y i r m i d o k u z

74 16 6
                                    

Bir hareketlilik hissediyordum, usulca saçlarımda dolaşan eli. Hafifçe kaşlarım çatıldığında bu elin durduğunu ve saçlarımdan uzaklaştığını hissettim. Yavaşça gözlerimi araladığımda ise bulanık ışık gözlerimi ağrıttı. Birkaç saniye sonra görüşüm netleştiğinde Kayra'nın yanımda oturduğunu fark ettim ve gözlerimiz buluştu.

"Elçin?" Uyandığım için mutlu ve hemen arkasına gizlenen endişeli sesini işittim. "Nasıl hissediyorsun kendini?"

Bakışlarım önüme döndü ve bir yatakta yattığımı fark ettim. Doğrulmaya çalıştığımda Kayra yardımcı olmak için bana uzandı. Oturur pozisyona geldiğimde başımı arkama yasladım. "Yorgun," dedim pürüzlü sesimle. Boğazım acıyordu, çok susamıştım.

Sanki zihnimi okumuş gibi bana bir bardak su uzattığında alıp içmeye başladım. Rahatlayarak bardağı geri ona uzattığımda yanımdaki komodinin üstüne bıraktı. "Neredeyim?" diye sordum gözlerim odada gezinirken. Kahve tonlarının hâkim olduğu bir odaydı ve oldukça sade döşenmişti. Temel eşyaların dışında çerçevelerde birkaç fotoğraf vardı ve duvarlarda tablolar asılıydı.

"Odamdasın," dedi güvence vermek istercesine. "Sarıldığımızda bayıldın, evine giremeyeceğim için seni buraya getirdim."

Yavaşça başımı salladım ve gözlerimi yumdum. Başım fena halde çatlıyordu. Ağrı canımı acıtacak şekildeyken istemsizce kaşlarım tekrar çatıldı. "Gel," dedi Kayra elime uzanıp tutarken. Dokunuşunu beklemediğim için gözlerimi açıp ona baktım ama o hafifçe gülümsedi. "Sıcak bir şeyler iç."

Hiç istemesemde ayağa kalktım ve onun peşinden mutfağa gittim. Bir sandalye çekip oturmamı işaret ettiğinde istediğini yaptım ve o da önüme buharı üstünde tüten bir bardak çay bıraktı.

Sandalyede bacaklarımı kendime çekerek oturdum ve kupa bardağı ellerimin arasına aldım. O bir şeylerle uğraşırken arkadan onu izledim. Boyu benden uzundu ve aramızda bir kafadan biraz daha fazla bir mesafe vardı. Omuzları geniş ve hafif kaslıydı. Kahverengi saçları ise dağınıktı ve ortaya güzel bir görüntü sunuyordu. Üzerinde ise siyah bir tişört ve eşofman altı vardı.

Ne düşünüyordu hakkımda? Ne kadar zavallı olduğumu, ne kadar güçsüz olduğumu mu? Öyle düşünüyorsa bunun için ona kızabilir miydim? Hayır, ne düşünüyorsa haklıydı.

Güçsüzdüm.

Arkasını döndüğünde hemen göz göze geldik ve onu izlerken yakalanmanın verdiği hisle bakışlarımı elimdeki bardağa indirdim. Sıcak çaydan bağımsız yanaklarımın ısındığını hissediyordum.

Önüme bir kase çorba bıraktığında yanına da dilimli ekmeklerden koydu ve kendine de çorba alarak çaprazımdaki sandalyeye oturdu. Gözleri bana çevrildiğinde yavaş yavaş çayımı içiyordum. "Çorbanı da iç, olur mu?"

Gözlerimiz tekrar kesiştiğinde nazikçe sorduğu soruya karşı çıkamadım ve usulca başımı salladım. Hem sıvıydı, daha kolay yiyebilirdim.

Birlikte sessizce yemeğimizi yedik. Arada bakışlarım ona kayıyordu ve onu merak edip duruyordum. Kimin acısını çekiyordu? O da mı birini kaybetmişti? Yavaşça yutkunarak önüme baktım ve kaşığımı hareket ettirerek çorbamla oynadım. Belki de Demir gibi o da sevgilisini kaybetmişti ve onun kaybını yaşıyordu.

"Nasıl geldin?" diye sordum merak ettiğim bir soruyu dile getirerek. "Orada olduğumu nasıl biliyordun? Daha önce hiç gelmemiştin." Daha yeni tanışıyorduk elbette evimi ve çatıya çıktığımı bilmiyordu.

Yavaşça yutkundu ve bana baktı. Dudakları aralandığında tepkimi izledi. "Sınıfından bir çocuk geldi. Demir. Sana ulaşamadığını ve orada olabileceğini söyledi." Derin bir nefes alarak bakışlarını kaçırdı. "Bunca zaman seni merak ettim ama ne telefonun bende var ne de nerede oturduğunu biliyordum. Öğrenince de yanına geldim."

Anladığımı belirtircesine başımı salladım. Demir'in bunu yapmasına şaşırmıştım. Benim için endişelenmesini ya da Kayra'yı yanıma göndermesini beklemiyordum. Hem, kendi niye gelmemişti ve Kayra'yı göndermişti? Düşüncelerimin ona kaydığını fark edip hemen toparlandım ve çorbadan bir kaşık daha aldım.

Kayra'nın konuşmak için dudaklarını araladığını gördüm ama kelimeler ağzından çıkamadan dudaklarını birbirine bastırdı. Bu meraklanmama sebep olduğunda konuşmasını bekledim ama susmaya devam etti. Daha sonra gözleri masada gezinirken telefonunu bana uzattı. "Numaranı girsene. Arkadaşların birbirlerinde numaralarının olmaması kadar saçma bir şey yok." dedi ama daha farklı bir şey diyecek gibi hissetmiştim. Neden vazgeçmişti?

Uzanıp numaramı girdim ve telefonu tekrar ona uzattım. O da beni çaldırdıktan sonra telefonu kapattı. Ayağa kalkıp bitirdiğimiz tabakları alarak makineye yerleştirdiğinde ise tekrar bana döndü. "Film izlemek ister misin? Mısır da patlatabilirim."

Bunu beklemediğim için şaşırarak ona baktım. Bunu gerçekten istiyor muydu? Daha önce hiç biriyle birlikte bir şeyler izlememiştim. "Ben…" diye mırıldandım, ne diyeceğimi şaşırmıştım. "Gitsem daha iyi olur. Her şey için teşekkür ederim."

Başını salladı. "İşin olmadığını biliyorum. Birlikte film izleyelim sonra seni eve bırakırım, olur mu?"

Yavaşça yutkundum ve omuz silktim. "Pekâlâ."

Daha sonra ise beni film seçmem için televizyonun karşısına oturttu ve mısır patlatmak için mutfağa geri döndü. İlgimi çeken filmlerden hiç izlemediğim birini seçtim ve Kayra da geldiğinde filmi başlattı. Patlamış mısırı aramıza koyduğunda başta kendimi çok gergin hissettim. Onunla birlikte film izlemek? Onun evinde? Bunun gerçekleşeceğini hiç düşünmezdim ama şu anda tam olarak bu durumun içindeydim.

Zamanla filmin heyecanına kapılıp rahatladığımda komik sahnelerde gülmeye başlamıştım. Kapımdaki Casus isimli bir filmdi başrol oyuncunun birkaç filmini daha izlediğim için bu filmi de keyif alarak izledim. Çocukların komik bir sahnesinde daha güldüğümde bu defa Kayra ile göz göze geldim. O da bana bakarak gülümsedi ve tekrar önüne döndü.

Yara İzi ❧ ᴛᴇxᴛɪɴɢHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin