Başımın çatlayacak gibi ağrımasıyla gözlerimi açtım. Görüşümü netleştirmek için biraz daha gözlerimi kırpıştırdım ve uzandığım yerde doğruldum.
Burası da neresiydi böyle? Ben neden bir minübüsün arkasında yatıyordum ve en so-
Doğru ya. Five.
Neredeydi acaba? Ya da beni görünce ne tepki vermişti? Ben ne zamandır uyuyordum?
Kafamdaki cevapsız sorular ile birlikte minibüsün ön kapısı açıldı.
Five içeri girip koltuğa otururken sessiz kaldım. Eğer bir şeyler merak ediyorsa benimle konuşurdu.
O sırada karşımdaki manken dikkatimi çekti. Mavi gözlerini bana dikmiş öylece bakarken rahatsız olduğumu hissettim.
"Öyle bakma. Benim suçum yok. Ne yani ağladıysam? İlla bayılmam şart mıydı?"
Sustu. Zaten konuşmasını beklemiyordum. Ama konuşsa iyi olurdu.
Öne uzanmış elini tuttum.
''Regina ben bu arada. Memnun oldum."
Sonra ne yaptığımın farkına varıp elimi çektim.
Harika. Bir tek manken ile konuşmadığım kalmıştı.
''Ne yapıyorsun sen?"
Ön taraftan gelen ses ile Five'ın varlığını hatırladım ve ona döndüm.
Sorusuna cevap vermedim. Zaten cevap vereyim diye de sormamıştı.
Onun yerine şirince gülümsedim.
"Iıııı. Merhaba."
Tepki vermedi.
"Senin gerçek olduğun hakkında şüphelerim var."
Kaşlarımı çattım. Ne demek benim hakkımda şüphe duyuyordu?
"Ne yani? Neden şüphelisin acaba? Neyim şüpheliymiş benim?Hem sen onu bunu bırak da, ben neden burdayım?"
Karşımdaki mankene baktım. Hâlâ bana bakıyordu ve sinirlerim bozulmaya başlamıştı.
"Ve bu neden burada?"
Sonra bu dememin kaba olduğunu fark ettim. Mankene döndüm.
"Kusura bakma bu diye bahsettim ama. Adını bilmiyorum sonuçta."
"Tamam. Şu an inandım. Sen Regina'sın.''
Kaşlarımı kaldırdım. Benim ben olduğumu anlaması hoşuma gitmişti ama bunu mankenle konuşmadan önce de söyleyebilirdi.
"Ben neden burdayım? En son.... Evdeydim."
Edward ve diğerleri beni aramış mıydı?
"Evet. Bir anda kucağıma bayıldın. Ve ben senin gerçek olduğunu anlayamadım bile. Anlatacak mısın?"
Başım ağrıyordu. Manken sinirlerimi bozmuştu ve Edward'ı merak ediyordum.
"Daha sonra anlatsam? Şu an başım çok ağrıyor."
"O kadar ağlarsan başın ağrır tabi. Yirmi üç dakika boyunca ağladın."
Mankene bakmayı kesip ona döndüm. Bana değil ilerdeki binanın çıkışına bakıyordu.
"Sen... Benim ağladığımı gördün mü?"
"Evet. Merdivenden kimseye görünmeden gidecektim. Sonra biri vardı, ağlıyordu, bende sana benzettim ve bekledim.Ama görüyorum ki senmişsin."
"Evet... Yani, benim eve gitmem gerek."
Kısa bir an bana döndü. Şüpheyle yüzüme baktı.
"Eve gitmeyi neden bu kadar çok istiyorsun? Hem, diğerleri senin geldiğini biliyor muydu?"
![](https://img.wattpad.com/cover/289971798-288-k481251.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the power in me, five hargreeves.
Fanfiction- Sekiz Numara olmak o kadar kolay değildi. Özellikle kontrol edemediği güçler, sırlar ve duygular varken. - #Diegohargreeves |🥇| 31.07.2022 #Vanyahargreeves |🥇| 24.07.2022 #Freya |🥇| 21.08.2022 #Regina |🥇| 21.08.2022 #Lutherhargreeves |🥈| 24.0...