32- Son akşam yemeği.

206 23 84
                                    


"Sevgili dostlarım, Mad Life'ın çok değerli yönetici üyeleri,  küçük kardeşim Jaemin, kalbimin biricik sahipleri Jaehyun ve Yuta, ve de aramıza en son katılan güzel üyemiz Winwin... Bugün burada hepimiz büyük bir amaç uğruna toplandık. Ailemizin her yıl yaptığı o görkemli gece için, bugün yaptığımız her şey ama her şey sadece eğlenmek içindir.
Yiyin, için, dans edin, bahse girin, geceyi kucaklayın, daha çok için, daha çok eğlenin, sevişin, gülün ve gecemizin tadını çıkarın! Şimdi izninizle kadehi bu geceye ilk kez şahitlik edecek olan sevgili Winwin için kaldırıyorum!"

Taeyong, elindeki kadehi Jaehyun ve Yuta ile tokuşturduktan sonra Sicheng 'e dönerek elini tutmuştu kibarca, ve hemen ardından küçük bir öpücük bırakmıştı.

Daha birkaç saat önce kendisini öldürmekle tehdit eden birisi için fazla bipolar davranıyordu Taeyong. Ya hafızasını kaybetmiş olmalıydı ya da aklında başka bir şey vardı.
Çünkü bu davranışı, sanki Sicheng ile ilgileniyormuş gibi davranması, Mad Life'ın en özel gecesini kendisine adaması hiçte güzel şeyler getirmiyordu Çinli olanın aklına.

Fakat Taeyong bir oyun oynuyorsa kendisinin de bir planı vardır elbet.
Eğer o iyi bir oyuncuysa, Sicheng de ona seve seve eşlik ederdi.

Elindeki kadehi Taeyong'a uzattı.

"Son olmamasına."

Benim sonum olmamasına...

"Olmayacağına eminim.

Taeyong, sadece Sicheng 'in duyacağı bir tonda mırıldandı.

"Sevgili abiciğim, bakıyorum
modundasın yine."

"Sevgili kardeşim, her zaman öyleyim."

Na Jaemin, masada ilk oturan kişi oldu.

"Bir süredir sevgili Jaehyun'un biraz rahatsızlandığını ve bunun seni derinden üzdüğünü duymuştum.
Yanılıyor olmalıyım öyleyse?"

Jaehyun, gerilmişti. Sözün kendisine gelmesini ve ana konu olmayı sevmiyordu lakin Lee Taeyong 'un hayatında başrol oynamaktan memnun görünüyordu tam aksine...

"Her ailede küçük pürüzler ortaya çıkar sevgili kardeşim. Ben de bunları ortadan kaldırmak için buradayım..."

Daha sonra Taeyong yerine geçti ve "afiyet olsun." diyerek yemeğin başlaması için eliyle işaret verdi.

Yemekler yenilirken Taeyong sırayla bölge yöneticeleri olan üyelerine son durumları soruyordu.

"Makao'da bir grup isyancının mekanlarımızdan birini bastığını duydum Kunhang. Bununla ilgilendin öyle değil mi?"

Kunhang, yani Hendery hızlıca ağzındaki lokmayı yutup Taeyong'u cevapladı.

"Yerel çetelerden biri böyle bir akılsızlık yapma cesaretini bulmuş kendinde ancak hadleri kesinlikle bildirildi. Isimlerini de gelecek nesillerini de Makao'dan sildik efendim."

Taeyong memnuniyetle başını salladı.

Hendery yakın arkadaşıydı ancak, resmi durumlarda herkes gibi o da Taeyong'a ismiyle hitap edemezdi.

Ancak Mad Life'ın zaten bir efendisi vardı.

Ve Jaemin bunu hatırlatmak için oradaydı.

"Efendim derken Kunhang? Mad Life 'ın tek bir efendisi vardır. Ve en son bu kişi abim değildi.  Ben mi yanlış hatırlıyorum acaba?"

Taeyong hafiften sinirlenmeye başlamıştı.

Jaemin, herkes bir araya gelince kendini ispatlamak için saçmalıyordu.

"Elbette Mad Life'ın bir efendisi var sevgili kardeşim, kurucusu olarak da bu kişi ben oluyorum."

Jaemin, bıçağını tabağa sertçe sürterek gıcık bir ses çıkardı.

"Ah, doğru ya! Mad Life zaten sana senin efendinin  hediyelerinden biriydi... Sahi, abicim sevgili Jaehyun ne düşünüyor acaba efendin hakkında?  Çünkü seninde bildiğin gibi insanlar hep konuşuyor, ve bizim duyduğumuz şeylerde pek hoş değil. Uhm, nasıl denir ki...? Lee Taeyong'un Mad Life karşılığında verdiği şeyler gib-"

"Jaemin. Bakıyorum yine çok boş konuşmaya başladın. Böyle  güzel bir gecede "konuşan insanların " kestiğim dillerini sevgili Yuta'nın piranalarına akşam yemeği yaptığımı kimse dinlemek istemez  sanırım. Yoksa isterler mi?"

Taeyong üstü çokta kapalı olmayan bir şekilde Jaemin'i herkesin içinde küçük düşürmüş ve tehdit etmişti.

Tam Jaemin, Taeyong'u tamamen çileden çıkartacak bir şey söylemek için atılacaktı ki Jaehyun bunu önceden fark ederek konuyu kapattı.

"Eminim herkes senin cezalandırma şekillerinden yeterince haberdardır hayatım, bu akşam böyle tatsız şeyleri konuşarak keyfimizi kaçırmayalım lütfen."

Taeyong, Jaehyun'un dudaklarına eğilip herkesin içinde olması gerekenden biraz fazla ıslak ve uzun bir öpücük bırakıp sorularına kaldığı yerden devam etmişti.

"Johnny ve Ten Tayland'ı adeta bizim için cennetten bir köşeye benzettiği için onları es geçerek Tokyo için sevgili Doyoung'un eklemek istediği bir şey var mı acaba?"

"En son Kunhang'ın sorumlu olduğu kumarhaneleri basan çetenin sağ kalan birkaç adamı Tokyo'da görülmüştü. Hepsini yakalayıp gereken cezayı verdik.
Onun dışında her şey olması gerektiği gibi mükemmel efendim."

Ve bu sıkıcı konuşmalar bir süre daha devam etti.

En son sıra Na Jaemin'e gelmişti.

"Kore'yi yöneten sevgili kardeşime sormak istiyorum ancak kendisi bir prenses olduğu için şatosundan pek çıkmadığını duyumladım. Jeno ile bir ilgisi var mı kardeşim?"

Jaemin, çatalın ve bıçağını sertçe masaya bırakarak ayağa kalktı.

"Seni hiç ilgilendirmez."

"Otur yerine."

Taeyong, sakin ama otoriter bir şekilde ekledi.

"Ben doydum. Size afiyet olsun."

"Jaemin, otur yerine. Ben masadan henüz kalkmadım."

Taeyong kendini herkesin efendisi olarak görmeye başlamıştı bile.  Na Jaemin'in herkesin içinde onu hiçe saymasına hiç izin verir miydi?

"Ben kalkıyorum ama."

Fakat Na Jasmin dünya üzerinde Lee Taeyong ile canı pahasına inatlaşacak tek kişiydi.

"Sana otur dedim!"

Taeyong, tüm odayı titretecek şekilde bağırıp elini masaya vurduğunda herkes çıkacak olan küçük kıyametin korkusuyla gergin dakikalar geçiriyordu.

Fakat o an kimsenin aklına gelmeyecek bir şey oldu.

Na Jaemin tek kelime etmeden yere yığılıvermişti.

Daha onun şokunu atlatamadan.

Dejun, Johnny, Kunhang,  ve onları takip eden Doyoung, Ten ve hatta Jaehyun bile olduğu yerde bilincini kaybetmişti.

Hepsinin kafası sırayla masaya düşerken geriye sadece Lee Taeyong, Nakamoto Yuta ve Dong Sicheng kalmıştı.

Son olarak Lee Taeyong'un kafası yavaşça Jaehyun'un omzuna düştü.

Ve sonra o şaşalı salonun bütün ışıkları yavaşça söndü.

Gecenin karanlığında sadece Yuta ve Sicheng kalmıştı.

Sicheng şaşkınlıkla ona bakarken, Yuta'nın neden ona "Bu gece sakın şaraptan içme."dediğini şimdi idrak edebiliyordu.

Yuta herkesi zehirlemişti.

Herkesten, her şeyden çok sevdiği Taeyong'u bile...

•••

mad life « nct ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin