16 | Delirmek |

979 60 39
                                    

"Kalmalıydım. Kesinlikle kalmalıydım."

Tırnağımı kemirdim ve Five'a baktım.

"Hazel ve Cha-Cha yapmış olmalı. Merak etme, Klaus'un bir şey bilmediğini anladıklarında onu bırakırlar."

"Ya bırakmazlar ve seni çekmek için kullanırlarsa?"

"O zaman plan yapar ve Klaus'u alırız. Diego nerede?''

''O, çıktı. Nereye gittiğini sormadım. Klaus gelene kadar senin işini mi halletsek?"

"Sen gelmiyorsun. Evde kal ve Klaus'u bekle. Ben hallederim."

Göz devirdim ve merdivenlere yöneldim.

"Tamam o zaman. Ben üniformamı giyip geliyorum. Bekle beni."

Hızlıca üst kata çıktım ve odama girdim. Dolabın karşısına geçip kıyafeti çıkarırken rüyamdaki kadını düşündüm.

Klaus'un kaçırılacağını biliyordu. Bunu bana söylemişti ama ben Klaus'u evde bırakıp gitmiştim. Eğer ona bir şey olursa kendimi asla affetmezdim.

Saçlarımı toplayıp dükkanın camından aldığım kağıdı tekrar okuyup cebime yerleştirdim. Odamdan çıkıp merdivenlere yöneldim.

Aşağı indiğimde Five kapının girişinde beni bekliyordu. Üstümdeki üniformaya baktı ve güldü.

"Beni mi kıskanıyorsun?"

Yapmacıktan gülümseyip onu onayladım ve dışarı çıktım.

"Evet seni kıskanıyorum. Muhteşem Five Hargreeves üniforma giyer ve ben nasıl giyemem!"

Evin sağ tarafına doğru yürüyüp bıraktığımız arabaya geçtik. Arabanın ön koltuğuna oturunca ona baktım.

"Tamam, şimdi ne yapacağız?"

Cebinden cam gözü çıkarttı. Elinde döndürdü ve camdan dışarı baktı.

"Gözün sahibini bulmalıyız. Ben biraz araştırdım ama bir şey çıkmadı. Şimdi bu gözleri üreten kişiyle görüşeceğiz. Lance ile."

"Göze bakabilir miyim?"

Bana uzattığı gözü alıp arkasına baktım. Bir seri numarası vardı ama Five bundan bir şey bulamadıysa,

"Bekle. Kıyamete ne kadar var. Yani, gelecekte ne zaman gerçekleşti?"

"Bugün ayın yirmi dördü. Kıyamet bir nisanda olacak."

"Sekiz gün... Peki çiçek?"

Arabayı çalıştırdı ve dilini şıklattı.

"O ayrı bir mesele. Onun ne olduğunu bilmiyorum bile. Ama onun sırrı yarın çözülecek. Bugün gözü ve Klaus'u halletmeliyiz."

O arabayı sürerken gözü hizama kaldırdım ve baktım.

"Bunu nerde buldum demiştin?"

"Luther'ın elinde. Kıyamete neden olanın sahibinden çıkarmış olmalı.''

Gözü indirdim ve mendile tekrar sardım.

"Herkesin bedenini bulmuştun. Beni de buldun mu? Ölüyor muyum?"

Kısaca bana bakıp tekrar yola döndü .Sonra arabayı durdurdu ve camdan dışarı baktı.

"Birazdan çıkması gerek. Gidelim."

Arabadan inip yanına geldim. Kolumu tuttu ve bir anda arabanın içine sıçradık.

Beni arka koltukta bırakıp ön koltuğa geçti ve bana döndü.

the power in me, five hargreeves.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin