Huzurla gözlerimi yumdum. Saçlarımda gezinen el bana büyük bir haz veriyordu ve bu hissin sonsuza kadar sürmesini istiyordum. Hep bu şekilde kalabilirdim.
Kayra'nın yanındaydım. Onun koltuğunda başımı bacağına yaslamış bir hâlde uzanıyordum. Birlikte yine bir film izliyorduk ve Kayra bu sırada saçlarımı okşuyordu. Bunun hoşuma gittiğini anladığından beri her fırsatta gerçekleştirmekten geri durmaması içimi ısıtıyordu.
"Sence hangisi?" diye sordum filmin bitişi sahnelenirken. "Gitmek mi kalmak mı, hangisi daha zordur?"
Usulca saçlarımda elini gezdirmeye devam ettiğinde düşündüğünü belli edercesine bir mırıldanma döküldü ağzından. "İkisi için de zor görünüyordu, eşit derecede olabilir. Onun için bırakmak, diğeri için de bırakılmak zordu."
Bedenimi hareket ettirerek yanağımı yasladığım yerden çektim ve ona bakabileceğim şekilde döndüm. Hafifçe alt dudağımı ısırdığımda izlediğimiz filmdeki olaylar zihnimde tekrar hayat buluyordu. "Ben kalana daha çok üzülüyorum." dedim. "Çünkü orada, onun ardında bıraktığı yaşanmışlıklarla kaldı. Ne zaman anısı olan bir yer ile karşılaşsa hep acı çekecek. O da oradan ayrılmadığı sürece her daim tüm o hatıraların altında ezilecek."
Düşüncesi bile beni üzüyordu. Kız onu terk ettiğindeki çocuğun hâli tekrar gözlerimin önüne geldi. "Keşke ayrılmak zorunda kalmasalardı. Çok yakışıyorlardı hem."
Usulca başını sallayıp işaret parmağının tersini yanağıma sürttü. Hafifçe hareket ettirerek tenimin ısınmasını sağladığında bakışlarımı gözlerine kaldırdım. "Seni üzgün görmek hoşuma gitmiyor." dedi yumuşacık sesiyle. "Bir film için olsa bile."
Ona bakakaldığımda yine kalbim hızlandı, gözlerinin derinliği beni içine çekerken yine nefesim kesildi. Her hareketi ve her sözü beni mutlu hissettiriyordu. Beni özel hissettiriyordu.
Tek bir bakışıyla bile beni dünya üzerindeki en güzel ve özel insanıymış gibi hissettiriyordu.
Benim utandığımı anlayarak gülümsedi ve konuyu değiştirdi. Yanaklarıma uğrayan ısıyla gözlerimi kaçırdım. "Yarın bir işin var mı?"
Başımı olumsuz anlamda salladığımda gülümsemesi büyüdü. "Güzel."
"Niye ki? Ne yapacağız?" diye merakla sorduğumda doğrulmuştum. Bu kez bağdaş kurup oturdum ve bir cevap ararcasına ona baktım.
"Yarın seni bir yere götürmek istiyorum," dediğinde kaşlarım merakla çatıldı. "Nereye?"
Derin bir nefes aldığında göğsü yükselip inmişti. Alt dudağını hafifçe ısırdı ve tekrar serbest bıraktığında bana baktı. "Seni gerçek bir randevuya çıkarmak istiyorum." dedi. "Sana hak ettiğin şekilde davranmak istiyorum."
Yeni bir şaşkınlık zihnimi ele geçirdiğinde yavaşça yutkundum. Birçok kez birlikte yemek yemiş ve takılmıştık ama bu hep olağan şekilde gerçekleşmişti. Yine de her biri benim için çok özeldi ve onun düşündüğü gibi bunu hiç düşünmemiştim.
"Buna gerek yok ki," dedim gülümseyerek. Kendini bir şeyler için zorunlu hissetmesini istemiyordum.
Uzanıp elimi tuttu ve dudaklarını bastırdı. Ardından elimi bırakmak yerine ellerimiz birbirine kenetlenmiş bir hâlde bacağına yasladı. "Gerekli olduğu için değil, bunu istediğim için söylüyorum. Eğer sen de istersen yarın akşam seni yemeğe çıkarmayı çok isterim."
"Kayra..." diye fısıldadım. Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde uzanıp ona sarıldım. Elleri her zamanki gibi belime yerleştiğinde bana aynı şekilde sıkıca sarılarak karşılık verdi. "Ben de çok isterim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yara İzi ❧ ᴛᴇxᴛɪɴɢ
Short Story❧ tamamlandı. ❧ elçin: çünkü senin de gözlerin sevgiyle bakıyor. elçin: belki yarım kalmış bir hikâyenin ağır yükünü omuzlanıyor gözlerin. elçin: tamamlanmamış bir kitabın en acı sayfasında kalmış gibi gözlerin.