elçin: bugün seni gördüm.
elçin: okul çıkışıydı. kabul ediyorum, seni birkaç saniye bile olsa fazladan görebilmek için yolumu uzattım.
elçin: ters yönlerde oturuyor olsak bile bugün seni daha uzun görmek istedim ve üzgünüm ki, peşine takıldım.
elçin: önce kulaklığını geçirdin kulaklarına ve bir süre öyle yürüdün.
elçin: eve gideceğini sansamda öyle olmadı Demir, evine gitmedin.
elçin: uzun bir süre yürüdün, öyle ki bacaklarımın ağrıdığını hissettim.
elçin: fazla dalgın bir yürüyüştü bu. başın eğik, bakışların ise yerdeydi.
elçin: sonra bir yerde durdun. kulaklığını çıkardın ve oradaki bir ağacın dibine, çimlerin üstüne oturdun.
elçin: ilk başta ne yapmaya çalıştığını anlamadım.
elçin: sonra bedeninin titrediğini ve gözyaşlarının güzel yüzünde bir yer edindiğini gördüm.
elçin: o an Demir... o an yüreğimde öyle bir acı hissettim ki.
elçin: seni o hâlde görmek sanki içimde bir şeyleri de koparmış gibiydi.
elçin: çok... çok yaralısın Demir.
elçin: bu yaraya kimin sebep olduğunu bilmiyorum ama o ağaç kenarının bir önemi olduğunu anlıyorum.
elçin: tüm gün okulda aynı surat ifadesiyle durup günün sonunda orada ağlamanın bir sebebi olmalı.
elçin: o anda yanına gitmek istesemde gelemedim.
elçin: yalnız kalmanın senin için daha iyi olacağını düşündüm ama bir yanımda bunun için hâlâ pişman.
elçin: neden Demir?
elçin: yüreğindeki ağırlığın sebebini bilmesem bile neden aynısını içimde taşıyorum?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yara İzi ❧ ᴛᴇxᴛɪɴɢ
Short Story❧ tamamlandı. ❧ elçin: çünkü senin de gözlerin sevgiyle bakıyor. elçin: belki yarım kalmış bir hikâyenin ağır yükünü omuzlanıyor gözlerin. elçin: tamamlanmamış bir kitabın en acı sayfasında kalmış gibi gözlerin.