Yuta ile oje sürdüğümüz sırada Jaehyun, odaya girmiş ve ikimizi bir arada görünce yüzündeki mutsuz ifadenin yerini şaşkınlık almıştı."Seninde burada olduğunu bilmiyordum Sicheng, günaydın ikinize de."
Gözleri dolu doluydu ve eminimki ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Yuta da bunu fark etmiş olacak ki bakışlarını Jaehyun'a çevirmişti.
"Bize gün aydı aymasına da size pek aymadı sanırım."
"Taeyong'u biliyorsun, her zamanki şeyler... Her neyse kahvaltıya iniyoruz, Taeyong'un dışarıda işleri varmış, erken çıkacakmış."
İçimdeki ses o zaman o gitsin bizi niye çağırıyor diye söyleniyordu lakin Lee Taeyong'dan bahsediyorduk. Tek başına tuvalete bile gitmeyen bir adamdan.
Daha sonra o odadan çıktı, biz de birkaç dakika sonra aşağı indik. Masaya geldiğimizde herkeste bir ölüm sessizliği hakimdi. Ten bile sessiz sakin kahvaltısını yapıyordu.
Taeyong kafasını kaldırıp bir kez olsun bize bakmadı bile, ben de zaten yaptığı son şeyden kızgın olduğum için ona en uzak sandalyeye oturdum.
Son akşam yemeği gibi bir atmosfer içersinde geçen yarım saatin ardından Taeyong evden çıkmıştı.
Jaehyun kahvaltı bile yapmamıştı, Taeyong kalkınca o da odasına gitmişti. Ben de işim bitince odamı çıkıp tekrar uyumaya çalıştım.
Yorgundum ama uyuyamıyordum.
Odanın kapısı açılınca kafamı kaldırıp kim olduğuna baktım.
Yuta bana doğru gelip üzerimdeki yorganı kaldırdı.
"Hadi havuza gidelim."
"Havuz mu? Uykum var benim."
"Suya girince açılır işte, hem 1 saattir uyuyamadıysan uyumazsın bu saatten sonra."
Yani haklıydı, uyuyamıyordum zaten fakat havuza girmekte nereden çıkmıştı.
"Jaehyun'da mı geliyor?"
"Ona sormadım, odasından çıkmaz o bugün."
Yani morali bozuk olduğu için bu normaldi ama asıl onu çıkarmamız gerekiyordu o zaman.
"Onu da götürelim, canı sıkkın gibiydi zaten."
"Gibi fazla, canı çok sıkkın zaten. Ve Jaehyun canı sıkkın olduğu zamanlarda asla çekilmiyor."
Yattığım yerden kalkarak, Yuta'yı bileğinden tuttum. Bir bana bir tuttuğum bileğine bakarak sorgularcasına tek kaşını kaldırdı.
"Bakıyorum da hemen alışmışsın düşmanın olmadığıma."
"Uzun zamandır soğuk su ile uyandırılmayınca alışıyor insan."
Tuttuğum bileğinden çekerek Jaehyun'un odasına doğru hafifçe çekiştirdim onu.
"Çok özlediysen söylemen yeterli biliyorsun."
"Yok ben almayayım, yeterince şeyle uğraşıyorum zaten."
Jaehyun'un kapısını hafifçe tıklatıp içeri girdim. Tabi Yuta da arkamdan.
Jaehyun, masada kadehler ve şişelerin arasında zor görünüyordu.
"Bu saatte Taeyong bile içecek kadar delirmemişken kafayı mı yedin Jaehyunie?"
Yuta, önündeki bardaklarda birini alarak kafasına dikti.
Tanrı aşkına bir insanın ağzından çıkan hiçbir kelime nasıl eylerine yansımazdı?
"Demek ki biz daha deliyiz."
Jaehyun ikisinin de bardağını doldururken mırıldandı.
"Sigara içtiğini bilmiyordum."
Ben de elindeki sigarayı gözümle işaret ederek ekledim.
"İçmiyor, zaten. Bugün depresif olmak istemiş Jaehyunie."
Yuta dalga geçer gibi konusuyordu ve bu da Jaehyun'u buradan çıkaracaksak hiçte ise yaramıyordu.
"Yuta, havuza gidelim diye düşünmüş. Hadi hazırlan da çıkalım, sana da iyi gelecektir."
"Siz çıkın, ben odamdayım."
Birazcık olsun ilgilenmemişti bile.
"Hayır kabul etmiyoruz Jaehyunie, zaten sarhoş olacak kadar içmişsin."
Yuta önündeki şişeleri kaldırarak çöpe attı.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen? Kim sana at dedi?"
Jaehyun kızarak ayaklanmıştı.
Bunu fırsat bilen Yuta Jaehyun'u kucaklayarak kaldırmıştı.
"Ayaklarından tut ve koşabildiğin kadar hızlı aşağı koş."
Dediğini yaptım ve kucağımızda bağıran bir Jaehyun ile bahçeye koşmaya başladık.
Bu sırada Jaehyun bize kızıyor
demiş miydim?"Hemen bırakın beni!"
"Yuta, Çinli'yi de mi kendine benzettin 2 günde!?"
"Hey!"
Fakat dinlemiyorduk sanırım...
"3 diyince Jaehyun'u atıp biz de atlıyoruz Çinli."
Jaehyun kucağımızda çırpınırken bu pekte kolay olmayacaktı ancak kafamı sallayarak onu onayladım.
"3."
Tanrı aşkına 1,2,3 diye sayması gerekmiyor muydu?
"Atsana Çinli!"
"3 dedin!"
"Ee!?"
"1 ve 2 demedin."
"Sadece at tamam mı hiçbir şey demiyorum..."
Ve Jaehyun'u suya fırlatmamızla bizde hemen arkasından atlamıştık.
"Bu yaptığınıza çocukluk denir!"
Jaehyun suyun soğukluğu ile üşümüş, bu yüzden de huysuzlanarak bize kızıyordu.
Asla onu zorla suya attığımız için değildi yani.
"Öyleyse bugün çocuk olalım."
Ve bu sözlerinin ardından suyun altına girerek kayboldu Yuta.
Fakat ayak bileğimden tutup beni kaydıracağını tahmin etmemiştim.
Dengemi kaybederek ben de suyun altına düştüm.Gülerek bana bakıyordu. Jaehyun'un aksine o oldukça mutlu görünüyordu.
Eliyle Jaehyun'u işaret edince ona doğru yüzdüm.
"Aklınızdan bile geçirmeyin!"
Fakat çok geçti.
Onu da düşürerek suyun altına çekmiş sonra da hep beraber tekrar yüzeye çıkmıştık.
"Cidden çocuklaştınız iyice..."
Yuta, Jaehyun'a yaklaşarak dudaklarını onun dudaklarına bastırdı.
"Taeyong'un eğlenme şekline alışkın olduğunu unutmuşum Jaehyunie üzgünüm..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mad life « nct ✓
Fanfictionnct mafia fiction | +18 | suç | psikolojik | threesome ! Dong Sicheng Mad Life isimli yeraltı çetesinin eline düşmüştü... Ve bu çete Jaehyun ve Yuta adında iki sevgilisiyle birlikte Taeyong tarafından yönetilmekteydi. DF: 03.05.23