"Uyan, aptal!"Yüzüme birkaç su damlası akınca gözlerimi araladım ve tam o sırada yaklaşık iki litre dolaptan yeni çıkmış soğuk su üzerime döküldü.
Döktü demek daha doğru olur çünkü Yuta bundan fazlasıyla memnun olmuştu.
Korkuyla yattığım yerden sıçradım ve nefretle ona baktım.
"Neden yaptın bunu?"
Omzunu silkerek kendi yatağına uzandı.
"Canım öyle istedi."
Senin canını sikeyim orospo çocuğu.
"Uyuyan bir insanı senden başka hiçbir canavar o soğuklukta suyu dökerek uyandırmaz!"
"Senin de dediğin gibi, benim dışımdakiler yapmaz. Ben ne istersem onu yaparım anladın mı?"
"Sen iğrenç pisliğin tekisin!"
Uhm, içim ve dışının bir olmadığını, kendi içimde fazla cesur olduğumu söylemiştim öyle değil mi?
"Sözlerine dikkat et, elimde kalma."
Üzerime doğru yürüyünce sinirle kapıdan çıktım.
O şerefsizle uğraşmak bana daha fazla zarar vermesinden başka hiçbir şeye yaramayacaktı çünkü.
Nereye gideceğimi dahi bilmiyordum, yanımda kıyafetim de yoktu, tamamen soğuk su ile ıslandığım için çok üşüyordum.
"Baba, beni bu cehennemde nasıl bırakırsın? 6 gün daha sağ kalabilecek kadar güçlü değilim ben..."
Zavallı ben sadece 6 gün daha dayanmam gerektiğini ve babamın beni o cehennemden çıkaracağını hayal ediyordum.
Oysa babam oradan sağ çıkamamıştı ki beni de kurtarsın...
Jaehyun, bir sorun olduğunda ona gitmemi söylemişti ama odasını veya nerede olduğunu bilmiyordum ki.
Bildiğim tek oda dün Jaehyun'un beni Taeyong'a götürdüğü oda ve Yuta ile kalmak zorunda olduğum cehennemdi.
Biraz korksam da daha fazla üşümeye dayanamadığım için Taeyong'un olduğunu düşündüğüm odaya doğru adımladım.
Sonuçta Jaehyun'u da en son o oda da görmüştüm.
Kapıyı birkaç kez tıklattım ve bekledim fakat ses gelmeyince yavaşça açıp içeri girdim.
Hiç kimse yoktu ama kocaman bir kıyafet dolabı vardı.
Ödünç alabilir ve Taeyong'u gördüğüm de ona söyleyebilirdim.
Bol bir gömlek ve siyah bir pantolon alıp dolabı kapattım, iç çamaşırı kişisel bir eşyaydı onları almam doğru olmazdı bu nedenle onlara dokunmadım.
Islak kıyafetlerimi çıkarıp, Taeyong'dan ödünç aldığım pantolonu giydim.
Üzerimde ki tişörtü de sıyırıp kenara bırakmıştım ki kapı açıldı.
Elimdeki gömlek ile üzerimi kapatmıştım hemen, Taeyong karşımda arsız bir gülümseme ile bana doğru geliyordu.
"Burada ne yapıyorsun?"
"Üzerime su döküldü ve hiç kıyafetim yoktu, bildiğim tek oda burasıydı o yüzden geldim ama sana söyleyecektim gerçekten."
Elimdeki gömleği kavrayıp çekmişti ama ben bırakmamıştım, kafasını kaldırıp meydan okurcasına gözlerime baktı.
"Bırak, Çinli."
Bu adamın sapık ya da hasta olduğuna dair yüksek şüphelerim vardı.
Zira burada sadece iki kişiyi tanıyordum ve bu adam ikisinide elden geçirmişti ve sıradaki avına yani bana da gözünü diktiğine emindim çünkü her fırsatta bana bunu belli ediyordu.
"Üzerimde bir şey yok, olmaz."
"Aptal mısın sen? Zaten üzerinde bir şey olmadığı için görmek istiyorum."
Sapık.
Neden benim vücudumu görmek ister ki bir erkek?
Aynısı onda da vardı sonuçta.
"Çinli ver şu gömleği."
Derin bir nefes vererek ona gömleği verdim, çünkü gerçekten çok üşüyordum ve görmek istediği şeyi verip bir an önce giyinmek istiyordum.
Ve şimdi üst bedenim onun karşısında tamamen çıplak kalmıştı.
Bakışları yüzümden başlayarak bütün vücudumu takip etti, bakışlarıyla üzerimde ne var ne yoksa çıkarmış gibi hissettim ve bu çok utanç vericiydi.
Aynı zamanda aciz.
"Üşüyorum, giyineyim artık lütfen."
"Ben giydireyim öyleyse."
Sapık diyorum size, ben sanki giyinmeyi bilmiyorum.
Bunu da kabul ettim mecburen, dedim ya 6 gün sonra hepsinin sona ereceğini düşünüyordum.
Kollarımı ona uzatarak, gömleğin kollarını geçirmesini bekledim.
Sıcak elleri, soğuk vücudum ile temas ettiğinde ürperdiğini hissettim.
"Yuta mı yaptı bunu sana?"
İlk düğmeyi iliklerken, boynumdan karnıma kadar parmakları ile görünmez bir çizgi çizmişti.
"Hayır, masadaki sürahiye çarptığım için oldu."
Yuta'nın yaptığını söylersem olay olay uzayabilirdi ve bu da Yuta'nın benimle daha çok uğraşmasıyla sonuçlanırdı.
Dudakları çeneme çarparken fısıldadı.
"Yalan söylenmesinden hoşlanmam, Çinli..."
Benden biraz kısa olduğu için gözleri tam dudaklarıma denk geliyordu.
Dudakları da çenemin biraz altına.
Ve o bundan fazlasıyla hoşnuttu...
Farkında olmadan gömleğimin tüm düğmelerini iliklemişti, geri çekilip yatağına bıraktı kendini.
"İki saat sonra Jaehyun seni almaya gelecek, sana atış yapmayı öğreteceğim, hazır ol."
Ben bitmiştim.
Zaten eğitimli olduğumu anlayabilirdi ve kim olduğumu öğrenirse de beni yaşatmazdı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mad life « nct ✓
Fanfictionnct mafia fiction | +18 | suç | psikolojik | threesome ! Dong Sicheng Mad Life isimli yeraltı çetesinin eline düşmüştü... Ve bu çete Jaehyun ve Yuta adında iki sevgilisiyle birlikte Taeyong tarafından yönetilmekteydi. DF: 03.05.23