35- Zaaflar ve Pişmanlıklar

184 26 91
                                    

"Aman tanrım! Taeyong sen ne yaptın?"

Jaehyun, üstü başı kanlar içerisinde ve kollarında Sicheng 'in hareketsiz bedeniyle giren Taeyong 'a koşarken bağırdı.

Bu kadarını o bile yapmış olamazdı...

Taeyong, Sicheng 'i severdi... Cidden kıymış mıydı ona?

"Doktor geldi mi?"

Jaehyun'un sorusunu es geçerek direk odasına çıkan merdivenlere yöneldi. Kucağındaki bedenin her geçen saniye hayattan kopuyor olduğu gerçeği onu ele geçirmişti.

Jaehyun, usulca kafasını salladı. Şoktan konuşamıyor, bağırıp çağıramıyordu bile... O an tek düşündüğü şey Sicheng'di. Ve ona bir şey olur diye deli gibi korkuyordu. Taeyong'un öfkelendiğinde gözünün hiçbir şeyi görmediğini biliyordu lakin Sicheng 'i öldürmeye götürecek kadar aklını kaybetmiş olması...

"Jaehyun! Çağırsana doktoru, ölmek üzere."

Bunu yapan kendisi de olsa Sicheng 'in ölmesini istemiyordu Taeyong. Ona çok  alışmıştı, soğuk karakterine rağmen tatlı gülümsemesine, bazen gereksiz de olsa inatlaşmasına, uzun boyuna rağmen minicik bedeninin kolları arasında kaybolmasına.

Şimdi gerçekten de kaybolmak üzereydi...

Taeyong, Çinli 'ye gerçekten değer veriyordu, ve ilk defa yaptığı eylemin sonucunu düşünmeden hareket edecek kadar kendini kaybetmesinin  sebebi de buydu zaten. Onu, Jaehyun ve Yuta ile eş değer vermesine rağmen ihanet etmiş olmasını kaldıramıyordu.

Taeyong  insanlara kolay güvenmezdi. Zaten bunu da sadece üç kere yapmıştı.

Ve ikisi tarafindan hayal kırıklığına uğratılmıştı.

En acısı da Taeyong, Yuta'ya Jaehyun'dan bile çok güvenirdi. Onu asla bırakmayacağını, sadece onu seveceğini düşünürdü hep. Yuta, böyle söylerdi.
En azından eskiden...

Doktor odaya girerken o kolları arasındaki hafif bedeni yatağına yatırdı.

"Çok kan kaybetti."

Benim yüzümden diye geçirdi içinden.

Fakat Sicheng'de Yuta'da ölümü sonuna kadar hak etmişlerdi aslında. Taeyong sevdiği insanlara her zaman daha acımasız olmuştu, çünkü ona göre güçlü olmak için bu şarttı. Kendisi şu an olduğu yere kolay gelmediği için herkesten aynı çabayı, fedakarlığı bekliyordu.

Ve onu bu konuda anlayabilen tek kişi sadece Yuta olmuştu.

Onu ve diğer herkesi uyutup dalga geçer gibi onun masasında, onun insanlarının önünde onun sevgilisi ile sevişmiş, onunla birlikte kaçmaya çalışmıştı.
Ya efendi onu uyarmasaydı... Yuta onu bırakıp Çinli ile gidecek miydi?

Onun tanıdığı Yuta, kardeşinin intikamı için 7 kişiyi bir gece de gözünü kırpmadan öldüren Yuta'ydı.

"Hastaneye gitmezse ölecek."

Doktorun sesi ile düşünce dünyasından sıyrılıp yeni bembeyaz olmuş Çinli 'ye döndü. Onun en küçük bebeği...

"Hastaneye gidebilecek olsa sen burada olamazdın zaten."

"Tek başıma onu ameliyat edemem, çok fazla kan kaybetmiş."

Taeyong sinirle adamın boğazına yapıştı.

"TEK BAŞINA GELMESEYDIN O ZAMAN!"

Adamın bacakları hafifçe yerden kesilmeye başlamıştı.

"TAEYONG! TANRIM NE YAPIYORSUN?
BIRAK DOKTORU!"

Jaehyun, Taeyong 'un koluna yapışarak bağırdı. Taeyong sıkıntılı bir nefesle adamı bıraktı.

"Hemen başka doktorlarda bulsun bizimkiler, sen başla. Ve unutma eğer bu çocuk ölürse kendini de ölü bil."

Doktor korkuyla kafasını sallayıp Sicheng'in üzerindeki kanla kaplı gömleği kesmeye koyuldu.

Jaehyun ağlayarak doktora yardım ederken Taeyong odadan çıkıp Yuta'nın yanına bodrum katına indi.

Bileklerinden sandalyeye zincirlenmiş, karanlık mahzende Taeyong 'un geleceği anı bekliyordu.

Taeyong, göz hizasına girdiğinde panikle bağırdı hemen Yuta.

"Taeyong, ona zarar verme lütfen! Bırak gitsin, ben yine kalırım seninle, ister öldürür ister işkence edersin... Ama ona zarar verme nolur!"

Histerik bir gülüş geçti kızıl olanın dudaklarından.

"Kendi canın için yalvaracağına onun için mi endişeleniyorsun?"

"Bana ne yapacağın umrumda değil."

"Ona ne yapacağım da öyle olmalı."

"Taeyong, onu burada zorla tuttun zaten gitmesine izin ver, lütfen
Senden ilk ve tek isteğim. En azından bunu borçlusun bana..."

Birkaç adım yaklaşarak önünde durdu Yuta'nın. Tam olarak gözlerinin içine bakıyordu.

"Yuta." derken sesi ilk kez bu kadar savunmasız çıkıyordu.

"Neden yaptın bunu..?"

Sustu sarışın olan.

"Neden?"

Taeyong tekrarladı sorusunu.

"CEVAP VER!"

Elleri sarışının olanın boynuna sıkıca sarılırken sesi tüm köşkten duyuldu.

Yuta'nın boğazını sıkıca tutarken gözyaşları ilk defa Taeyong 'u dinlemedi.

"Belki sana bunun cevabını herkesten, her şeyden çok sevdiğin SRB ajanı sevgilin verebilir Taeyong, ama artık ben senin sorularına cevap vermiyorum."

Taeyong, Yuta'nın boynundaki ellerini şokla çekti.

"Ne saçmalıyorsun sen?"

Güldü Yuta.

"Zaten biliyordun Taeyong, ama hiçbir zaman bu gerçeği kabul etmedin."

"Yuta, saçmalıyorsun artık, yok öyle bir şey olsaydı bile ihaneti bunu yapan kişi Jaehyun bile olsa affetmeyeceğimi en iyi senin bilmen gerekir."

Bu sırada öfkeden bir sigara yakmıştı kızıl olan, Yuta aklını kaybetmiş olmalıydı.

"Hayır, doğruyu söylüyorum ve bunu en iyi sen biliyorsun Taeyong.
Beni aşık olduğum için öldürebilirsin ama Jaehyun 'un kılına bile zarar veremezsin öyle değil mi?
Keşke bu kadar aç gözlü olmasaydın Taeyong, belki o zaman mutlu bir hayatımız olabilirdi. Sicheng ve benim gitmeme izin verseydin, Jaehyun ile mutlu olabilirdin. Fakat sen hepimize sahip olmak istedin, senin zaafın bu.
Aç gözlülüğün sonunu getirecek, farkında bile değilsin..."

"Boşuna çeneni yorma Yuta, seni de sevgilinin yanına gönderdiğimde Jaehyun ve ben yine mutlu olacağız.
Bizimle birlikte olma şansını saçma sapan bir heves yüzünden harcadığın için kaybettiğine üzül sen, hayatının sonuna kadar bu küçük, karanlık mahzende Çinli'nin yasını tutarak geçirebilirsin."

Yuta ayağa kalkıp Taeyong'u oracıkta boğmak için atıldı fakat bileklerindeki zincirler buna engel oldu.

"ONA ZARAR VEREMEZSIN! TAEYONG, HAYIR! YAPMADIM DE NE OLUR..."

Taeyong, yüzündeki pişmanlığı ve çaresizliği gizlemek için arkasını döndü.
Ve kapıdan çıkmadan önce ekledi.

"Çok geç."

Artık çok  geçti her şey için.

Ve Yuta hayatının sonuna kadar bu küçük, soğuk ve karanlık oda da pişmanlık çekecekti.

Ölüm Yuta için bir ceza sayılmazdı bile, o zaten severek yapardı bunu.

Onun cezası Çinli 'nin artık bu dünyada olmadığı gerçeğiyle yaşamak zorunda kalmaktı.










mad life « nct ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin