12-"Prenses Jaemin."

378 32 19
                                    

..

Genç adam köşkün en üst katındaki terasta tek başına salıncağa kurulmuş sigarasını içiyordu. Bu akşam yemekte abisinin söylediklerini düşünüyordu ve bu canını hayli sıkıyordu.

Herkesin içinde bizzat Taeyong tarafından utandırılmıştı. Evet,  belki bunu hak etmesini sağlayacak tetikleyici laflar söyleyerek abisinin rahatsız olduğu tek konu olan sevgililerini aşağılamıştı ancak bu kadar ileri gitmesini hiç beklemiyordu.

Utanmıştı, hem de çok.

Ama bunun sebebi abisi değildi, elbette güvenip aşık olduğu adamdı.

"Kore'deki prenses hayatına katılmak için yanlış adamı seçmişsin. Çünkü Jeno Lee bekçi köpeği olmaktan memnun ve bana sadık bir adamdır." abisi tam olarak böyle konuşmuştu biricik 'bekçi köpeği' hakkında.

Yaşadıkları onca şey, o sonu gelmeyen güzel geceler, gizli saklı buluşmalar hepsi yalandı.

Bu düşünceydi aslında onu bu denli yaralayan.

"Sevgilim, üşümüyor musun bu soğukta?"

Sesin geldiği yere dönmedi bile Jaemin. Nitekim sahibini çok iyi tanıyordu.

"Üşümüyorum."

İşte! Jeno Lee sanki hiçbir şey olmamış gibi eski yalanlarına devam ediyordu. O an tek ihtiyacı olan şey onun sıcak kolları tarafından sarılmak olsa da öfkesi galip geliyordu

"Hem ayrıca üşüsem bile bu seni ilgilendirmezdi."

Jeno genç olanın bir şeylere kızdığım anlayınca biraz gerilmişti.

"Sana zarar veren bir şey beni nasıl ilgilendirmez?"

Jaemin henüz yarışı bitmiş sigarasını ayağının ucu ile ezerek söndürmüştü.

"Sen kendini fazla büyüttün sanırım, benimle ilgili hiçbir şey seni ilgilendirmez. Tıpkı benim seninle artık ilgilenmemem gibi...,"

Ardından demir kapıyı büyük bir gürültü ile  çekip Jeno'yu soru işaretleri ile yalnız bırakmıştı.

Ne olduğunu anlayamamıştı bile. Daha bugün sabah beraber duş alıyorlardı.  Ve Jaemin ona 'en büyük şansım' diye hitap ediyordu.

Sinirleri bozulmuştur belki diyerek düşündü ve sabah Jaemin ile konuşmayı aklına not ederek odasına geçti Jeno.

•••

Bu sırada  Sicheng'i yaptırdıktan sonra Taeyong ve Yuta'ya katılan Jaehyun ise onsuz da gayet güzel eğlenen ikiliye kızmıştı.

"Bensiz de gayet eğlenmişsiniz ama!"

Taeyong onu kollari arasına çekerken söylendi.

"Çinli'yi bizimle olmaya ikna edene kadar böyle devam edeceğiz gibi görünüyor. "

Yuta huysuzlanarak Taeyong'un diğer koluna sokuldu.

"Bize katılmak zorunda mı?"

"Ondan hoşlanmadın mı yaramaz kedicik?"

"Sadece seni paylaşmayı sevmiyorum."

"Ah, merak etme yaramaz kedicikleri terbiye etmek için fazlasıyla vaktim var."

"Bu da yeni fanteziniz mi?"

Jaehyun'un morali ciddi anlamda bozulmuştu. 

Demek Yuta böyle hissediyordu diye içinden geçirdi.

"Yuta ile farklı şeyler denemeyi sevdiğimizi biliyorsun Jaehyunie."

Onun huysuz olduğunu fark eden Taeyong dudaklarına kapanarak uzun bir öpücük verdi.

"Çinli ile nasıl geçti? Onu çok yormuşsun anladığım kadarıyla..."

Taeyong, Jaehyun'un parmaklarını tek tek öpmeye başlamıştı.

"Taeyong, o çok masum bir çocuk bize katılmak için uygun mu bilmiyorum."

Yuta'da Jaehyun'u onaylamıştı bu konuda. Masumluk kısmı hariç tabi.
O hala Çinli'den nefret ediyordu çünkü.

"Masum mu bilmiyorum ama hiçte güzel biri değil."

Taeyong iki kıskanç koca bebeğinin onu paylaşmak istememesine mutlu olsa da kararından vazgeçmeyecekti.

"Senin kadar olmasın bebeğim ama gerçekten çok güzel biri, sen de bunun farkındasın."

"Jaehyun bile ondan daha güzel."

İşte, Yuta'nın psikopatlık yerine şımarık bir bebek olması için Taeyong'un bu kadarcık ilgisi yeterliydi onu değiştirmek için.

"Jaehyun bile mi??? Ben senden de daha güzelim zaten."

"Güzel espri."

Taeyong ikisinin atışmasından her ne kadar eğlense de bu tartışmanın sonunun olmadığını biliyordu.

"Hey, tamam artık. İkinizde çok güzelsiniz ve Çinli de güzel o yüzden kavga etmek yerine bu güzelliklerin tadını çıkaralım."

Taeyong elini Jaehyun'un belirgin olan noktasına koyarak konuyu değiştirdi.

"Seni bu hale Çinli mi getirdi Jaehyunie?"

"Dediğin gibi o çekici biri Taeyong. Bunu inkar etmiyorum."

Parmakları yaramaz bir şekilde Jaehyun'u rahatsız etti.

"Biraz ateşin çıkmış sanırım o kadar, merak etme Yuta senin ateşini memnuniyetle alır Jaehyunie..."

Ve Sicheng'in hemen yanlarında uyuyor olduğunu umursamadan tüm gece böyle devam etti.

Duyduğu gürültü ile uyanan Sicheng gördüğü görüntü ile gözlerini hemen kapayıp uyuyormuş gibi yapmaya devam etti.

Onların arasına katıldığını düşünmek bile istemiyordu. Bu iğrençti.

Ve o bu iğrenç ilişkinin bir parçası olmayacaktı.

mad life « nct ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin