-
Geri döndüğümde dondurma falan kalmamıştı. Son kaşığı da Atakan gözümün içine baka baka yemişti. Tahmin edersiniz ki bu anı izlerken içim acımıştı.Tatilimizi tamamlamış ve güzel vakit geçirmiştik.Ancak daha dönmek için hazır değildik. Plajda geçirdiğimiz son saatlerdi.
Atakan ile yalnız kalmak için an kolluyordum. Yengem abim ile birlikte deniz keyfi yapıyordu. Su ise bizden ortalama yirmi adım uzakta kumdan kale yapmakla meşguldü. Ara sıra çamura bulanan elini yıkamak için denize gidiyor ve ellerini yıkıyordu. Bir an olsun gözümü ayırmıyordum. Atakan elinde tuttuğu soğuk içeceği bana uzattığında ona döndüm. Çatık kaşlarımla baktığımda gülümsedi.
''Al hadi, barış imzalayalım.''
''Hayır.''
''Hadi ama, bak özellikle senin sevdiğinden aldım.''
''Vişneli olan mı?''
''Evet, vişneli. Ayrıca adam özellikle daha fazla buz koydu.''
''Hava sıcak ve bu hiç adil değil.'' dediğimde gülümsedi. Bende hızlı bir şekilde elinden almıştım. Gözlerimi ondan çekip Su'yu izlemeye başladığım sıra yanıma oturmuştu. Beni izlediğini biliyordum ama dönmeyecektim.Duyduğum sesi ile dikkatimi oraya çoktan vermiştim bile.
''Fark ettiğimde on beş yaşındaydım. Lise zamanlarımdı. Her zaman sessiz sakin biriydim.'' iç çekti ve elinde tuttuğu içecekten bir yudum aldı.
''Kızlar ile alakam olmazdı. Köy ortamında değildik. Daha merkezde kalıyorduk ama gelenekler köy veya merkez diye ayrılmıyor ve fark etmiyordu.''
Ona döndüm ve gözlerine baktım. Gözlerinde olan ifade ağırdı ama henüz ne olduğunu tam çözememiştim. Bir yandan hüzünlü, bir yandan da hırslı bakıyordu kahve gözleri. Ona baktığımı görünce yüzünde belli belirsiz bir tebessüm belirdi. Dudakları kıvrılmıştı.
''Aşiret olarak yaşarız biz. Ailem oldukça geniş yani. Başımızda amcam var. Daha çok onun sözü geçer. Kanunları o koyar anlayacağın. Kendi oğlu dururken beni evlendirmeye çalıştı, istemedim.''
Duyduğum cümleler ile şaşırmıştım, bir o kadar da kalbim acımıştı. Birini fikri sorulmaksızın evlendirmek veya evlendirmeye çalışmak berbat bir olaydı. Bunu yaşamış olması ise çok üzücüydü.
''Haberi aldığım sıra ortalığı ayağa kaldırdım. Amcamların evini bastım. Delirmiştim ve umrumda değildi. Hayatıma bu denli müdahile edemezlerdi. O sıralar bir çıkar yolu düşünüyordum. Sonunda bir otogara gittim ve bilet aldım. İstanbul'a kimsesiz bir şekilde gelmiştim. Burada annemin tarafı vardı. Ona güveniyordum. Sonra teyzem sahip çıktı, baktı. Bu sırada babam amcama öyle bir oğlum yok, peşini sende bırak demiş. Böylece beni korumaya çalışmıştı.''gülümsedi ve devam etti.
''İstanbulda her şeyi deneyimleme fırsatım oldu. Benim gibi bir sürü insan ile karşılaştım ve üniversiteyi kazandım. Abinle tanıştık.Arkadaş olduk hatta baya kardeş gibiydik.'' dikkatimi ona vermiştim. Arada bir Su'yu izliyordum. Çok geçmeden yengem ve abim onun yanına gelmişti zaten.
''Hala öyleyiz gördüğün üzere. Yolum tekrar memleketime düştü. Oradan abine gelecektim. Davet etmişti zaten. Gittiğimde şunu gördüm, ne ben eski Atakandım, ne de onlar eskisi gibiydi. Tatsız olaylar yaşadık. Tüm yol sinirim tepemdeydi. Sonra sen bana çarptın.'' dedi.
''Sana ben çarpmadım, kör olduğun için ayı gibi üzerimden geçmeye çalıştın.''
''Her neyse.'' diye kaile almadığında ayı diye mırıldanmıştım. Beni dikkatlice süzdüğünü fark ettiğimde huzursuzca kıpırdandım.
''Kızlardan hiç hoşlanmıyor musun?''
''Homoseksüelim oğlum.''
''Ben değilim, biseksim.''
''Tehlike çift koldan yani.''
''Ne tehlikesi lan?''
''Tarife diyorum her yöne.''
''Atakan!''dediğimde omuz silkti. Bu sefer ben burnunun dibine girdim. Uzaklaşmadı, aksine it gibi sırıtıyordu pezevenk.
''Seni her yöne çeken şekilde sikerim.'' dediğimde güldü. Bu sefer bende güldüm. Yavaşça yaklaştı ve boynumdan öptü. Bir şey demedim. Öpüp çekildikten sonra gözlerindeki parıltıya baktım.
Bana çok şey anlatıyordu. Peki ben anlıyor muydum?
-
Atakan karakterini amma da abarttın diye düşünebilirsiniz ama bu gibi olaylar insanların başına inanın geliyor ve abartı değil.
-Ayaz