22- "Onu sevmek hatasına düşmek."

238 23 49
                                    


"Jaemin nasıl? Kavga etmişsiniz aile yemeğinde en son."

Donghae, küçüğünün saçlarını okşarken sordu.

"Kavga değilde abi kardeş anlaşmazlığı diyelim. Adamlarından biriyle ilişkisi vardı."

"Senin de rehine aldığın çocukla ilişkin yok mu? Farklı olan ne?"

Taeyong yattığı yerden kalkarak efendisine döndü.

"O çocuk sıradan bir rehine değildi, babası SR00B'a çalışıyordu, öldürdüm. Yanımdan ayrıldığı an babası yüzünden onu da öldürürler."

"Babasını öldürdün ve onu da zorla yanında  tutarak koruyorsun yani?"

"Böyle diyince mantıklı gelmiyor ama babası öz babası bile değildi. Ayrıca o halinden memnun, Jaemin'in adamlarıma göz koyması ile aynı şey değil."

Genç olanın kararları sorgulanınca ne kadar sinirlendiğini çok iyi biliyordu Donghae. Bu yüzden üzerine gidip onu kızdırıyordu çünkü Taeyong kızınca çok tatlı olurdu.

"Hiç değişmiyorsun Mon Salai,
hala 18 yaşındaki o asi çocuksun."

Taeyong, karşısındaki adamın omuzlarına tutunarak dudaklarını birleştirdi.

Donghae özleminden yanıp tutuştuğu dudakları uyuşana kadar öptü.
Kana kana içti...

"Değilim, o çocuk sizi böylesine ezip geçemezdi öyle değil mi Efendim?"

"Çünkü o çocuktu Taeyong..."

"Ve ben değilim."

Taeyong, Donghae'yi omuzlarından iterek yatak başlığına dayanmasını sağladı. Donghae ise küçüğünü kucağına çekerken kulağına mırıldandı.

"Kesinlikle değilsin..."

Genç olanı çenesinden tutarak dudaklarını dudaklarına sürttü.

Sarışın olanın gömleği birkaç hamlede çıkarılıp yeri boylarken teninde ise öpülmedik tek bir nokta bile kalmamıştı.

Taeyong onun bebeğiydi. Biriciğiydi.

Öptüğü yerlerde kendisine ait olmayan izleri görmek canını yaksa bile onun mutluluğu için bunu kabullenebilen bir adamdı.

Tüm gücü, parası, varlığı, duyguları...
Her şeyi ama her şeyi Taeyong'a aitti.

Lee Donghae, tüm mafia camiasında 'Efendi' olarak bilinirdi fakat asıl 'Efendi' hep Taeyong olmuştu.

_____

WİNWİN;

"Beni öptün!"

Jaehyun elleri dudaklarında şaşkın bir şekilde bağırdı Yuta'ya.

"Beni nasıl öpersin? Onun izni olmadan bunu nasıl yaparsın Yuta!?"

Ben olayı az çok bildiğimden ötürü neden kızdığını az çok biliyordum.

"Öpmek bile denmez ona, abartma Jaehyun."

Yuta ise umursamadan yüzmeye devam etti.

"Abartmak mı? En son kurallara uymadığımızda başımıza ne geldiğini unuttun her halde?"

"Ona bu hakkı biz veriyoruz Jaehyun! Gör artık gerçekleri, Taeyong'un tek derdi güç. Senden önce ben vardım, sonra sen, şimdi Çinli... Ondan sonrası da olacak. O asla doymayacak bunu cidden anlayamıyor musun?"

"Konumuz Taeyong'un ilişkileri değil. Sana benden uzak durmanı söylemiştim Yuta, sen gelmiş beni öpüyorsun!"

Yuta sudan çıkarak sinirli bir şekilde yanımıza geldi.

"Sana onun bir öpücük bile olmadığını söyledim! Kendini ne sanıyorsun Jaehyun? Sana aşık olduğumu felan mı düşünüyorsun o minik kuş beyninde? Öpücük nasıl olur biliyor musun? Bak şimdi."

İki kolumu da tutup beni kendine çekti ve sonra da dudaklarını sert bir şekilde benim dudaklarıma bastırdı.

Tüm gücüyle dudaklarımı aralamam için baskı uygularken ellerinden birini belime kaydırarak beni daha çok kendine bastırmıştı.

Hala hiçbir şey yapmadan öyle  dikilince dişlerini alt dudağıma geçirerek dudaklarımı aralamam I sağlamıştı.

Ağzımdan acıyla karışık bir inleme çıkarken o istediği fırsatı bulmuş derin bir öpücük başlatmıştı bile.

Belimdeki eliyle de hem beni kaçmamam için sıkıca tutuyor hem de baş parmağı ile sakinleşmem için görünmez daireler çiziyordu.

Artık nefesimin kesildiğini hissedince zorlanarak dudaklarımı ayırdım.
Öyle çok emmişti ki alt dudağımı, uyumuştu adeta dudaklarım. Bir anda susamış, yanmıştım sanki.

"Gerçek bir öpücük böyle olur."

"Onu pis işlerine alet etme. Çocuğu zorla öptün resmen! Taeyong gelince bunların hesabını tek tek soracak sana... Onunla kavga etmek l, tartışmak hoşuna mu gidiyor?"

"Taeyong, şu an Efendisinin altında zevkle kıvranırken senin, benim derdimde olduğunu mu düşünüyorsun cidden?
Uyan artık Jae! Taeyong bize aşık değil.  Sana da öyle..."

Jaehyun, daha fazla tek kelime etmedi.

Dolan gözlerini bile silmeden koşarak yanımızdan ayrıldı.

Yuta ve ben başbaşa kalınca ona dönerek sordum.

"Bunu neden yaptın? Zaten çok üzgündü."

"Gerçekler acıdır Çinli, sadece daha fazla üzülmemesi için gözünü açmaya çalışıyorum ama o çoktan aşık olmuş bile. Ona aşık biri için gerçekleri görmek imkansızdır. Tatlı yalanları ve türlü oyunlarıyla gözünü boyar ve senin ondan başkasını görmez olur gözün. Umarım hiçbir zaman onu sevmek hatasına düşmezsin Sicheng."

Ben mi yanlış duydum yoksa o bana ilk defa adımla mı seslenmişti?

"Babamı kaçıran, beni zorla yanında tutup işkence eden birine aşık olacağıma ölürüm daha iyi."

"Bunu zaman gösterecek."









mad life « nct ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin