5-Taeyong'un en değerlisi

381 40 81
                                    

"Bana bunu nasıl yaparsınız?"

Tüm hayal kırıklığı ile gözlerini Jaehyun ve Taeyong üzerinde gezdiren Yuta, sıra bana geldiğinde bakışlarında ki hayal kırıklığı yerini nefret bırakmıştı.

"Yuta, önce sorduğum soruya cevap ver sonra senin sorunu tartışabiliriz."

Taeyong tüm sakinliği ile Yuta'yı delirtmeye çalışıyordu, bunu özellikle yapıyordu çünkü sinirliyken verilen cevaplar normale göre iki katı kadar daha gerçeklik içerirdi.

"BENİM YERİME ONU ALMIŞSIN PEZEVENK HERİF!"

Şey, bu bazen ters tepebiliyordu, özellikle de zaten her zaman sinirli ve kıskanç bir Japon iseniz...

Komodinin üzerindeki cam şişeyi ve birkaç ıvır zıvırı duvara fırlattı.

Attığı şeylerden biri olan su bardağı kaşımın tam üstüne gelmişti, ben acıyla kesilen kaşımı tutarken daha fazla dayanamayan Jaehyun, Yuta'nın yakalarına yapışarak arkasındaki elbise dolabına çarptı.

Bunun, kafamda ki kesikten daha çok acıttığına yemin edebilirim, çünkü çatırdayan kemik sesini duymak ne kadar korkunç bir ses çıkarır o gün öğrenmiştim.

Öte yandan Lee Taeyong, her zamanki sakinliğini koruyarak beni odasındaki banyoya çekiştirmiş ve kafamı musluğun altına yatırarak alnımdaki kanı temizlemişti.

İçerideki iki adam birbirini sırf onun için ölesiye döverken onun bu kadar umursamaz ve sakin olması benim bile çıldırmama sebep oluyordu.

Pamuğa döktüğü koyu renkli sıvıyı yarama hafifçe bastırıp, bir yara bandı yapıştırmıştı.

"Neyse ki sadece ufak bir kesik, kırılsaydı iz kalabilirdi."

Kendi kendine konuşup bir yandan da yüzümü okşuyordu.

"Ve... Ben benim bırakmadığım izlerden hoşlanmam..."

Saçlarım da toz varmış gibi eliyle silkeleyip, ıslattı.

"Ne şans ki Yuta, sevdiğim iki insana da iz bırakıyor sanırım ona bıraktığım iz yeterli olmamış..."

Islattığı saçlarıma elleriyle şekil verip banyodan çıktı.

Hemen arkasından onun söylediklerini düşünmeyi rafa kaldırıp ben de çıktım.

Burnu kanayan bir Jaehyun ve dudağı patlamış bir Yuta bizi bekliyordu.

Taeyong, Jaehyun'a yaklaşıp dikkatlice yüzünü inceledi.

Sanırım hasar tespiti gibi bir şey yapıyordu, tabi böyle bir terim varsa...

Sonra aynısını Yuta'ya yaptı ve bana banyoya gitmemi söyledi.

Deli gibi ne konuşacaklarını merak etsem de dediğini yaparak tekrar odaya girdim.

Bir dakika kadar sonra Nakamoto Yuta banyoya gelerek kapıyı hızlıca arkamızdan kapattı.

Ben, beni hemen oracıkta dolaptaki makas ile öldüreceğini düşünürken kendisi az önce Taeyong'un benim için kullandığı kutuyu çıkartarak elime tutuşturdu.

"Jaehyun bu yaraları senin için açtı, sorumlusu sen olduğun için sen temizleyecekmişsin."

Ben dediğini algılamaya çalışırken, parmakları alnımdaki yaraya gitti ve biraz bastırarak dokundu.

"Canımı yakıyorsun."

Elini alnımdan çekip kutudaki pamuklardan çıkardım.

"Sen geldiğinden beri de benim canım yanıyor, sırtımdaki kemiklerin kırıldığına eminim senin canın bu kadar çok mu yanıyor?"

Tamam, onun canı tabiki daha çok ağrıyordu ama bütün bunlar onun yüzünden olmuştu zaten.

Pamuğa az önce Taeyong'un benim için döktüğü koyu renkli sıvıdan döktüm ve hafifçe bastırarak yüzündeki yaraları temizledim.

"Bu senin suçun."

Dudağına biraz fazlaca bastırdım.

Bu hareketim yüzünü buruşturup beni duvara sıkıştırması ile son buldu.

"Taeyong ve Jaehyun'dan uzak duracaksın tamam mı aptal?"

Tanrım! Ben sanki çok meraklıydım Taeyong ve Jaehyun'a ayrıca bu üçü arasında ne tür bir ilişki vardı böyle?

"Siz, üçünüz sevgili misiniz?"

Üzerimden ayrılıp tekrar eski yerine dönmüştü, ben de yaralarına bant yapıştırdım.

"Hayır tabiki! Biz sadece Taeyong'un emrindeyiz o kadar.
Jaehyun'a dokunmayı da seviyorum."

Az önce Jaehyun ve Taeyong'un bana yaptığı şeyler aklıma sıra sıra gelince bunun daha ilerisini Yuta ile mi yaptıklarını sorgulamaktan kendimi alıkoyamadım.

"Hey, hey sil o aklındaki saçma şeyleri. Ayrı ayrı takılırız biz, az önce senin olduğun iğrenç pozisyon sadece bir istisnaydı. Taeyong, bize asla kendisinden başka birinin dokunmasına izin vermez."

Öyleyse az önceki olanlar neydi?
Hiçte bunu ilk defa yapar gibi görünmüyorlardı.

Elimdeki pamuğu alıp çöpe atarak banyodan çıktı ve tekrar odaya girdiğimizde Taeyong, Jaehyun'un boynundan karnına doğru öpücükler bırakıyordu.

Sadece 5 dakika!

5 dakika da nasıl bu pozisyona gelmiş olabilirler aklım almıyordu.

Yuta, kolumdan çekerek odadan çıkardı beni.

"Yürü gidiyoruz, Lee Taeyong şu an en kıymetlisi ile meşgul."

Bunu sitemkâr bir ses tonuyla mırıldanmış ve arka cebindeki sigara paketini çıkartmıştı.

"Jung Jaehyun, Taeyong'u istediği her an elde edebilecek tek kişi, ona yaptıramayacağı hiçbir şey yok..."

Dudakları arasındaki dumanı havaya üfleyerek mırıldandı.

"Ama artık sen varsın, Lee Taeyong'un en değerlisi sana ilgi duyuyor ne şaşırtıcı ki sen de benim elimdesin."

Bana gördüğüm en korkunç gülümsemeyi sundu ve girdiğimiz odanın kapısını kilitledi.

O kilit sesi bundan sonraki hayatımda beni en çok korkutan ses olacaktı.

Hala, o sesi duymaktan deli gibi korkuyorum...

Dong Sicheng

mad life « nct ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin