4-Herkes onu öpmek ister

411 41 76
                                    


"Taeyong, biz geldik."

Jaehyun yatakta yarı çıplak adamın saçlarına bir öpücük bırakırken mırıldandı.

"Ah, Jaehyunie geç kaldınız yarım saat kadar hemde bunun ne anlama geldiğini yeni arkadaşına açıklar mısın?"

Taeyong, yattığı yerden doğrulurken gözüyle Jaehyun'u baştan aşağı süzdü ve bu beni fazlasıyla rahatsız etmişti.

"Çinli, geç kaldığımız için Taeyong'un istediği her hangi bir şeyi yapmak zorundayız, Mad Life' da kimse geç kalmaz çünkü Taeyong bundan nefret eder."

Taeyong, Jaehyun'un elinden tutarak onu yatağa çekmişti.

Jaehyun sakince yanına yatmış ve parmaklarını onun saçlarına daldırmıştı.

"Aferin, Jaehyunie çok iyi öğrenmişsin bu yüzden size kolay bir ceza vereceğim ve siz bunu ödül olarak da görebilirsiniz."

Yattığı yerden Jaehyun'a doğru biraz daha kayarak yatakta yer açtı ve ben bunun ne anlama geldiğini bilmeyecek kadar aptal olmadığım için başıma geleceklerden korkmaya başlamıştım.

"Sicheng, yanıma gel ve bize katıl."

Sikeyim, korktuğum şeyler her zaman gerçekleşmek zorunda mıydı şu sıçtığımın hayatında!

Sadece 7 gün Sicheng, 7 gün sonra bu kabus bitecek.

Yavaş adımlarla onlara ilerledim ve yatağın ucuna oturdum.

Taeyong belimden kavrayarak onlara iyice yaklaştırdı, hatta öylesine yakındık ki Jaehyun ve benim yüzümün arasında kalan Taeyong'un çenesi ikimizin de dudaklarına temas ediyordu.

Birkaç milim geriye çıkarak, Jaehyun ve benim dudaklarımı karşı karşıya getirdi.

"Birbirinizi öpmenizi istiyorum."

Jaehyun tüm şaşkınlığıyla Taeyong'un gözlerine baktı.

"Emin misin?"

O kadar şaşırmıştı ki geldiğimden beri ilk defa yüzünde mimik oynadığını görüyordum.

Taeyong ikimizin de omzuna sırayla dudaklarını bastırdı.

Ben erkeklerden hoşlanmıyordum, ve onları öpmek de benim için normal bir şey değildi dahası hiçbir erkeği öpmemiştim ve bu lanet yerde birini öpmek zorundaydım ama bu Taeyong yerine Jaehyun olduğu için biraz daha mutlu sayılabilirdim.

"Jaehyun, Sicheng'u sertçe öp."

Bu adamın ciddi anlam da ruh sağlığı bozuktu kim iki erkeğin birbirini öpmesini izlemek isterdi ki?

"H-hayır, ben erkeklerden hoşlanmıyorum bunu yapamam..."

Sesim hafif çatlayarak çıkmıştı.

Kendi içimde her ne kadar cesur olursam olayım bunu asla dışarı yansıtamıyordum.

Babam, bunun çocukken yaşadığım travmatik olay ya da olaylar zincirinden dolayı olduğunu söylemişti.

"Bunun bir önemi yok, O Jaehyun, herkes onu öpmek ister, sen de istiyorsun hatta bedenin buna kendini çoktan hazırladı bir dakikadır dudakların aralık ve sürekli ıslatıyorsun."

Sikeyim, ruh sağlığı bozuk dediğim adam psikolog gibi konuşuyordu ve beden dilinden de iyi anlıyordu.

Onu öpmek istemekten ziyade, merak ediyordum ama bu da bir nevi istek sayılabilirdi elbette.

Sorun şu ki Mad Life'da herkes çok zekiydi.

Buna o aptal Yuta'yı da ekleyebiliriz.

"Jaehyunie, sertçe ama yavaş olsun istiyorum ona gerçek bir öpücük ver."

Belki ben yanlış gördüm belki de abartmıyorum ama Jaehyun gözleriyle özür dilerim gibi bir bakış attı.

Fakat ensemi kavrayan elleri yüzünden bu bakışı okumak için fırsat bulamadım.

Dudaklarımın üzerinde hissettiğim dolgun ve yumuşak dudaklar ben de kötü bir his uyandırmamıştı.

Onu ve ya bir kızı öpmek bu pekte önemli değildi çünkü karşımdaki adam ciddi anlam da çok iyi öpüşüyordu.

Taeyong'un derin nefes alışveriş sesleri Jaehyun'u daha da hırçınlaştırıyordu.

"Dudaklarını ısır Jaehyun, kanının tadını merak etmiyor musun?"

Yumuşak dudakların yerini, dişler alınca biraz canım acımıştı ve bu beni atağa geçirmişti.

Jaehyun'dan önce davranıp onu geriye ittim, -ki orası Taeyong'un kucağından başka bir yer değildi- dişlerimi olabildiğince bastırıp alt dudağına sert bir ısırık bıraktım.

Ve karşılık olarak Jaehyun ve Taeyong'dan pekte tatlı olmayan mırıltılar kazandım.

Taeyong, beni kucağına çekti ve Jaehyun üzerimden kalktı.

Dudağının köşesinden akan minik kırmızı damlacıklar o kadar çekici görünüyordu ki bir an kendimi kaybedip onu tekrar öpmeyi bile düşündüm fakat hemen sonrasında düşündüğüm şeyin farkına varmıştım.

Taeyong boynuma kafasını bırakıp Jaehyun'u da yanına çekti.

"Senin göründüğün kadar masum olmadığını biliyordum Çinli, bu harika bir gösteriydi ve sizin uyumunuz... bu beni fena etkiledi."

Kafasını boynumdan kaldırıp Jaehyun'un kanayan dudağına odaklandı.

"Jaehyunie, sana karşı kontrolümü kaybediyorum."

Jaehyun'un dudağında ki kanı temizleyip kendini geri attı.

"Jaehyun, lanet olsun!"

Jaehyun onun beyaz ince gömleğinden birkaç düğme açmıştı ki Taeyong onu durdurdu.

"Çinli ile daha çok yakınlaş bu beni daha çok etkiler."

Birkaç adım gerileyerek bunu istemediğimi anlatmaya çalıştım ama Jaehyun sadece dudaklarını oynatarak sakin ol dediği için biraz daha az tedirgin oluyordum tabi.
Sanki orada iki kişiyle aynı anda ön sevişme yapmıyormuş gibi!

Tişörtümü çıkartıp sırtımdan aşağı minik minik öpücükler bıraktı, bu hoşuma gidiyordu bunu inkar edemezdim özellikle de Lee Taeyong'un her hareketimi an be an takip etmesi ve kendinden geçtiğini belli eden bakışları manyak gibi zevk veriyordu.

Fakat bu da çok uzun sürmedi, çünkü birkaç saniye sonra kapı yüksek bir gürültü ile açıldı ve Nakamoto Yuta hışımla odaya girdi.

Kısaca gözlerini üzerimizde gezdirip üzerimde olan Jaehyun'a atladı.

Atlamaktan kastım şiddetli bir anlam da çünkü Jaehyun'un burnuna bildiğiniz kafa atmıştı.

"Nakamoto Yuta, bunu Çinli için mi yaptın yoksa Jaehyun mu?"

____

mad life « nct ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin