y i r m i ü ç

76 15 7
                                    

Gün tüm acılara rağmen tekrar doğduğunda kısa bir sürede hazırlanıp okula gitmiştim. Tüm gece boyunca konu anlatım videoları izlemiş ve soru çözmüştüm. Başta çok zorlansamda bir videoyu birden fazla kez izlemiş ve kendimi konuyu anlamaya zorlamıştım. Temelim vardı ama geri kalan şeyler bana çok zor geliyordu. Bunun biriken tüm konuları düşündükçe beni sıkıntıya sokmasının ve düşüncelere boğmasının da bir etkisi vardı.

Bir hayalim yoktu ya da hangi mesleği istediğimi, ileride ne olmak istediğimi bilmiyordum. Fakat içimde üniversiteye gitmeye dair bir istek vardı ve onu kaybetmemek, bu isteğin gerçekleşmesi için her şeyi yapmak istiyordum. Kimsenin desteği veya yardımı olmasa bile bunu başarabilmek istiyordum. Her ne kadar bu zor olsada ve henüz ne istediğime karar veremesemde sanırım artık bir hayale sahiptim. Üniversiteye gitmek istiyordum.

Demir'i aklımda olabildiğince uzağa atarak derse yoğunlaştım ve hocanın anlattıklarını anlamaya çalıştım. Anlayamadığım her seferde kendimi bir aptal gibi hissediyordum ve etrafıma bakıp bunda yalnız olup olmadığımı anlamaya çalışıyordum.

Bir şekilde birkaç dersi atlattığımda nefes alma ihtiyacıyla doldum ve saçlarımı iki yanımdan önüme alıp kapşonlumun şapkasını başıma geçirdim ve bahçeye çıktım. Soğuk hava çıktığım gibi yüzüme vurduğunda ciğerlerimi temiz havayla doldurdum ve her zaman oturduğum yerlerden birine geçtim. Ellerim ceplerimdeyken gözlerimi etrafımda gezdirdim.

Herkes kendi hâlinde ve memnundu. Arkadaşları vardı, yalnız değillerdi. Mutlulardı. Bir süreliğine olsa bile iyi hissediyorlardı. Bunu istemesem bile onları kıskandığımı hissettim. Zihnimin içinde yaşamaktan çok sıkılmıştım.

O esnada yanıma birinin oturduğunu hissettim. Kim olduğunu anlamak için bakmama gerek bile yoktu. Elinde iki sandviç tuttuğunu ve birini bana uzattığını gördüğümde kaşlarım çatıldı. Ne yapıyordu?

"Bana acımana ihtiyacım yok." dedim sert bir sesle. Bu yaptığı canımı sıkmıştı. Nasıl görünüyordum dışarıdan? Yemek dilenir gibi bir hâlim mi vardı? Dün hiç istemesemde zayıf düştüğüm anıma şahit olmuş olabilirdi ama bu ona hiçbir hakkı vermezdi.

Onu terslemek veya kötü davranmak istemiyordum. Tanıştığımız gün ettiğimiz sohbet ve hiç sebebi yokken bana içini açması benim için değerliydi fakat onun da bana böyle davranmasını istemiyordum. Bu bana yalnızca zavallı ve aciz hissettiriyordu.

"Sana acıdığım falan yok," dedi beklemediğim kadar keskin çıkan sesiyle. Sandviçi tekrar bana uzattı. "Sadece kahvaltımı arkadaşımla yapmak istiyorum."

"Arkadaşın mı?" diye sordum şaşkınca. Arkadaş mı olmuştuk? Bu kadar kısa sürede?

"Evet," dedi, hâlâ sandviçi bana uzatıyorken. Almam için elini salladı. "Arkadaşım. Al artık şunu elim ağrıdı."

Tereddüt etsemde aynı şekilde durmayı sürdürdüğünde uzanıp sandviçi elinden aldım. Yüzüne memnuniyetle bir gülümseme yerleştirdiğinde başımı önüme çevirdim. En son ne zaman bir şey yemiştim? Hatırlamıyordum. Midemin kabul edip etmeyeceğinden de emin değildim. Ya onun önünde kusarsam? Ya benden iğrenirse?

Ben düşüncelere dalmışken işaret parmağıyla elimdeki sandviçi işaret etti. "İzle diye vermedim sana onu, ye artık. Bak meyve suyum da var." diyerek küçük bir kutu karışık meyve suyunu salladığında istemsizce gülümsedim.

Önce meyve suyundan birkaç yudum aldım ve kendimi hazırlamaya çalıştım. Yiyebilir miydim? Dudaklarımı birbirine bastırdım ve kısa bir an Kayra'ya baktım. Benim aksime resmen iki ısırıkta sandviçin yarısını midesine indirmişti. Bu kez gözleriyle yemem için işaret ettiğinde gözlerimi devirdim.

Bu sefer kendime düşünmeye fırsat vermedim ve bir ısırık aldım. Çiğnemeyi unutmuş gibi hissediyordum. Kaslarım ağrıyordu sanki. "Kızım kedi misin sen, o ne? Biraz daha büyük ısırsana." dediğinde ona kötü bir bakış attım ama yine de dediğini yaparak bu kez daha büyük bir parçayı ağzıma aldım ve yavaşça çiğnemeye başladım.

Garip hissettiriyordu. Aniden hayatıma giren bu çocuk hakkında ne düşünmem gerektiğinden emin değildim. Lakin iyi birine benziyordu ve onunla arkadaş olmak güzel olabilirdi. Bir arkadaşa sahip olmak güzel olabilirdi.

Zil çaldığında ayağa kalktım ama bileğimi tuttu. Temasıyla duraksayıp başımı çevirdiğimde yoğun kahverengi gözleriyle gözlerim buluştu. Sorarcasına ona baktım. "Onu bitir," dedi ciddi bir sesle.

Başımı sallayıp temasından kurtuldum ve okuldan içeri girdim. Sandviçi ise bir çöp kutusunun arkasına bıraktım.

Yara İzi ❧ ᴛᴇxᴛɪɴɢHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin