8-Eve hoşgeldin.

342 38 30
                                    


"Sicheng, hadi gidelim."

Yattığım yerden hızlıca kalktım. Bu Yuta'nın hoşuna gitmemiş olacak ki bileğimi sıkıca tutup kulağıma fısıldadı.

"Jaehyun'un kollarına gitmeye dünden hazırsın bakıyorum? Bana karşı niye böyle sevgi dolu değilsin?"

Bileğimi çekiştirip -onun da bırakması sayesinde- yanından geçip Jaehyun'a ulaştım. Fakat işte hep söylerim ya şanssız biri olduğumu, Jaehyun Yuta'nın da gelmesi gerektiğini söyledi.

"Ah, zavallı Çinli yine de kurtulamadın benden ha?"

Jaehyun ikimizin arasına geçerek beni bir nebze olsun Yuta denen psikopattan uzaklaştırmaya çalışmıştı ancak Yuta hiçte buna aldırış ediyor gibi görünmüyordu.

"Kendini ona bir kahraman gibi göstermeyi bıraksan mı artık Jaehyunie?"

Jaehyun ona yandan bir bakış atıp yoluna devam etti.

"Bu aptal için Taeyong  kurallarına uymadığını bilse ne olurdu acaba?"

Yuta sözlerini bitirdiği an kendini duvar ve Jaehyun'un arasında boğazı sıkılır bir vaziyette bulmuştu. Jaehyun öfkeyle Taeyong'un boğazını bırakıp yakasını düzeltti.

"Fazla ileri gitmeden çeneni kapasan iyi olur Yuta. Kural dışı bir şey yapacak olursam eğer Taeyong'a yetiştirebilirsin fakat boş boş konuşarak canımı sıkmana izin veremem.

Anlıyorsun beni öyle değil mi?"

Ses tonu beni bile ürperten portakal çocuğun bu haliyle ilk defa tanışıyordum.
Lakin Yuta daha önce tanışmış olsa gerek gerçektende Taeyong 'un yanına gidene kadar bir daha hiç konuşmadı. Arada göz ucuyla baktığımda bunu hemen hissedip bana dönüyor ve tüm nefretini hissettirir halde ters ters bakıyordu.

Eh, ben de canıma susamadığım için onun olduğu yöne kafamı yanlışlıkla bile çevirmeden arabanın camından dışarıyı izlemiştim. Zaten kısa bir süre içinde ormanın içinde dev bir malikanenin önünde durmuştuk.

Ormanın içinde kocaman bir arazinin içindeydi ve arazinin her tarafı elektrikli çitlerle çevriliydi. Küçük bir yapay gölü bile olan bu dev ahşap malikane bana Çin'deki Kunming Gölü'nün bulunduğu Yazlık Sarayı hatırlatmıştı. Bunu düşünmemin en büyük sebebi elbette ki şeftali şeklindeki yapay göldü. Tam anlamıyla antik Çin mimarisinden ilham alınarak yapılmış bu yer ya bir Çinli 'ye ya da Çin'e çok ilgisi olan birine ait olabilirdi.

"Evimize hoşgeldin Dong Sicheng!"

Ve elbette yanılmamıştım...

Taeyong düğmeleri açık beyaz gömleği ve elinde kadehi ile dev kapının önünde bizi bekliyordu.

"O eski binada yaşadığımızı düşünmemiştin öyle değil mi?
Sonuçta büyük bir aileyiz biz..."

Buradan çıkacağıma dair  umutlarımın büyük bir kısmını kaybettiğim ilk an oydu.

İkincisi ise pek gecikmeyecek büyük akşam yemeğinde herkesle tanışırken öğrenecektim.

Fakat ondan önce Taeyong bizi malikaneden çok uzakta olmayan bir alana götürmüş elime de bir silah tutuşturmuştu.

Bir ona bir de elimdeki silaha bakarak ne yapmam gerektiğini sorguluyordum. Çünkü etrafımda Taeyong, Jaehyun ve Yuta'dan başka kimse yoktu ve işin güzel yanı ise hiçbirinin silahı yoktu. Malikanenin dışındaydık ve beni durdurabilecek tellerden çıkmıştık.

Tüm bunlar onlardan kurtulmam için müthiş bir fırsattı.

