Yeni bir gün tüm güzelliğiyle doğarken uzun bir zaman sonra ilk defa güzel hisleri karşılayarak açtım gözlerimi. İçimde bir umut yeşermişti ve onun solmaması için ne gerekiyorsa yapmaya hazırdım.
Okul için hazırlandığımda vakit kaybetmeden yola çıkarak birkaç sokak ötedeki okuluma doğru yürüdüm. Sınıfa çıktığımda henüz erken olduğu için çok fazla kişi yoktu. Çantamın içinden kitap ve defter çıkararak önüme koyduğumda kalemlerimi de çıkardım ve alt dudağımı ısırarak Demir'i beklemeye başladım. Çok değil, birkaç dakika sonra kapının önünde görünmüş ve sırasına geçip oturmuştu.
Derin bir nefes alarak defterimi elime aldım ve onu sıkıca göğsüme bastırdım. Demir sırasına yerleştiğinde ise kararsızlık yaşamak istemediğim için hızlıca ayağa kalktım ve kalbim ağzımda atarken yanındaki boş yere oturdum.
Şaşkın bakışları benimkilerle buluştuğunda sesime yansıyan heyecanla konuştum. "Bana ders çalıştırır mısın?"
Muhtemelen duymayı en son beklediği soruyu ona sorarken kalbim çok hızlı atıyordu. Sorumun ona büyük bir şaşkınlık yaşattığını biliyordum. "Daha önce hiç ders çalışmadım, derste gördüklerim sınıfı geçmem için yetiyordu. Bu yüzden şimdi nasıl ve nereden başlayacağım hakkında hiçbir fikrim yok."
Kısaca derdimi ona anlattığımda büyük bir ikilemin içine düştüğünü fark ettim. Bana yardım etmeyi istese bile duygularım konusunda endişeli olduğunu anlayabiliyordum ve bunun için söyleyebileceğim hiçbir şey yoktu. Duygularıma söz geçiremezdim. Bunu kimse başaramazdı. Ben sadece bana yardım edecek olan tek kişinin bana ders çalıştırmasını istiyordum.
"Bu doğru olmaz," dedi. Benim için üzgün hissettiğini sesinden anladım. "Bu durumda olmasaydık, inan seve seve kabul ederdim ama olmaz Elçin. Başka birini bulmalısın."
Başımı iki yana salladım. "Başka birini bulamayacağımı çok iyi biliyorsun Demir. Bunu yaparsa bir tek sen yaparsın. Senin yapmanı istiyorum. Sana hislerim hakkında bir söz veremem ama istiyorum Demir. Hangi bölümü ve hangi mesleği istediğimi henüz bilmiyorum ama ben de üniversiteye gitmek istiyorum. Birkaç ay kaldı sınava, çok zaman kaybettim ve daha fazla vaktimi boşa harcamak istemiyorum. Bunu bana sen söyledin; nasıl yaşamak istiyorsam bunun için çabalayacağım artık ve bunu başarabilmem için senin desteğine ihtiyacım var."
Sözlerim bakışlarının kırılmasını sağladığında beklentiyle ona baktım. Heyecanlı hâlim hoşuna gitmiş olmalı ki kendini tutamayıp güldü. Bu beni de güldürürken içime güzel bir his yayıldı.
"Pekâlâ," dedi. "Ama evde de çalışacaksın. Bir tek benim yardımımla bunu yapamazsın. Kendine çok şey katman gerekiyor."
Hevesle başımı salladım. "Teşekkür ederim."
Daha sonra ise zil çalana kadar ders çalıştık. Öyle güzel ders anlatıyordu ki istemesem bile anlattıklarını anlayabileceğimi düşündüm. Bu sürede ise bakışlarımı daha çok önümdeki kitap ve defterlerde tuttum. Bu konuda gerçekten hevesli olduğum için yüzüne çok sık bakmıyordum. Daha düne kadar bu duruma düşsek onu izlemekten anlattıklarına odaklanamayacağımı biliyordum. Ama içimdeki ders çalışma isteği ve bir şeyleri başarabilme hayali sayesinde bunu kolaylıkla gerçekleştirebilmiştim.
Anlayamadığım yerlerde ona bunu soruyor ve cevabıyla taşları yerine oturtuyordum. Hangi mesleği istediğini bilmiyorum ama eğer öğretmen olmak gibi bir isteği varsa bunu çok güzel bir şekilde yerine getireceğine o anda emin olmuştum.
Çalışmaya matematikten başlamıştık ve ders hocamız sınıfa girence ilk dersimizi burada bitirmiştik. Hiç bu kadar iyi geçeceğini düşünmemiştim ama bu beni çok mutlu etmişti. Kolay bir konudan başlamış olsak bile güzel hissettirmişti.
Ben eşyalarımı masasının üstünden toplarken gözleri benim üzerimdeydi ve birkaç saniye sonra o güzel sesini işittim. "İstersen yarın bir kafeye gidip ders çalışabiliriz. Bugün de evde bu konuya çalışıp iyice kavrarsın."
Gözlerimiz birbirine tutunduğunda usulca başımı salladım. "Teşekkür ederim Demir, gerçekten. Sağ ol."
Hafifçe başını sallayıp gülümsediğinde zorlukla da olsa gözlerimi ondan çekip yerime oturdum. Bunun ikimiz için de zor olacağının farkındaydım. O benden uzak kalmak ve duygularımı incitmemek istiyordu. Ben ise onun yakınında olmayı, her anında ona bakmayı ve dünyasının içinde olmayı istiyordum. Birbirinin tam tersi isteklerimiz bu durumda ikimiz için de daha zorlayıcı bir hâl alıyordu ama beni düşüncelerimden o vazgeçirmişken bir başkasının bunu yapmasını istemiyordum. İlk kez bu duyguyu tatmışken vazgeçmek istemiyordum, ona karşı hissettiklerimi elimden geldiğince susturmaya çalışmalıydım ki bu şekilde amacıma ulaşabileyim. Bunu başarabilir miydim, orası tartışılırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yara İzi ❧ ᴛᴇxᴛɪɴɢ
Cerita Pendek❧ tamamlandı. ❧ elçin: çünkü senin de gözlerin sevgiyle bakıyor. elçin: belki yarım kalmış bir hikâyenin ağır yükünü omuzlanıyor gözlerin. elçin: tamamlanmamış bir kitabın en acı sayfasında kalmış gibi gözlerin.