeyong, oğlumun pasaporta ihtiyacı var, acilen gitmemiz gerek işini yap ve saçma sapan konuşma."
Bakışlarını hızla üzerimden çekip babama döndü.
"Bu ses tonu beni sinirlendirdi."
Ayağa kalkıp etrafımda dolaştı, ve babamın gözlerine bakarak boynuma dudaklarını hafifçe bastırdı.
Bunu yapacak cesareti nerden buluyordu, neden itiraz etmiyordum ve babam neden karşı çıkmıyordu bunların cevabı kesinlikle yoktu.
Çenesini omzuma yerleştirip babama döndü.
"Pasaportu istiyorsan oğlun bir hafta bizim misafirimiz olacak ve karşılığında senden ödeme almayacağım ve merak etme ona istemediği hiçbir şey yapmayacağız."
Daha cümlesini kurmazdan birkaç saniye önce bana sormadan boynumu öpen kendisi değil miydi?
21 yıllık hayatımda yaşamadığım bütün duyguları o gün 3 dakika içerisinde yaşamıştım.
Ve bunu üzgün bir şekilde kabul edip babam bana sarılıp bu çöplükten kolay bir şekilde çıkınca sanki daha fazlası mümkünmüş gibi şaşkın bir şekilde kalakalmıştım.
Evet, babam ve ben bu ülkeden gitmek zorundaydık, babamın peşinde gerçek suçlular vardı fakat bu adamların da o suçlulardan geri kalır yanı yok gibi görünüyordu.
Kapıdan çıkmak üzere olan babamın arkasından portakal çocuk bağırdı.
"Merak etme ona çok iyi
bakacağız (!)"Bariz dalga içeren sesi korkmam için gereken bütün tınıya sahipti.
Üstelik Japon Yuta ve Taeyong'un kahkahaları bunu destekler nitelikteydi.
O zaman onların çok korkunç olduğunu düşünürdüm, şimdi ise onların yokluğu en büyük korkumdur ne tuhaf değil mi?
Keşke o gün babam bu teklifi kabul etmeseydi de, onların pişmanlıkları olmasaydım diyorum.
Sevdiğiniz insanların en büyük pişmanlıkları olmak kadar can yakan bir duygu yokmuş artık bunu daha iyi anlıyorum.
Ve Mad Life ile ilk tanıştığım gün korkudan konuşamayan ben şimdi onlar için ellerimi kana buluyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mad life « nct ✓
Fanfictionnct mafia fiction | +18 | suç | psikolojik | threesome ! Dong Sicheng Mad Life isimli yeraltı çetesinin eline düşmüştü... Ve bu çete Jaehyun ve Yuta adında iki sevgilisiyle birlikte Taeyong tarafından yönetilmekteydi. DF: 03.05.23