Elimdeki silahı doğrudan Taeyong'a doğrultup parmağımı tetiğe koydum.

Taeyong'un dudaklarından kısa bir gülüş geçmişti.

Elindeki kadehi havaya kaldırıp  sıkmamı söyledi

"Eğer bunu vurmayı başarırsan hemen şu anda buradan elini kolunu sallayarak gidebilirsin tatlım."

Hiç düşünmeden tetiği çektim.

Fakat bardağın kırılma sesi yerine Taeyong'un derin kahkaha sesi yankılandı ormanda.

"Aptal bir çocukla uğraştığımıza inanamıyorum..."

Yuta, halinden huzursuz olduğunu belli etmek istercesine mırıldandı.

"Ah, hadi ama Yuta! Silahın emniyetini açmadan sıkmaya çalışan güzel yüzlü bir Çinli seni de mutlu etmiyor mu?"

Elbette ki silahın böyle ateşlenmeyeceğini biliyordum tıpkı kaçmayı düşünmem için özenle bir araya getirilmiş bu mükemmel fırsatın da gerçek olmadığını bildiğim gibi.

Bunların hepsi bir testti elbette.

Taeyong gerçekten aralarına sızan bir ajan mı yoksa kurban mı olup olmadığımı test ediyordu gizlice.

Önce kaçmamın imkansız gibi görünmesi için tüm araziyi en uzun yoldan gelerek görmem, sonra ise Taeyong'un bana buradan 'evimiz' diye bahsederek daha çok kalacağımı düşündürtmek istemesi ve şimdi de hiçbir korumanın olmadığı üç silahsız adamın arasındaki silahı olan tek kişi olduğumu düşündürüp onları vurup vurmayacağımı test etmişti.

Elbette ki silah kuru sıkıydı.

Yani istesem bile onlara gerçek anlamda zarar verip kaçamazdım.

Bu yüzden masum bir insanın yapacağı gibi Taeyong'un teklifini kabul etmiş ama başarısız olmuş gibi görünerek onun güvenini kazanmaya çalışmıştım.

"Güzelim, bak buradaki emniyeti açmadan ateş edemezsin."

Taeyong elindeki bardağı Jaehyun'a verip yanıma gelmiş nasıl ateş edeceğimi gösteriyordu. Bunu neden yaptığını bilmiyordum ama numaramın işe yaraması birazcıkta olsa beni rahatlatmıştı.
Her ne kadar teknik anlamda her şeyi biliyor olsamda bu benim ilk görev yerimdi. Tecrübesiz ve ürkektim.
Ki bunda da en çok Yuta denen psikopatın payı çok büyüktü.

"Şimdi Jaehyun'un elindeki bardağa nişan alıp tekrar dene."

Doğuştan nişancı olmadığıma göre bunu da ıskalamam gerekti.

Bende minik bir el kayması ile merminin Yuta'nın yaslandığı ağacın köküne isabet etmesini sağladım.

Jaehyun'un elindeki bardak ile aynı hizada ancak biraz daha solda...
Kimsenin şüphelenmeyeceği ama Taeyong'un yanında Yuta'yı öfkelendirmeye yetecek küçük bir oyun.

"Oradan bakınca bardağa benzer bir halim olmadığına göre ya sen körsün ya da ellerin yerine ayağınla felan ateş ettin her halde?"

"Farkındaysan ilk defa silah kullanıyor Yuta."

Jaehyun beni savunurken içten içe onunda benim gibi bundan çok zevk aldığını hissedebiliyordum.

"Sanırım tansiyonlar biraz yükseldi, öyleyse yemek yemeye gidelim mi artık? Böylece benim güzel sevgilimde yeni arkadaşımızla arasındaki buzları eritebilir belki değil mi Yuta?"

Yuta, Taeyong'un ilgisi üzerinde olduğu için daha fazla konuşmadan onun peşine takılmıştı. Onlar biraz önden Taeyong'un hayatımda duymadığım fantezileri hakkında konuşurken ben ve Jaehyun geriden onları takip ediyorduk.

"İyi işti Sicheng ama bunlar Taeyong'un sana güvenmesi için başlangıç bile değildi."

•••

mad life « nct ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin