Güneş gökyüzündeki yerini aldığında ve yeni bir gün daha doğduğunda usulca araladım gözlerimi. Duş alarak güne başladığımda saçlarımı hızlıca kuruttum ve siyah bir eşofman ile sweet giydim. Mutfağa giderek kendime bir kahve yaptım ve balkona çıktım.
Bugün daha iyi hissediyordum ve mutlu uyanmak benim için alışılmadık bir şeydi, bu yüzden bugünün kıymetini fazlasıyla biliyordum. Gözlerimi yumduğumda dudaklarımdaki küçük bir tebessümle yüzüme değerek saçlarımı uçuran rüzgarı hissettim.
Ne var ki, mutluluğum kısa sürdü.
Kapının hızla çarpılışı olduğum yerde sıçramama sebep olduğunda kaşlarım çatıldı. Duyduğum sesler beni daha da meraklandırırken elimdeki bardağı aceleyle bir yere bıraktım ve içeriye geçtim.
Annem gelmişti.
Ve onu hiç böyle görmediğimi biliyordum.
Büyük bir şaşkınlıkla kısa sürede dağılan eve baktığımda sesler annemin odasından yükselmeye başlamıştı. Yavaşça yutkundum ve onun buna kızacağını bilsemde bunu umursamayarak odasına doğru ilerledim.
Bu görüntüyü hiçbir zaman unutamayacaktım.
Burası içeriden çok daha fazla dağılmıştı ve annem odasının bir köşesine çökmüş, hıçkırıklarla ağlıyordu. Koyu renk makyajı akmış ve yüzünde bir yer edinmişti. Saçları dağınık bir şekilde iki yanından aşağı inerken kafasını arada duvara vuruyordu.
Ağlıyordu. Annem ağlıyordu.
Hayatım boyunca onu hiç görmediğim bir şekilde ağlıyordu.
"Anne?" Kekelemiştim.
Öyle şaşkındım ki bu durum karşısında, donup kalmıştım. Gördüklerimi idrak etmek benim için oldukça zor olsada ona birkaç adım atabildiğimde ne yapacağımı bilemeyerek yanına çöktüm.
İçimde bir şeylerin koptuğunu hissediyordum. Onu böyle görmek canımı öyle yakıyordu ki benim de gözlerim doldu ve elim farkında olmadan, sanki bu çok doğal bir hareketmiş gibi omzuna dokundu. Annem kollarımda ağlamaya devam ettiğinde çenem başının üstüne yaslannıştı.
Ne olmuştu? Onu bu hâle getiren de neydi? Bilmiyordum. Hiçbir şey bilmiyordum ve bu şu anda beni delirtecek kadar canımı yakıyordu. Aramızda ne yaşanırsa yaşansın o benim annemdi. Annem.
Kollarımın arasındaki bedeni öyle titriyordu ki. Kesik kesik nefesler alıyor, iki yana doğru başını sallıyordu. Saçlarını yüzünden çekmeye özen göstererek okşamaya başladığımda kendimi tutmaya çalışsamda ben de ağlıyordum.
Ve sonra, hiç beklemediğim bir şey gerçekleşti.
Annem, ilk kez bana sarıldı.
On sekiz yıllık hayatım boyunca annemin ilk defa bana sarıldığını hissediyordum. Hem de sıkıca.
Bu hareketi sayesinde daha şiddetli ağlamaya başladığımda annem yüzünü kendini saklamak ister gibi göğsüme bastırdı. Sıcak temasını hissetmek ve bana sarılıyor olduğu gerçeği bir hayal gibiydi. Gerçek olduğuna inanamıyordum ama uzun bir süre bu şekilde kalmak gerçekliğini doğrulamamda yardımcı olmuştu.
Ne kadar süre geçti bilmiyorum ama en sonunda annem geri çekildi. Gözyaşlarını silerek kendini toparlamaya çalışırken yalnızca onu izliyordum ve kısa sürede gözlerimiz buluştu. Yutkunduğunu hissettim.
"Ben..." Annem ilk defa ne diyeceğini bilemiyor gibiydi. Başımı salladım konuşmasına gerek olmadığını belli edercesine ve ayağa kalkmasına yardım ettim. Eğer isterse bana neler olduğunu anlatabilirdi ve bunu çok istiyordum ama şu an onu zorlamak istediğim bir şey değildi.
Başta ne yaptığımı anlamasada bana karşı koymadı ve ben onu yatağına yatırırken küçük bir çocuk gibi benim hareketlerime uyum sağladı. Üstünü örttüğümde bunu neden yaptığımı ben de bilmiyorum ama üzerine eğilmişken onu alnından öptüm. Onun bana göstermediği anne şefkatini şu anda ben ona gösteriyordum.
O da aynı şeyi düşünmüş olmalı ki tekrar ağlamaya başladı ve yüzünü yastığına doğru eğdi. İçimin sızladığını hissettiğim sürede odasının kapısını kapatarak oradan çıktım ve daha fazla ayakta duramayarak yere çöktüm. Ellerimi ağzıma bastırarak tekrar ağlamaya başladığımda hissettiğim ruhsal acı büyük ölçüde kalbimi ağrıtıyordu. Bir elim kalbime giderek baskı uygularken sertçe alt dudağımı ısırdım. Aldığım tat ile kanattığımı anlasamda uzun bir süre bu duygu durumundan çıkamadım.
Daha fazla bu evde duramayacağımı hissettiğimde zorlukla ayağa kalktım ve montumu aldığım gibi çıktım. Her zamanki durağıma geldiğimde yine en uca oturdum ve rüzgarın bir kez daha saçlarımı hareketlendirdiğini hissettim. Lâkin bu sefer içimde huzurun kırıntısı kalmamıştı.
Bu yaşıma kadar hiç anne sevgisini tatmamıştım. Nasıl hissettireceğine dair de en ufak bir fikrim bile yoktu. Onun tarafından nefret edilmeye alışmıştım. Tüm kötü ve kırıcı sözlerinin sahibi olmayı, her şeyin sorumlusu hissetmeyi ve yalnız kalmayı hak ettiğimi düşünmeyi bana o alıştırmıştı. Annem benim en büyük acımdı. Bütün kırgınlıklarımın sebebiydi.
Neden anne? Neden bu kadar zor geldi küçük bir çocuğu sevmek?
Neden çocukluğumun katili olmayı seçtin?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yara İzi ❧ ᴛᴇxᴛɪɴɢ
Short Story❧ tamamlandı. ❧ elçin: çünkü senin de gözlerin sevgiyle bakıyor. elçin: belki yarım kalmış bir hikâyenin ağır yükünü omuzlanıyor gözlerin. elçin: tamamlanmamış bir kitabın en acı sayfasında kalmış gibi gözlerin.