16-"Tehlikenin merkezinde olmak."

350 36 135
                                    

Akşamüstü olmuştu, hepimiz hazırdık. Köşkün dev salonunda sessiz bir şekilde oturmuş Taeyong'un gelmesini bekliyorduk.

"Şu bacağını sallayıp durmaya devam edersen ben durduracak çok güzel yollar biliyorum."

Ve gerginlikten, korkudan çokça heyecandan bacağımı sallıyor olduğumu bile Yuta'nın uyaran sesiyle fark ediyordum.

Her zamanki gibi tüm nefreti ile bana bakıyor, üstüne bir de bu gece partnerim olarak benimle davete katılacağı için burnundan soluyordu.

"Fark etmemişim..."

"Adamlar seni kaçırıp si-... YUTA!"

Evet, evet hiç utanması yoktu ve Jaehyun onu durdurmasa muhtemelen de sabaha kadar beni aşağılamaya devam ederdi. Fakat dediğim gibi artık Yuta'dan bile daha çok korktuğum şeyler vardı.

Mesela katılacağımız davette başıma gelebilecek şeyler... Başarısı olursam Taeyong'un yapabileceği şeyler... Ya da deşifre edilirsem Kun'un yapabileceği şeyler...

Tehlikenin merkezinde olmak dedikleri bu olsa gerekti. Çünkü benim cidden kaçabilecek tek bir yerim dahi yoktu. Bir anda her şey, herkes düşmanım oluvermişti ve ben daha önce karınca bile incitmemiştim.

Babamın beni zorla attığı bu dünya sonum olacaktı ama haberi yoktu.

"Hepiniz hazır olduğunuza göre, son birkaç uyarı yapıp arabalarımıza geçebiliriz."

Nihayet Taeyong da teşrif etmişti.

"Öğlen dediklerim aynen geçerli. Beni ve Jaehyun'u tanıdıklarından Yuta ve Winwin olarak katılacaksınız. Sevgiliymişsiniz ama Winwin, Yuta'yı kullanıyor böylece hedefimiz olan Choi Siwon'a daha rahat yaklaşacaksın. Kendisi başkalarının sevgililerine daha çok ilgi duyar da. Her neyse bu kısım kolay zaten, Winwin tam onun tipi. Sonrasında seni bir otele ya da evine davet edecektir. Onunla gideceksin. Merak etmene gerek yok hemen arkandan bizde sizi takip edeceğiz, sana zarar vermesine izin vermem. Sen onu cebindeki şırınga ya da hap ile -hangisini başarabilirsen artık- etkisiz hale getirdikten sonra sürekli yanında taşıdığı belleği bulup oradan çıkacaksın. Eğer olurda işler kötü giderse ayakkabının altında GPS olan bir çip var. Ona bir kere basman yeterli. Anlaşılmayan bir şey var mı?"

Yani her şeyi ben yapacaktım onlar davete sadece boy göstermeye gideceklerdi.

Ayrıca adam beni öldürüp bir kenara attıktan sonra gelse ne olurdu ki.

Beni göz göre göre tehlikeye gönderiyordu ve bunu da çok basitmiş gibi anlatıyordu. Işte en çok sinirimi bozan şey buydu.

"Çipe basamazsam?"

"30 dakika sonra basmasan da gelirim seni almaya."

"30 dakika içerisinde defalarca kez ölebilirim, yaralanabilirim ve belki de tecavüz bile edebilir..."

Ellerini çeneme koyarak kendisine bakmamı sağladı.

"Sicheng, sana zarar vermesine izin vermem dediysem vermem tamam mı? Kimse kılına bile dokunamaz."

"Senin için söylemesi kolay! Sen Jaehyun mu Yuta mı diye düşünürken ben senin saçmalıkların için  adını bile bilmediğim bir adam yüzünden ölebilirim..."

Tek kaşını kaldırarak ciddi miyim diye bana bakıyordu.

"Öncelikle sözlerine dikkat edersen sevinirim ve tekrar söylüyorum, boşuna endişelenecek bir şey yok. Her şey benim kontrolüm altında. Ayrıca saçmalık dediğin şey senin buradan çıkış anahtarın. O bellekte Mad Life'a sızmayı başaran iki SR07B ajanının ismi var. Eğer o belleği getirip sen olmadığını kanıtlarsan buradan istediğin gibi çıkıp gidebilirsin. Yani o bellek sana benden daha çok lazım Dong Sicheng. Tabi eğer dediğin gibi gerçekten masumsan..."

Söylediği sözler üzerine kalp atışlarım korkuyla deli gibi hızlanmıştı. Yine de kendisine renk vermemek için elimden geleni yaptım.

"Umarım bu sefer sözünü tutarsın."

Kendisini geçerek köşkten dışarı çıkmış ve Yuta ile gideceğim arabaya binmiştim.

Bu sırada deli gibi bellekte adımın gerçekten yazıp yazmadığını ve ikinci kişinin de Jaehyun olup olmadığını düşünüyordum.

Eğer bu doğruysa Taeyong ikimizi de yaşatmazdı.

Belleği Taeyong'un dediği gibi Choi Siwon'dan almak ve Taeyong'un eline geçmeden de yok etmek zorundaydım. Üstelik bir de bunları bir grup sapık mafyanın dikkatini çekmeden, ölmeden ve Taeyong'un şüphesini çekmeden 30 dakika içerisinde yapmalıydım.

Ha bir de baş düşmanım Nakamoto Yuta sevgilim rolünde tüm gece yanımda olurken!

Kısacası bu gecenin sonunda çok yüksek olasılıkla ölecek ve küçük bir ihtimalle de tüm bunları başarabilirsem yaşayacak ve Taeyong'un güvenini kazanacaktım.

Kulağa ne kadar imkansız geldiğinin farkındaydım fakat yine de denemekten başka şansımın olmadığını da iyi biliyordum.

Nitekim sevgilim(!) olan adam bile ölmemi dilerken bunu yapmak gerçekten de hiç kolay olmayacaktı.

"Umarım bu gece ölürsün ve senden kurtuluruz."

Hayır yani zaten yeterince zor değilmiş gibi neden bir de Yuta ile uğraşmak zorundaydım?

mad life « nct ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin