Bölüm 1 ;
"İlk Hayal Kırıklığı."
1 Aralık 2001
"Seni lanet olası gerizekalı! Çabuk onu bana geri ver!"
Masanın karşısında durup bana sırıtan Five'a kaşlarımı daha da çatıp baktım.
"Hadi ama Sekiz Numara. Bu posteri istiyorsan bana gücünü göstermelisin."
"Hayır. Sana gücümü falan göstermeyeceğim. Aslında, önce o posteri bana ver, sonra düşünürüm."
Elini kağıdın ortasına getirdi.
"Hayır! Hayır yapma!"
"Bu adamda ne buluyorsun anlamıyorum. Duvarında boş yere yer kaplıyor. Onun yerine benim fotoğrafımı asabilirsin."
"Rüyanda gör. Ayrıca senin o beğenmediğin adam senden bin kat daha yakışıklı."
Kaşlarını kaldırdı ve posteri kendi hizasına kaldırdı. O fark etmeden sağa doğru bir adım attım.
"Hadi ya. Aslında biraz benziyoruz gibi. Sadece,onun gözleri kahverengi."
Bir adım daha attım ve o an beni fark etti.
"Regina, Regina... Bu hiç olmadı işte. Şimdi bunu yırtmam gerekecek. Uslu durmalıydın."
Kağıdı yırtacaktı ki elimi ona doğru açıp zamanı durdurdum.
"Ah, bunu yaptığıma inanamıyorum."
Yanına ilerleyip kağıdı titizlikle ellerinden ayırdım biraz geri gidip ellerimi oynattım, zaman eski düzenine gelirken iki dakika sonra Grace mutfağa girdi.
"Regina, Reginald Hargreeves seni odasına bekliyor."
Elimle alnıma vurup Five'a baktım.
"Al işte, yaptığını beğendin mi? Senin yüzünden azar yiyeceğim."
Kaşlarını çattı.
"Emin misin? Sadece gücünü gösteriyordun, bunun yüzünden azar işitmemelisin."
Ona yapmacıktan gülümseyip çıkışa yöneldim. Posteri dürüp ceketimin içine soktum.
"Hıhı. Sen dedin diye de öyle olacaktı. İstersen beraber gidelim de sen anlat?"
Omuz silkti ve masaya oturup kahve kupasını eline aldı.
"Senin sorunun. Senin yüzünden başımı belaya sokamam, kusura bakma."
"Kusura baktım. Azarı yedikten sonra gelip kahvelerini saklayacağım."
"Söylediğin iyi oldu."
Ona göz devirip mutfaktan çıktım ve merdivenleri hızlıca çıkarak kapının önüne geldim. Omzumu dikleştirip elimdeki posteri yanımdaki masaya bıraktım. Kapıya ilerleyip tıkladım.
"Gel."
Suratımı değişik şekillere sokarak onu taklit etmemden sonra içeri geçip kapıyı kapattım.
"Beni çağırmışsın."
"Evet. Nedenini tahmin ediyorsundur."
"Ben bir şey yapmadım. Hepsi Five yüzündendi. Posterimi aldı ve yırtacaktı, onu durdurayım derken istemeden oldu."
Kalemi elinden bırakıp bana baktı. Ellerini önünde birleştirip bana gözlerini kıstı.
"Bir poster için olur olmadık zamanda gücünü kullanamazsın. Poster'i bana getir."
Kaşlarımı çattım. Five'dan kurtarmıştım, ona vereyim diye mi?
"Neden? Ne yapacaksın?"
"Ne yapacağım seni ilgilendirmez, sadece getir."
Hayır Regina, tabi ki şu an onu öldürmek istemiyorsun.
Dışarı çıkıp masanın üzerindeki posteri aldım. Kapıyı tıklatıp içeri girdim ve ayaktaki baba'yı görünce kaşlarımı çattım. Ne yapacaktı?
"Getir."
Ona adımlayıp elimdeki posteri verdim. Bir adım geri gidip ne yapacağını izledim.
Masanın üstünden çakmağı aldı ve daha neler olduğunu anlayamadan posteri yaktı. Gözümün önünde saniyeler içinde küle dönen posteri yere atıp üstüne bastı.
"Asla bir nesnenin zayıf noktan olmasına izin verme. İnsanlar tarafından kolay lokma olursun."
"Onu yakman gerekmiyordu! Sadece konnuşsaydın da anlardım!"
"Böylesi senin için daha iyi. Çıkabilirsin."
Kaşlarımı çatıp ona doğru bir adım attım.
''Ne yani, onu yaktın ve öylece gitmemi mi bekliyorsun!?"
Arkama baktı ,sonra tekrar bana döndü.
"Evet. Dışarı çık."
"Hayır! Benim eşyamı yaktın! Benden izinsiz! Sadece bir tek gücümü kullandım diye mi?!"
"Konu güç değil. Hiç olmadı. Senin analamadığın şu: Zayıf yönün olmamalı, olursa düşmanlara açık bir hedef haline gelirsin. Zayıf noktan mı var? O zaman bunu öyle iyi gizle ki senden başka kimse bilmesin. Gelecekte karşılaşacağın kişiler de benim gibi olacak. Zayıf noktanı öğrendiklerinde onu kullanarak seni kontrol altına alacaklar. Bunu öğren."
Kafamı iki yana sallayıp yerdeki küle baktım.
"Yine de bunu yapmak zorunda değildin."
Odadan çıkıp kendi odama ilerledim. Kapıyı açıp sertçe kapattım ve sinirle duvardaki diğer posterleri de çıkardım. Hepsi bitince yere oturdum.
Konu o poster değildi. Beni eğitmek isterken eşyamı mahvetmişti ve bunların hepsi Five'ın suçuydu.
Yerdeki kağıtları toplayıp poşete doldurdum. Artık poster yoktu, böylece zayıf yönüm de yoktu, olmayacaktı.
Bir ses, ardından beden.
Karşımdaki Five'a tersçe baktım.
"Neden geldin? Maharetini görmek için mi?"
Kaşlarını çatıp duvarlara baktı.
"Diğerlerine ne yaptın?"
Poşetin ağzını bağladım ve yatağıma oturdum.
"Baba o posteri yaktı. Ben de artık onlardan biriktirmemeye karar verdim."
"Ve bunun benim yüzümden olduğunu düşünüyorsun."
"Hayır, öyle bir şey demedim. Ama- Five, dışarı çıkar mısın?"
Yanıma gelip oturdu.
"Seni hayal kırıklığına mı uğrattım?"
Omuz silktim ve poşeti yere bıraktım.
"Hayır. Poster alarak zayıf yönümü ortaya çıkardım.Sen de herkesin yapacağı gibi onu kullandın. Ve biliyor musun? İçimden bir ses bu hayal kırklığının ilk ve son olmayacağını söylüyor."
Bu bölümleri fazla uzun tutmayacağım.Kırk bölüm olsun diye uğraşıyorum yağğğ
Oyları unutmayın!
[12.04.2022]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the power in me, five hargreeves.
Fanfic- Sekiz Numara olmak o kadar kolay değildi. Özellikle kontrol edemediği güçler, sırlar ve duygular varken. - #Diegohargreeves |🥇| 31.07.2022 #Vanyahargreeves |🥇| 24.07.2022 #Freya |🥇| 21.08.2022 #Regina |🥇| 21.08.2022 #Lutherhargreeves |🥈| 24.0...