18- "Senden nefret etmiyorum."

303 33 137
                                    


Hala şok içinde Yuta'ya ve elindeki silaha bakarken, Jaehyun koluma girerek beni arabadan çıkardı.

Taeyong hızlıca Siwon'un üstünü ararken Jaehyun beni arabaya bindirdi.

"Iyi misin?"

Sesindeki tınıdan endişelendiğini anlayabiliyordum fakat boğazım deli gibi acırken, neredeyse beni öldürmek üzere olan adamın kanı hala yüzümden damlarken ve tüm bunlara sebep olan kişi yaşıyor muyum diye bile bakmadan adamın üstünü aramaya başlarken nasıl iyi olabilirdim ki?

"Birkaç saniye daha gelmeseydiniz ölecektim Jaehyun! Bir saçmalık uğruna, alakamın bile olmadığı bir şey yüzünden ölecektim!"

Gözyaşlarım iradem dışında ardı arkasına dökülürken Jaehyun, kafamı omzuna yaslayıp sıkıca sarıldı.

"Biliyorum Sicheng, biliyorum... Keşke elimden bir şey gelse de seni buradan çıkarabilsem..."

Daha fazla tutamadığım hıçkırıklarımı serbest bırakırken içimde yaşadığım tüm duygular ve Mad Life denen bu adı çeteye bulaştığımdan beri canımı yakan her şey... Hepsi bir hiç uğrunaydı.

"Al su iç biraz, iyi gelir."

Yuta elinde bir şişe su ile diğer yanıma oturmuştu. Kafamı Jaehyun'un omzundan kaldırarak elindeki şişeyi aldım.

O an kendime cidden üzüldüm. Ölmem için dua eden Yuta'nın bile halime acıyacak kadar kötü bir durumda olduğum için.

"Taeyong, neyi bekliyor hala? Polisler gelmeden gitmemiz lazım."

Jaehyun Yuta'ya söylenirken ben de şişeden birkaç yudum su aldım.

"Bellek adamın üstünde yokmuş."

"Böyle olacağı belliydi!"

Nihayet Taeyong arabaya geldiğinde tek kelime etmeden oradan uzaklaştık.

Fakat ben hala sessizce ağlıyordum ve Taeyong hala tek kelime etmemişti.

"Onu bu göreve göndermemeliydin Taeyong. Sana söylemiştim."

Jaehyun, daha fazla dayanamayıp ölüm sessizliğini bozmuştu.

"Bu konuyu daha sonra konuşalım."

"Jaehyun haklı Taeyong, adamı indirdiğimde Çinli ölmek üzereydi, neredeyse bilincini kaybetmişti..."

Garip bir şekilde ikiside sorgulamadan her dediğini yaptıkları Taeyong'a benim için karşı çıkıyorlardı. Bu biz nebze de olsa içimdeki öfkeyi bastırmıştı.

"Tek yapması gereken adamı bayıltmaktı. Bunu bile başaramayacağını nereden bilebilirdim ki?"

Hala...

Hala utanmadan beni mi
suçluyordu bir de?

"Senin için ne kadar kolay değil mi? Adam benim iki katımdı! Daha iğneyi saplayamadan üstüme çullandı... Ölmek üzereydim lanet olası! Senin saçmalıkların yüzünden ölmek üzereydim!"

"Ama ölmedin."

"Ölseydim senin için daha kolay olurdu belki de... Belki de istediğin buydu zaten."

"Sana ölmeyeceğine söz verdim Çinli. Ve sözümü de tuttum."

"Sözünü tutan sen değildin Taeyong, Yuta'ydı."

Ve eve dönene kadar herkes sessizlik halindeydi. Ben daha fazla dayanamayarak bir ara gözlerimi kapadım.

Uyandığımda ise Yuta beni kucağına almış köşkün merdivenlerini çıkıyordu.  Arkadan Jaehyun ve Taeyong'un bağırış sesleri geliyordu.

Uyandığımı gören Yuta, fısıldayarak sessiz ol dedi.

Taeyong'un bana verdiği odaya girip yatağa bıraktı beni.

"O ikisi kavga ederken asla aralarına girme zararlı hep sen çıkarsın."

Öyle bir niyetim yoktu zaten.

Başımı sallayarak onu onayladım.

"Üstün başın kan olmuş, bir duş al sen. Ben de odama gidip temizlenmeliyim."

Duş almak mı?

Şu an parmağımı bile oynatacak halim yoktu ki...

Hem gece boyu içmek zorunda kaldığım içkiler, hem neredeyse bilincimi kaybettiğimden sanırım vücudumun deli gibi ağrımasından dolayı tek istediğim uyumaktı.
Yüzümde kuruyup kalan kanın varlığını bile unutacak kadar yorgundum...

"Şu an duşa girecek durumda değilim, bana ıslak mendil verir misin? Yüzümü silip uyumak istiyorum sadece..."

Ciddi misin der gibi bir bakış attı bana.

"Bu halde nasıl uyuyacaksın? Duş almazsan rahatlayamazsın ayrıca."

Bunu ben de biliyordum zaten fakat bazen bilmek yetmiyordu işte.

"Pekala, mendil vermesen de olur. Uyuyacağım ben ışığı kapatır mısın?"

Olduğu yerden yanıma gelerek beni tekrar kucağına almış ve odanın içindeki banyoya girip havlu çekmecesinin üzerine bırakmıştı.

"Banyo yapmak istemiyorum dedim neden anlamıyorsun beni? Uyumama bile izin vermeyecek misiniz Tanrı aşkına!"

"Duşunu aldırıp gideceğim Çinli.
Bağırıp beni kızdırma, insan gibi yardım etmeye çalışıyoruz şurada."

Bunu diyen adamın bana yaptıklarını saymama gerek yok herhalde?"

Daha bu akşam ölmem için dua ediyordu.

"Içtiğin içkiler sende kafa felan mi yaptı acaba?"

"Boş konuşmada kollarını kaldır."

Dediğini yaparak kollarımı kaldırdım ve bu işkencenin de birazdan biteceğini düşünerek sakinleşmeye çalıştım.

Ceketimi ve gömleğimi çıkartıp, pantolonumu da çıkarınca sıra iç çamaşırıma gelmişti fakat onu durdurdum.

"Öyle rahat edemem."

"Seni çok kez çıplak gördüm Çinli. Neyden utanıyorsun?"

"Aynı şey değil..."

"Nasıl  istiyorsan öyle olsun Çinli, ben artık senin düşünce sistemine akıl erdiremiyorum çünkü."

Dediği gibi ilk defa bir şeyi zorla yaptırmadı ve ya benimle tartışmadı.
Beni küvete bırakıp o da gömleğini çıkartmış ve elindeki şampuan ile saçlarımı köpürtmeye başlamıştı.

Bu küveti son kullandığımda Jaehyun ile birlikte güzel sayılabilecek birkaç dakika geçirmiştim ve ardından o beni yıkamıştı.

Şimdi ise ihtimal dahi vermeyeceğim Yuta, parmakları ile tek tek yüzümdeki kan lekerini temizliyordu.

Yüzümü kaldırıp ona bakınca 'ne oldu?' dercesine kaşlarını kaldırdı.

"Teşekkür ederim Yuta. Hem akşamki şey için hem de şimdi için."

"Ikisine de sebep olan bendim. Yaptığımı temizliyorum sadece."

Bu dediği garip bir şekilde gülmeme sebep olunca o da güldü.

"Sen sadece kirlenmeme sebep oldun. Onu da yapmasaydın şu an burada olamazdım zaten."

"Önemli değil Çinli. Görevim seni korumaktı zaten."

Son bir kez saçlarımı da yıkandıktan sonra çekmeceden havlu çıkarıp gitmeme yardımcı oldu.

Ben yatağıma geçerken o da üzerimi örtüp ışığı kapattı.

"Keşke yarın benden nefret ederek uyanmayacak olsaydın Yuta. O zaman seninle iyi anlaşabilirdik."

Birkaç saniye duraksadı. Ve ardından kapının çekilme sesine karışan Japonca konuşmasını duydum. Normalde Japonca konuşmuyordu.
Muhtemelen bilmediğimi düşündüğü için kullandı lakin dediği her kelimeyi hala harfi harfine hatırlıyorum.

"Senden nefret etmiyorum Çinli."






mad life « nct ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin